Memlekette sakin bir gün geçirmek namümkün, yine endişeliyiz. Bu kez söküm için Brezilya’dan Türkiye’ye gelecek bir uçak gemisiyle ilgili endişelerimiz. Söz konusu İzmir Aliağa olunca “Leyla ve Mecnun” karakterlerinden İsmail Abi gibi naif olamıyoruz maalesef. Gemilerin gelişini umutla bekleyemiyoruz. Körfez’den açıklara bakıp onlara el sallayamıyoruz heyecanla.
Zira bolca tehlikeli madde ihtiva eden gemilerin sökümü, sökümde çıkan tehlikeli maddelerin bertarafı, çevreye duyarlı ve işçi güvenliğine uygun yapıldığında pahalı bir iş. Ve fakat söküm şirketleri daha fazla kar etmek istiyor ki endişemizin asıl nedeni de tam olarak bu.
Yarattığı tedirginlik çoktan Türkiye’ye ulaşsa da gemi hala Brezilya’da. Adı NAe São Paulo, nam-ı diğer “Foch”. Denize 1960’ta inmiş; öylesi eski. Ağırlığı 24 bin 200 ton, boyu 265 metre, genişliği ise 51,2 metre. Öylesi büyük bir de, handiyse dev. Fransa 2000’de gemiyi Brezilya’ya sattı ve satış sözleşmesine ise gemi ıskartaya çıkarıldıktan sonra AB standartlarındaki bir tersanede geri dönüştürülmesi şartını koydu.
Brezilya’nın açtığı söküm ihalesi ise İzmir Aliağalı Sök Denizcilik’te kaldı. Ama henüz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğüne, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığına bağlı Liman Başkanlığına söküm için ön bildirimde bulunulmadı, henüz hayati belge diyebileceğimiz Tehlikeli Maddeler Envanteri henüz (Inventory of Hazardous Materials – IHM) bu kurumlara ibraz edilmedi. Buna rağmen geminin boyutlarına, yapıldığı yıla ve işlevine dayanarak içeriğindeki tehlikeli maddelerin varlığından eminiz, lakin miktardan bihaberiz.
Tahmini 500-1000 ton arasında asbest
Miktara dair de tahminimiz yok değil elbette. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi gönüllüsü, akademisyen Aslı Odman São Paulo’nun Türkiye de dahil olmak üzere dünya çapında tantanalı, mahkemeli, protestolu bir süreçten sonra sökülmek üzere yola çıktığı Hindistan tersanelerinden geri döndürülerek, 2009’da İngiltere’de sökülen ikizi Clemenceau uçak gemisini hatırlatıyor.
Greenpeace tarafından bağımsız gemi denetim uzmanlarına 2006’da yaptırılan ve Clemenceau’da 500-1000 ton arasında asbest olasılığının altını çizen rapora dayanarak Odman, São Paulo’da da 500-1000 ton arasında asbest olduğu yolunda bir çıkarım yapılabileceğini söylüyor.
Asbestte de güvenli doz yok
Tehlikeli Madde Uzmanı Kenan Yıldız ise IHM’yi görmeden ya da gemide ölçüm yapmadan asbest miktarını kesin olarak bilmenin imkansız olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: “Ama bence gemideki asbestin miktarı önemsiz. São Paulo’da 60 ton asbest olsa önemsemeyecek miyiz? Önemseyeceğiz, çünkü asbest kanser yapıyor.” Sadece radyasyon için değil asbest için de güvenli doz yok ez cümle. Altı üstü bir gemi, demeyin bundan sebep.
Üstelik São Paulo ne Aliağa’ya söküme gelen ilk tehlikeli gemi, ne de son olacak. Hatta Odman’a göre “Türkiye dahil dünyada pek çok yerde artık yasak olsa da bu yasaklara kadar gemi inşa sanayinde yoğun olarak kullanıldığından asbestli gemilerin söküm dalgası asıl şimdi geldi.” Kaldı ki pandemi gemi turizmine darbe vurunca Aliağa’ya gelen kruvaziyer gemi sayısı da arttı…
Mevzuat var, uyan yok
Aliağa’da 22 tersane var. Sök Denizcilik de dahil 8 tersane 2018'den itibaren AB listesinde yer alıyor, zira AB standartlarında gemi söküm yapıldığına dair teknik bir belgeleme sürecinden geçmişler. Ama bu standartların kağıt üzerinde olduğu endişesini hem Yıldız hem de Odman dile getiriyor. Diyor ki Yıldız: “Gemide geri dönüşüm çevreci bir teknolojidir, ama kuralına uygun olursa. Kontrole gittiğinizde her şey çok güzel, her şey uygun kurallara. Ama iş uygulamaya geldiğinde sorun oluyor.”
