BİST 100 endeksi haftayı tüm zamanların rekorunu kırıp 6 bin 187 puana ulaşarak kapadı. Böylece 6 binlerde yeni bir trend başlamış oldu.
Ancak...
Trendin güçlenmesi ve sadece Arap ülkelerinden değil, Avrupa'dan da kaynak akışı sağlayabilmek için ekonomi yönetiminin "piyasayı inandıracak" reformları yapması gerekiyor.
IMF modeline benzer bir uygulamayla vergi ve zam yağmurunu ilk adım olarak görmek mümkün.
Halk kamu harcamalarında tasarruf yapılmasını bekliyor, ama anlaşılan "reformlar" emekliler başta olmak üzere yoksullaştırılmış halkın alım gücünü daha da zayıflatmak üzerine oturtulacak. Çünkü yoksuldan ve zenginden aynı oranda alınan "dolaylı vergiler" yüzde 70'lere ulaştı. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 30'larda...
Yani bizim yoksul halkımız alışveriş yaparken zengin Avrupalılardan yüzde 30-40 daha fazla vergi ödüyor.
Zamlar geçen hafta başladı.
"Maaşların hesaba yatmasını bekleseydiniz bari" diyor emekli ve asgari ücretliler...
Tekrar borsaya dönelim...
Doğrudan bir anda yukarı çıkış olmaz, ama dalgalı bir seyir sonrasında BİST-100 Ocak ayında gördüğü 305 dolar seviyesine yeniden çıkabilir. Endeks şu anda 238 dolarda. Eğer 305 dolar seviyesine ulaşırsa, bu endeksin 8 bine ulaşması demek.
Borsada çok bilinen bir değerlendirme vardır: Endeks bir kez gördüğü noktaya mutlaka tekrar gider....
Seçimden önce 4400'lere kadar çekilen BİST 100 endeksi şu anda kritik bir seviyede; 6200 aşılırsa 6500'ler hedeflenebilir, sonrasında 7 bin üzerine atabilir.
Eğer aşağı sarkarsa 5800'lere doğru çekilme olabilir.
Borsanın TL cinsinden rekor kırması, pahalandığı anlamına gelmiyor.
Yine de notumuzu ekleyelim: Borsa risk demektir. Hesaplanmamış bir kriz borsayı doğrudan etkileyecektir...
Peki 1 aydır borsa neden yükseliyor?
Gram altın ilk 6 ayda yüzde 45 getiri ile birinci sırada, Euro yüzde 40.76 ile ikinci, dolar yüzde 37.56 ile üçüncü sırada yer aldı.
Borsa İstanbul geçen yıl yüzde 196'lık kazançtan sonra bu yıl ilk 6 ayda sadece yüzde 4.5 prim yaparak yatırım araçları içerisinde en alt sırada bulunuyor.
Şimdi kazananların bekleme, kaybettirenin kazandırma dönemine girilmiş görüntüsü var.
Nitekim Haziran ayında en çok kazandıran yüzde 13.86 ile BİST 100 endeksi oldu. Dolar yüzde 13.07, euro yüzde 12.58 kazandırdı. Külçe altının kazancı yüzde 3.95 oldu.
Altın fiyatlarında ve dövizde yükseliş potansiyeli zayıfladı. KKM'de iyi getiri sağlandı ancak bundan sonra yüksek getiri potansiyeli düşük. Geriye mevduat ve hisse kalıyor.
Hisseler enflasyon ve devalüasyon karşısında değerini korumaya çalışıyor.
Zaten iktidar, faizi yüksek oranda artırmayarak vatandaşı örtülü biçimde borsaya yönlendirmiş oldu...
Yerliler hisse alıyor. Bayramda uzun tatil nedeniyle hisselerini satanlar dahi bayram dönüşü ilk gün yüzde 4 prim yapan borsadan daha yüksek fiyatla alım yapmak zorunda kaldı.
Borsayı tetikleyen önemli unsurlardan biri de yabancılar.
HCBC Türk hisse senetlerinde "ağırlığı artır" tavsiyesinde bulundu.
Moody's para politikasındaki normalleşmenin bankalarda karlılığı artacağını bildirdi.
Yabancılar da alıma başladı. Haziran ayında 4 hafta üst üste toplam 1.1 milyar dolarlık yabancı alımı gerçekleşti. Bu iyi bir işaret, ama yılın ilk 6 ayına bakıldığında yabancılar hala 500 milyon dolar civarında satış yapmış görünüyor.
Yani...
Yabancıların döndüğünü söylemek için daha güçlü alımlara ihtiyaç var.
Öte yandan...
Yabancı ağırlığının azalmış olması, yoğun satışlarda borsanın düşmesini engelliyor.
Örnek;
Bankalara ve sigorta şirketlerine getirilen 5 puanlık ek vergi Çarşamba günü piyasayı ilk anda olumsuz etkiledi. Öğleden sonra borsa –bankalar dışında- yeniden toparlanıp artıya geçmeyi başardı.
Çarşamba günü Bank Of America banka kağıtlarında yüksek hacimli satışlar yaptı. Bazı tahtalarda günlük satışı 6 milyon lotu geçti. Satışların ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli yatırımcılar tarafından karşılandığı dikkat çekti.
Böylece bankalar günlük yüzde 4'e yaklaşan kayıpları, gün sonunda azaltmış oldu.
Bu arada iİlginç bir gelişme....
Politika faizindeki 6.5 puanlık artışa rağmen mevduat faizinde birkaç puanlık gerileme var. Nedeni Merkez Bankasının bankalar üzerindeki "döviz hesaplarını azaltın, TL mevduatı artırın" baskısının hafiflemiş olması.
Nisan ayında Merkez Bankası, bankaların bilançolarındaki TL ağırlık yükümlülüğünü yüzde 60'a çıkarmış, bunu tutturamayan bankalara "fazladan yüzde 5 oranında yabancı para zorunlu karşılık uygulama" cezası verileceği duyurulmuştu. Bu da bankaları TL mevduat toplamak için daha fazla faiz vermeye yöneltti. Haziran ayında TL yükümlülük oranı yüzde 57'ye çekilince bankalar biraz rahatladı ve mevduat faizlerini 45'lerden 40 civarına çekmeye başladılar.
Yine de yüksek miktarlı hesaplarda 38-40 bandındaki mevduat faizi cazip bir seçenek oluşturuyor.
Yazıyı küçük yatırımcıya büyük bir öneriyle bitirelim:
İşlem hacmi sığ, küçük hisselerde kar olanağı gibi risk de yüksek. O nedenle likit olan büyük hisselere yönelmekte yarar var.
Yabancılar öyle yapıyor!