Bir öğrenim dönemi daha bitti. Son zil çaldı karneler dağıtıldı. Okul bitince karneleriyle birlikte tatile koşan çocukların neşesine alışkın bir toplumuz. Ancak Mimar Kemal Ortaokulu’nda karne günü, öğrencilerin, velilerin ve öğretmenlerin gözlerinden dökülen yaşla tamamlandı. O gün okulda hüzün vardı. Birkaç gün önce velilere mesajlar atılmış, yeni dönemde okulun taşınacağı ifade edilmişti. Mimar Kemal Ortaokulu nam-ı diğer Mimar Kemal İlkokulu’nun 96 yıllık eğitim hayatı sonlanıyordu.
1927 yılında Mimar Kemallettin Bey tarafından tasarlanan okul, bodrum kat üzerine iki katlı yapıdan oluşur. İki kademeli taş merdivenlerle çıkılan giriş kapısında ahşap çift kanatlı kapı tüm ihtişamı ile karşılar sizi. Yüksek tavanlar, çift camlı ve kemerli pencereler, üçgen alınlıklar ile dönemin mimarlık üslubunu yansıtır.1954 yılında okula ek bina yapılır A blok ve B bloktan oluşan, süreç içerisinde ortaokula dönüşen okul, 96 yıl boyunca eğitim hayatının ve kentsel mekanın en önemli bellek mekanlarından birisi haline gelir. Sokağaa ismini verir. O yıllarda Bayındır Sokağın adının okula giden sokak anlamında “’Okula Sokak” olduğunu okulun mezunlarından olan Altan Öymen çocukluk yılları anılarında anlatır.
Okul içinde Okul
Tarihi okullarda öğrenim görmek öğrencisine çok şey katar, kültür varlığı farkındalığı ile okuduğu okulun değerini keşfetmesini sağlar.Mimarlık ve kent kültürü okul sıralarında belleğinde yer eder. Öğrenciler geçmiş, şimdi ve gelecek arasında doğrudan yaşarak köprü kurar. Mekan bu köprünün taşıyıcı ayaklarıdır. Mimar Kemal İlköğretim’de, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Çocuk ve Mimarlık çalışmaları kapsamında birçok kez yürüttüğüm atölye çalışmasında öğrencilerin bu duyarlılığını deneyimledim. Okullarına olan sevgilerini mimarlık öğrencileri ile birlikte çocuklarla her buluşmamızda hissetik. Bu farkındalığı yaşatan ise eğitim müfredatı değil, mekânın kendisi idi. Bu tarihi okul öğrencilerine, velilerine, öğretmenlerine, okul içinde okul olmuş kent hafızasının adım taşlarından birisi.
Yürüme akslarında okullar
Cumhuriyet’in ilanı ile Ankara’nın planlanması, Ulus Tarihi Kent Merkezi’nden, Çankaya’ya doğru büyüyen şehirde, Kızılay yeni şehrin kent merkezi haline gelir. Bu bölgede bürokratların, mühendislerin, aydınların, sanatçıların ve milletvekillerinin konutları yapılır. Sinemalar, tiyatrolar, eğlence hayatı sosyal buluşma ortamları ile devrimin yeni ve gelişim merkezinin kalbinde Herman Jansen’in yeşil aksı üzerinde yürüyerek ulaşılacak okullar planlanır. Anıttepe’den gelen ve Ahmetler Caddesi’ne kadar uzanan Kumrular Sokak ve Yüksel Caddesi üzerinde bulunan iki okuldan birisi Saraçoğlu Mahallesi’nde bulunan Namık Kemal diğeri de Mimar Kemal İlkokulu’dur. Jansen yeşil aksı üzerinde bulunan bu iki okul ve parklar o dönemin yaya öncelikli yürüyüş odaklı en önemli planlama kararlarındandı. Konut dokusu ve yürüme mesafesinde okula ulaşma, planlama ilkeleri içerisinde geçerliliğini korusa da, sağlıksız ve rant odaklı kentleşme politikaları ile mahalle okulu kavramı yitirildi. Yapboza dönen eğitim sistemi, neoliberalizmin gelecek kuşakları yetiştirme yükünü ailelere yüklediği özel okullarla, iyi eğitimin verildiği okullar eve yakın yürünerek gidilen okullara tercih edildi. Servis ile okula gitme dönemi öğrencinin yaşamını bezdirirken, kentsel ulaşım açısından da büyük bir yük getirdi.
Kent merkezlerinin gelecek enerjisi yok edildi
Okullara taşınan çocuklar mahalle kültürünü yaşayamaz oldular.Aynı mahallede oturup aynı okula giden, parkta sokakta karşılaşan oynayan mahalle arkadaşlığı kurulan mahalleler artık yok. Kent büyüdükçe, yükselen binalarda bu yok oluş komşuluk ilişkilerini de beraberinde götürdü. Kentte ve mahallelerde hatta apartmanlarda birbirini tanımayan selamlaşmayan sosyal ilişkilerden uzak kent yabancıları çoğaldı. Kapitalizm’in üretim ilişkileri sürecinde kentliler akşamdan akşama geldikleri, yatakhane işlevi gören kendi kapalı evlerine hapsoldular. Kent merkezleri ev ve iş arasında transit geçiş alanlarına dönüştü. Kent merkezinde ki tarihi okullar bu transit geçişi soluklayan, kent merkezinin nefes adacıklarıydı. Konut dokusu ile kent merkezi Namık Kemal İlköğretim Okulu Mimar Kemal ilköğretim Okulu, Sarar ilköğretim Okulu ve bir zamanlar Kolej’de bulunan TED Koleji ile beslenen enerjisi yüksek mekanlar halindeydi. Okul dağıldığında Kızılay’da cıvıl cıvıl çocuk kahkahaları ve enerjileri ortalığı sarardı.