Uygulamada sorun olduğunu CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın São Paulo ile ilgili soru önergesine Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un verdiği yanıttan da anlamak mümkün. Yanıta göre 2016’dan itibaren 2021’e kadarki 5 yılda 714 gemi sökülmüş ve toplam 74 bin 226 ton toplam tehlikeli atık bertaraf edilmiş ki bu tehlikeli atıkların 242 tonu asbestli. Tam da bu nokta da Odman’a kulak verelim: “Biz sadece bir gemide bin ton asbest olma olasılığından söz ediyoruz. Bakanlık bize son beş senede sökülen 714 gemide yaklaşık 242 ton asbestin bulunduğunu söylüyor. Bu resmi bir veri. Demek ki bertarafa bu kadar asbest gitmiş. Geri kalanı ise kim bilir nerde? AB diyor ki; asbest söküm mevzuatın var mı? Var. E ama uyan yok!”
Türkiye’de meslek hastalığından ölen yok!
AB kriterlerini sağlayan tersanelerin meslek hastalıkları konusunda da şeffaf olması gerektiğini söylüyor Odman. Görünürde tersaneler bu kurala uyuyor. İşçilerine meslek hastalığı tanısı konulduğunda şeffaf davranıyorlar ama eğer tanı konulursa! Zira Türkiye’de meslek hastalıkları tanı sistemi sorunlu ve bu yüzden 2013’ten bu yana meslek hastalıklarından kimse ölmemiş gibi görünüyor. “Türk mucizesi!” diyor Odman kinayeyle.
Gerçek elbette farklı: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) meslek hastalıklarından ölümü, istatistiklere dayanarak iş cinayetleri üzerinden hesaplıyor. Bir işçi iş cinayetinde ölüyorsa, en az 6 işçinin de meslek hastalığından öldüğünü varsayıyorlar. Odman Türkiye’de bir yılda iş cinayetlerinde 2 bin kişinin ölümünün belgelendiği ve aslında her yıl Türkiye’de en az 12 bin kişinin meslek hastalıklarından öldüğü bilgisini veriyor.
2010'dan beri de ikisi AB listesindeki olmak üzere en az 24 gemi söküm işçisinin Aliağa tersanelerindeki iş cinayetlerinde öldüğünü söylüyor ki hesaba göre 2010’dan beri en az Aliağa’da 144 işçi tersanelerde meslek hastalığından ölmüş olmalı. Ancak meslek hastalığı tanısı konmadığından ne AB standartlarındaki ne de diğer tersanelerde meslek hastalığından kimse ölmemiş oluyor. Hal böyle olunca AB standartlarındaki tersanelerin şeffaflığına da halel gelmiyor…
İki yol var demiştin
Türkiye’nin AB kriterlerini kağıt üzerinde kalmaktan çıkarmak için adım atması ve daha verimli denetim mekanizmaları geliştirmesi elzem.
Lakin tüm bu çerçevede São Paulo özelinde ise önünde iki yol var. Ya Türkiye 2003’te asbest içeriği yüzünden bizim geminin ikizi Clemenceau’nun Aliağa’da sökümüne Basel Konvansiyonu'na dayanarak nasıl izin vermediyse São Paulo’nun da sökümüne izin vermeyecek. Ya da tıpkı radyoaktif ve tehlikeli atık içeren Kuito gemisinde yaptığı gibi geminin karga tulumba sökülmesine müsaade edecek. Ve kuvvetle muhtemel yaşam savunucuları, meslek örgütleri ve İzmir Büyükşehir Belediyesi -ki Başkan Tunç Soyer 14 Mayıs’ta gemiyle ilgili “..halkımızın sağlığı için her türlü hukuki girişimde bulunacağımızı, yaşam savunucularının yanında duracağımızı buradan ilan ediyorum” diye bir tweet atmıştı- durumu mahkemeye taşıyacaklarından tıpkı Kuito’da olduğu gibi söküm bittikten sonra verilen söküm için yürütmeyi durdurma kararının ağırlığıyla baş başa kalacak Türkiye.
Asbest nedir?
Kanserojen bir izolasyon malzemesi olan asbest makina dairelerinden kazan dairelerine, jeneratör odalarına, vinç türü kaldırma ekipmanlarının balatalarına, duvar panellerinden tavan panelleri kadar gemilerin hemen her kısımda bulunuyor. Kullanımı Fransa’da 1997’de, AB’de 2000’de Türkiye’de 2010’da yasaklandı.