SEDAT BOZKURT
Türkiye siyasetindeki partilerin hepsinin değişik bir örgütlenme modeli vardır. Bunlar içinde en orijinal olanı Millî Görüş’tür. Bir “dava” üzerinden siyaset yaptığı için Millî Görüş, tüm örgütünü buna göre kurgulamıştır. İl başkanları vardır, il başkanlarını denetleyen il müfettişleri vardır. Ve bunlar ayrı ayrı her ay toplanarak genel merkez yönetimine rapor verirler. Seçimler bu yapı için çok ama çok önemlidir. O nedenle seçim işleri başkanlığı yoktur, “seçim karargahları başkanlığı” vardır. Seçimlerde sıkı bir organize olabilme özelliklerini de atlamamak lazım. Millî Görüş’ün bu sistemini bugün AKP çok başarılı bir biçimde uyguluyor.
AKP genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından kolları hemen sıvayarak yerel seçim hazırlıklarına başladı, İleride zaman kaybı olmaması için de olağanüstü kongresini toplayarak partideki yönetim yapısını da netleştirdi. Bu biraz sancılı oldu. Binali Yıldırım partiden tamamen dışlandı. Muhtelif meselelere ses çıkarıp itiraz eden Şamil Tayyar, Metin Külünk gibi isimlere parti yönetiminde yer verilmedi. Hayati Yazıcı akşam geç saatlerde son anda listede yer aldı o saate kadar listede yer alan Mustafa Şentop ile Nurettin Canikli ise listeden çıkarıldı. Kayseri dengesi nedeniyle Mustafa Elitaş sürpriz bir biçimde Genel Başkan vekili koltuğuna oturdu. Mahir Ünal da MKYK’ya girmesine karşın MYK’da yer bulamadı. Parti içinde Millî Görüş damarını temsil eden ve tabanda da karşılığı olan Numan Kurtulmuş TBMM Başkanı olması nedeniyle bu dönem partiden uzak kalacak. Kurtulmuş’un siyasi hattını temsil edecek tek isim AKP TBMM Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül.
AKP’de eskiden Erdoğan’ın önemsediği isimler olurdu ve bu, o isimleri parti içinde güçlü hale getirirdi. İlk kez parti içi organize hareket eden ve sonuç alan bir klikten söz ediliyor. Bu klik Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, Genel Sekreter Fatih Şahin, Tanıtım ve Medya Başkanı Hamza Dağ, Çevre Şehir ve Kültür Başkanı Çiğdem Karaaslan’dan oluşuyor. Bu ekibin kendilerine yakın en az 60 ismi milletvekili olarak parlamentoya taşıdıkları iddiası da AKP kulislerinde çok duyulmaya başlandı. Partide güçlü pozisyonlarını koruyan Efkan Ala, Ömer Çelik, Mahir Ünal ve son anda MYK’ya giren Hayati Yazıcı gibi isimlerin bu klikten hoşlanmadıkları biliniyor.
(Aslında AKP’nin MKYK’sının da eski önemi yok. Yedekler ve diğer kurullar ile birlikte yani 200’ü aşkın üye ile toplanıyor ve birkaç sunum ile geçiştiriliyor. Soru sorulmuyor, Erdoğan yönettiği için toplantıda eleştiri de dillendirilemiyor)
Süleyman Soylu’nun “rahatsız olduğunu” yazmanın haber değeri yok. Haber değeri olan bundan sonra ne yapacağı. Herkes gibi ben de bir belediye başkan adaylığı beklentisinde olduğunu tahmin ediyordum. Ama böyle bir teklifle gelinmesi halinde bunu kabul etmeyeceğini yakın çevresine açıklamış. Soylu yerel seçimler sonrasında yeni bir pozisyon almaya hazırlanıyor. Sağ seçmende var olan karşılığını azaltmadan politik geleceğine ilişkin karar verecek. MHP’ye geçme seçeneği teknik olarak zor olduğu için yeni parti seçeneği aklının bir köşesinde tahminen bulunuyor.
Erdoğan devleti ve partiyi sıkı bir hamle ile yeniden kurguladı. Partinin temsil profili düşmüş olmasına karşın içinde hiçbir aykırı ses barındırmıyor. Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanının paylaştığı fotoğraf karesinde ortaya çıkan tablo her ne kadar “terörle mücadelede kararlılık vurgusu” gibi sunulsa da o kare yeni devlet kurgusunun karesidir. MİT Başkanı, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları ve Genelkurmay Başkanı aynı karede buluştular. Süleyman Soylu bakanlık koltuğunda bulunduğu süre içerisinde böyle bir karede yer alamadı. Çünkü o ziyadesiyle politik kimlikliydi ve bunu geliştirmeye çabalıyordu. Ve buna direnç de vardı hem parti de hem de devlette.
(Soylu ile Hulusi Akar’ın ardından Hakan Fidan’ın adı da anketlerde Erdoğan sonrası için dillendirilmeye başlandı. Birkaç yıl bu konuşulur, sonra ne olacağı Soylu ve Akar örneklerinde mevcut)
AKP’nin içini anlatacak bir başka fotoğraf karesi de TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un eski AKP’li TBMM Başkanları ile gerçekleştirdiği görüşmeden. Parti yönetiminde de olmayan 2 isim o karede de yok: Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop.
