Avrupa Birliği tanımlı borç stoku (Merkezi yönetim + yerel yönetimler + sosyal güvenlik kurumları) 2022 ikinci çeyreği itibariyle 4 trilyon 8 milyar liraya ulaşmış durumda. Sadece Merkezi Yönetim (MY) Borç Stoku Ekim ayı itibariyle 3.8 trilyon lira! Ocak ayında 2.8 trilyon lira olan MY borç stoku, 10 ayda 1 trilyon lira artmış. Eylülden ekime artış 133 milyar lira!
Merkezi Yönetim’in borç stoku ilk kez “Cumhurbaşkanlığı sistemi” denen sistemsizliğin ilk yılı, 2018’de trilyon lira sınırını aşmıştı. Sonra yıldan yıla büyük artışlarla devam etti. (Tablosu aşağıda. Cumhurbaşkanlığı dönemi sarı alanlı kısım)
2021’de 2 trilyon sınırını, Mart 2022’de de 3 trilyon lira sınırını aştı. Bu yılı muhtemelen 4 trilyonu aşarak tamamlayacak. AB tanımlı olanı çoktan aştı zaten.Tablonun bir yüzü bu.
Diğer yüzünde bu borç stokunun iç borç – dış borç kısmı var. İçerden de dövizle borçlanmaya başlandığı için iç ve dış (haliyle döviz) cinsi kısmı var.
Toplamın yüzde 65.5’i düzeyinde görünüyor. Düşünebiliyor musunuz, bu kısım kurla hareket ediyor. Kur çıktıkça durduk yerde borç katlanıyor. Enflasyona endeksli, değişken faizli ve döviz cinsinden borçlar, toplamın yüzde 70’ini buluyor. İktisatçılar asıl kritik olanın bu kompozisyon olduğuna dikkat çekiyorlar.
Fakat bu tablo da borçluluk durumunu tam yansıtmıyor. Hazine rakamları üzerinden yapılan projeksiyonlar daha kritik bir tablo çıkarıyor ortaya. Çünkü enflasyona endeksli borçların faiz yükü ödeme tarihinde belli olacağından şimdi açıklanan rakamlar içinde değil. Döviz cinsi borçlanmalarda da oluşacak kur seviyesine bağlı benzer bir durum var. İşte bu faiz ve kur yükü ile ilgili projeksiyonlarla ortaya çıkacak gerçek tabloda, ana para + artı faiz yükünün 7.1 trilyon lirayı bulduğu, iç borç kısmında faiz yükünün ana parayı çok çok geçtiği görülüyor.
Hesaplama, projeksiyon eski Hazineci Hakan Özyıldız’ın. Ben de birçok kez Sayın Özyıldız’ın verilerini, projeksiyonlarını kullandım. Özyıldız, dün sosyal medya hesabından paylaştı:
- Kasım 2022 itibariyle Hazine’nin ödemesi gereken iç borç ana parası 1.8 trilyon TL, faiz 2.6 trilyon TL. Toplam 4.4 trilyon TL.
- Dış borç ana para stoku 101 milyar dolar. Faiz ödemeleri projeksiyonu 43 milyar dolar. Toplam 144 milyar dolar ediyor.
- İç ve dış borcun ana para ve faiz ödeme projeksiyonlarının toplamı bugünkü kurdan 7.1 trilyon TL ediyor.”
Nasıl bir Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş da birkaç kez yazdı:
“Bir yıl öncesi, ağustos ayı... Hazine’nin iç borç anapara stoku 1.2 trilyon, bu borç için ödenecek toplam faiz de 699 milyar lira. Anapara-faiz dengesi makul...
Bu yıl ağustos ayı... Hazine’nin iç borç anapara stoku 1.7 trilyon, bu borç için ödenecek toplam faiz ise 2.4 trilyon lira...”
Şimdi geldik kasım ayına… Ekim ayı rakamları açıklandı: İç borç ana parası 1.8 trilyon lira. Bunun oluşmuş ve oluşacak faizi 2.6 trilyon lira!
Ağustostan ekime iç borç ana parası 124 milyar lira artarken, faiz yükü 200 milyar lira artmış.
Şimdi hem borçlanma devam ediyor, edecek, hem de bu olağanüstü faiz yükünü ödemek için borçlanılacak. Kısır döngü demek az kalıyor, borç kıskacı diyelim buna.
İşte bu yüzden bankalara baskı yapılıyor. “Gel benden düşük faizli tahvil - bono al, şu şu krediler karşılığında menkul kıymet tesis et” deniliyor. Bu ezici borç yükünün nasıl çevrileceği, nasıl düşürüleceği önümüzdeki iktidarların en önemli sorunlarından biri olacak.
Bu ağır yükü tetikleyen şey enflasyon oldu. Enflasyonu tetikleyen şey ise esas itibariyle politika faizinin, -iktisadi koşullar tam tersini gerektirirken- Erdoğan’ın “şirketlere ucuz kredi verilsin, yüksek büyüme olsun” istediği için emirle düşürülmesi oldu. Politika faizi düşürülünce, TL yüksek değer kaybına uğradı, kur patladı, kuru enflasyon patlaması izledi. Hazine borçlanmaya çıktıkça borç verenler, enflasyonun nereye varacağını bilmedikleri için enflasyona endeksli veya döviz cinsi Hazine kağıdı tale petti. Enflasyona endeksli stokun toplam borç stoku içindeki payı hızla arttı ve yüzde 24’e yaklaştı. Uzun yıllardır vazgeçilen içerden dövizle borçlanmaya da dönülünce döviz cinsi borçların payı da %30’u geçti.
Şimdi Hazine’nin sabit faizli kağıtlarının dışında enflasyona endeksli olanlarının faiz yükü, dolara endeksli olanlarının kur yükü, kur enflasyon tahminlerine göre projekte edince toplamda 7.1 trilyon lira rakamına ulaşılıyor. Alaattin Aktaş’ın ağustos ayı için yaptığı tabloyu, ekim verileri ve Hakan Özyıldız’ın projeksiyonu ile güncelleyelim.