Anlamı; sessiz, dingin...
Adı gibi yaşadı Asude Hanım.
Hiç kimsenin üstlenmeye cesaret edemeyeceği işleri sessizce yaptı.
Ömrünü sahipsiz hayvanlara adamıştı.
Hastalanan, sakatlanan kedi ve köpekleri "Şahin" marka eski otomobiline doldurup veterinere götürürdü.
Çankaya Hayvan Barınağında; kimi bacağını kaybetmiş, kimi ameliyattan yeni çıktığı için sargılı, kimi trafik kazası nedeniyle belden aşağısı tutmadığı için tekerleğe bağlanmış köpeklerin onu uzaktan gördüklerinde üzerine doğru nasıl koştuklarını, nasıl sevgi gösterisinde bulunduklarını görseniz, duygularınıza yenik düşerdiniz!
Hep çizmeyle gezerdi.
Çünkü sadece yemek ve su vermekle kalmaz, temizliği de yapardı.
Üstü başı pejmürde görünürdü.
Barınaktan Ecevitlerin evine geldiğinde koltuğa oturmadan önce gazete sererdi.
Evde çok sayıda kedi vardı. Onlar da Asude Hanımın peşinden ayrılmazdı...
XXX
Yaşı 93'tü ve hiç evlenmemişti.
Ecevitlerin en büyük yardımcısıydı.
Bülent Ecevit'in Türkiye'ye "Karaoğlan" efsanesini yaşattığı yıllarda Rahşan Hanımla birlikte eşantiyon malzemesi satarak CHP'ye gelir sağlıyordu.
Türk solunun "emekleme" döneminde en büyük partiye maddi katkıları olmuştu.
XXX
Ecevitler yılbaşı kutlaması için evimize geldiklerinde Rahşan Hanımın kız kardeşi Asude Aral da eşlik ederdi.
Türkçe ifade gücü çok yüksekti. Konuşurken mantık süzgecini elden bırakmaz, sorularla olayların özüne inerdi.
İngilizcesi de mükemmel olduğu için yıllarca Amerikan Haberler Merkezi’nde çalışıp oradan emekli olmuştu.
İyi bir emekli maaşına sahipti.
Kılık kıyafetine, kendisine harcamadığı parayı hayvanlar için kullanırdı. Onlara yiyecek alır, bakımlarını kendi cebinden ödemeyle yaptırırdı.
İstese maaşıyla mükemmel bir hayat sürebilir, yurt dışında tatillere gidebilirdi.
Ama o Asude'ydi.
Sessiz, sakin, mütevazı.
XXX
Yılbaşı sohbetinde eşim Tülay, Rahşan Hanıma sormuştu:
"Piyangodan ikramiye çıksa ne yaparsınız?"
"Herhalde Asude'ye verirdim. O da köpeklerin her birine ayrı bir kulübe yapar, her birinin ayrı bir yemek kabı olurdu" dedi.
Aslında...
Asude Hanımın kendisi büyük bir piyangoydu.
Binlerce sahipsiz hayvan, yıllarca onun sayesinde kaliteli bir yaşam sürdü. Bakımlarını, beslenmelerini sağladı.
Konuşamayan canlıların dili oldu.
XXX
Hayvanların çok iyi konuştuklarını, sevgilerini güçlü bir şekilde dile getirdiklerini Asude Hanım'la birlikte barınağa gittiğimizde gördüm.
Etrafında nasıl çember oluşturduklarını, üzerine atladıklarını, kucağına gelmek için yarıştıklarını...
Kenarda köşede yatan masum köpeklerin bakışlarındaki hüzün ise insanın içini yakacak kadar etkiliydi.
Belli ki terk edilmiş, hala sahiplerini bekliyorlardı!
XXX
Virginia Woolf diyor ki:
"Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin... Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların... Onurlu bir yaşamı seçenlerin..."
Ne hoş bir güzelliğin vardı Asude Hanım.
Hafif adımlarla büyük işler yapıp, binlerce cana dokunduktan sonra dünyaya gülümseyerek geçip gittin...
O kadar sessizdin ki...
Ölüm haberin bile morgda 4 gün bekletildikten sonra duyuldu!