Anketler gelmeye başladı
AKP seçim strateji masası yoğun çalışıyor. Kazanacak aday meselesi şimdi onların başında. Artık yavaş yavaş isim belirleyen anketler yapmaya başladılar. İstanbul’da “en önemli sorunları” sordular, “ulaşım, barınma, pahalılık ve sığınmacı” yanıtları alınca “bunları kim çözebilir?” sorusunu yönettiler. Yüzde 60’lara yakın oy oranı ile Ekrem İmamoğlu yanıtını aldılar. Eski bakan Murat Kurum diğer isimlerden açık ara İmamoğlu’nun arkasında yer aldı. Strateji ekibi bunu normal gördü, adaylarının açıklanması durumunda durumun eşitleneceğini ve sonra yürütülen kampanya ile kazanacaklarının hesaplarını yapıyorlar. Burada hesaplar sadece adaylar üzerinden yapılmıyor. Yeşil Sol Parti'nin, İyi Parti’nin, Gelecek ile SP’nin ve Deva’nın aday çıkarma ihtimallerinin yaratacağı sonuçlar da ele alınıyor. Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) “her yerde aday çıkaracağız” açıklaması da rahatsızlık yaratmış durumda. İstanbul’daki yüzde 1 oy çok kıymetli AKP için. Bu nedenle Erdoğan YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan’ı çağırarak bir konuşma gerçekleştirmiş. Bunun sonuçlarını yakında öğreniriz.
Ankara’da AKP’ye çok yakın bir kuruluş isimleri doğrudan sorarak bir anket çalışması yapmış. Mansur Yavaş 1’inci çıkarken 2’nci sıraya Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok yerleşmiş. Ama aralarındaki fark yüzde 8’lerde. (Altınok ile Kurum’un adının öne çıkması aday olarak adlarının çok sık dillendirilmesinden geliyor)
İyi Parti ile muhafazakâr partilerin çıkaracakları adayların Ankara ile İstanbul’da Yavaş ile İmamoğlu’ndan daha çok AKP’li adaydan ve ona destek verecek MHP’li seçmenden oy alacakları görüşü de ciddi bir biçimde tartışılıyor. İstanbul seçimlerinde AKP, kaybetmesinin nedeni olarak, Millet İttifakı’ndan ayrılarak bağımsız aday çıkaran ve iptal edilen İmamoğlu’nun 13 bin oy farkla kazandığı seçimlerde 103 bin oy alan Saadet Partisi adayını unutmuş değil.
Bugün toplanan (Pazar) kongresinde isim ve yönetim değişikliği gerçekleştirecek olan Yeşil Sol Parti, her ne kadar “her yerde aday çıkacağız” demiş olsa da yeni yönetimin stratejik bir tavır ile bu kararından vazgeçeceği beklentisi hâkim. Büyük şehirlerde alacağı kararın başkan seçimini doğrudan etkileyeceğinin bilincinde ve tek başına kalan CHP’nin kendisine daha rahat yaklaşacağı beklentisinde. Sağda yaşanacak çok aday nedeniyle CHP’nin kuracağı ittifaklar ile mevcut belediye başkanlıklarını teorik olarak arttırması olası. Ama her ittifak modelinin teorik hesaplara uyan sonuçları almadığını da daha yeni test ettik.
AKP’nin iktidar olma niteliği nedeniyle yerel seçimlerde çıtası hep düşük. Yerel seçimlerde en yüksek oy oranı yüzde 42’lerde. Oysa genel seçimlerde yüzde 49’u görmüşlüğü var. Hiçbir yerel seçimde genel seçim sonuçlarına yaklaşamamıştır. Son seçimdeki oyu yüzde 36. Bu demektir ki psikolojik sınır olan yüzde 30’un altında bir AKP görme olasılığımız var bu yerel seçimlerde. Ama burada dikkat edilmesi gereken mesele belediye meclisi seçimleri. 2019’da belediye başkanlıklarını kaybettiler ama cumhur ittifakının toplam oyu yüzde 52 idi. Ve şimdi MHP ile AKP adaylara yönelik çok rahat anlaşabilecekleri bir seçime hazırlanıyorlar.
İçine kapanan CHP ve kendine yol haritası ve kaptan belirlemeye çalışan Yeşil Sol dışında kalan muhalefetin pozisyonu da netleşiyor. SP ile gelecek ve Deva ile İyi Parti, Erdoğan’ın ve AKP’nin karşısında durdukları zaman AKP’den uzaklaşan seçmenin kendine gelmedikleri, AKP’nin yanındaki partilere gittikleri tespiti ile politik söylem ve eylem değişikliğine gidiyorlar. Bunu deneyecekler en azından. Ortaya çıkacak “Cumhur İttifakıyla yakınlaşıyorlar” iddialarına da bu süreçte muhatap da olacaklar. Bunu da yapacakları muhalefet ile kırmaya çalışacaklar. Olacak mı göreceğiz.
İlginç bir yerel seçime daha tanıklık yapacağız…