Kent merkezinde ki davranış biçimlerini daha özenli hale getiren çocuk nüfusunun varlığı okulların kent merkezinden uzaklaştırılması ile kenti nefessiz ve neşesiz bıraktı. Çocuk sesleri ve enerjisi kent merkezlerinden eksildi. Kent merkezlerinin gelecek enerjisi yok edildi.
TED Koleji Kızılay’daki kampüsünden İncek’e taşındı. Uzunca bir süre binaları Çankaya Belediyesi tarafından kiralandı ve kullanıldı. Sonra üniversiteye dönüştü, ancak bu dönüşüm, kente yönelik dışadönük bir süreç yaşatmadı. Aksine üniversite kendi içerisinde kapalı, kentten kendisini yalıtmış, kentlilerle bağ kurmaktan imtina eden bir mekân haline geldi. Saraçoğlu Mahallesi’nde bulunan Namık Kemal İlköğretim Okulu velilerin ve meslek örgütlerinin tüm direnişine rağmen kapatıldı.Okul tıpkı Saraçoğlu Mahallesi gibi hukuka aykırı yürütülen uygulamalarla kamusallığını ticarete ve iş merkezine dönüştüren rant odaklı projenin bir parçası haline getirildi. Saraçoğlu Mahallesi’ndeki bu rant odaklı dönüşüm sürecinde, mahallede faaliyetlerini yürüten ilçe milli eğitim binası boşaltıldı. yersiz kaldı. Mekansız kalan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önce 1938 yılında yapılan tarihi Sarar İlkokulu’na göz koydu. Okulun kapatılarak İlçe Milli Eğitim’e verilmesi gündeme geldi. Velilerin ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin, mezunlarının tepkisi ile Sarar İlkokulu’na taşınmaktan vazgeçmek zorunda kaldılar. Sarar ilkokulu böylece kapatılmaktan kurtuldu.
Şimdi tarihi Mimar Kemal İlkokulu yine aynı gerekçelerle kapatılma ile karşı karşıya. Çankaya Milli Eğitimin taşınacağı ifade edilmiş olsa da, hukukun olmadığı bir ülkede bir bakmışsınız, okul devredilmiş, yıkım ve yeniden yapım ile otele bile dönüşmüş olabilir. Saraçoğlu Mahallesi’nin oluşturacağı ticari rant kent merkezindeki tarihi yapılara yönelik bir çökme hayalini gündem tutanlar elbet soteye yatmışlardır.
“Çocuklara ve okullarına kıymayın efendiler”
Milli Eğitim Bakanlığı, çocukların gözyaşının üzerine bir milli eğitim sistemi geliştiremeyeceğinin farkında olması gerekirken, okulun kapatılacağı ve taşınacağını tebliğ ederek, tarihsel ve bellek mekan olan Mimar Kemal İlköğretim Okulu’na el koymaya çalışıyor. Çocuk seslerinin kent merkezinden biraz daha eksilmesine ve kentin nefessiz kalmasına neden olacak bu kapanma kabul edilemez.
Veliler günlerdir, okulun kapatılmaması için mücadele ediyor, kent hafızasının en kıdemli savunucusu Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden destek istiyorlar. Aileler dilekçe topluyor, okulun kapatılmasını, başka bir yere taşınmasını istemiyorlar. Mimarlar Odası Ankara Şubesi okulun mezunlarını bir araya getirecek bir organizasyon için çalışmaya başladı bile.
Başkent’in hafızasında, mimari değeri, kentsel planlamadaki yerleşimi, Devrimin mutfağında görev almışların çocuklarının okuduğu, Bülent Ecevit, Murat Karayalçın, Altan Öymen, Çetin Altan, Mehmet Altan, Can Dündar, Hasan Cemal, Güldal Akşit, Orhan Pamuk, Vecihi Timuroğlu, Seçil Heper, Ayhan Sümer, Filiz Ali, Ragıb Buluç, Şevket Pamuk, Ali Bozer, Mahfi Eğilmez gibi pek çok ünlünün mezun olduğu anı değeri, tarihsel ve simge değeri ile gelecek kuşaklara taşınması gereken bu bellek mekanın işlevinin değiştirilmesi kabul edilemez.
Çocuk seslerinin eksik olduğu kent merkezi, sessizleşir güvensizleşir
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tarihi okulları kapatarak kendisine yer bulma yaklaşımı eğitimin tabiatına aykırıdır. Milli Eğitim Bakanlığı kültür varlığı ve kentin bellek mekânı olan Mimar Kemal ilköğretim Okulu’nu öğrencisiz kenti nefessiz bırakmak üzerine eğitim sistemini geliştiremez. Çocukların okullarını kapatarak onların gözyaşları üzerine kurulan bir eğitim idaresini yürütemez. Öfke biriktirir. Yersiz kalan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne önerimiz, kent merkezindeki Milli Eğitim Bakanlığı içerisinde kendisine yer bulmasıdır. Çocuk seslerinin eksik olduğu kent merkezi, sessizleşir güvensizleşir. “Çocuklara ve okullarına kıymayın efendiler.”