Bu dönemi, Nebati’nin Yeni Ekonomi Modeli’nin (YEM) nemenem bir şey olduğunu anlatan birçok veri var da bunlardan en çarpıcı olan ikisinden birini, bir iki hafta önce gördük. Milli hasıla rakamları açıklandığında YEM’in sadece 1 yılda işgücü payını yüzde 30.2’den yüzde 26.5’e çektiğini, emekçinin payından 3.7 puan çalınarak sermayenin payına aktarıldığını gördük.
Gördük ki 2016’dan bu yana… Son 6 yıl içinde gerçekleşen soygunun yüzde 40’ı Nebati’nin YEM’iyle 1 yıl içinde gerçekleşmiş.
YEM’in bir soygun sistemi kurduğunu gösteren ikinci çarpıcı veri de hafta içinde geldi. TÜİK, “finansal yatırım araçlarının getiri oranları” şubat ayı verisini açıkladı. Büyük soygunun resmi bir kez daha ortaya çıktı. Bakan Nebati’ye göre “dünyanın gıpta ile izlediği” Yeni Ekonomi Modeli, bütün yatırım araçlarında yatırımcısını batırmış. Daha doğrusu batırmaya devam ediyor. 2022 başından beri böyle.
Üç ayaklı bir mekanizma bu:
- Politika faizleri o “dahiyane” teoriyle enflasyon yukarı gittikçe aşağı çekildi ve bankalara ucuz fon sağlandı.
- Üstüne faiz tavanlı Kur Korumalı Mevduat (KKM) getirildi.
Böylece iki düşük faizli kaynak yaratılmış oldu.
- Üstüne üçüncü bir iş yapıldı. İhracatçının dövizi, KKM’ye gelen döviz, Putin ve Selman dövizi satılarak kur baskı altına alındı.
Nebati’nin üç ayaklı soygun düzeni böyle ortaya çıktı. Vatandaşı soyup şirketlere ucuz kaynak aktaran bir mekanizma kuruldu.
Kefen paranızı, alın terinizi, emeklilik birikiminizi gidip mevduat yaptınız diyelim, kaybettiniz!
Dolar aldınız, kaybettiniz!
Euro? Kaybettiniz!
Devlet iç borçlanma senedi aldınız, kaybettiniz!
Altın aldınız, kaybettiniz!
Şubatta borsa da kaybettirmiş…
TÜFE enflasyonunu dikkate alarak baktığınızda, 3 aylık getiri oranlarına göre bu yatırım araçlarının tamamında yine kaybetmişsiniz!
6 aylık ve 1 yıllık getiri oranlarına bakarsanız, borsa hariç yine kaybetmişsiniz!
Enflasyon da TÜİK’in baskı enflasyonu. Belki de borsa dahil kazandıran hiçbir yatırım aracı yok ve siz aslında sandığınızdan daha fazla soyuldunuz.
Sormak gerekmez mi, peki kim kazanıyor?
Vatandaş kaybediyor da kim kazanıyor?
Bir sistemin karakterini ele veren en önemli göstergelerden biri bu.
Kim kazanıyor, kim kaybediyor?
Çok tartıştık. Geçenlerde 2022 yılı 4Ç büyüme verileri açıklandı.
Bankacılık sektörü, en yüksek büyümeyi gösteren sektör.
Karlılık tarafında da yüzde 300, yüzde 400 artışlar olduğunu görüyoruz.
Şirket karları çok yüksek geliyor.
Şirketler yüzde 13 - 14’ten kredi kullanıyorlar. Enflasyon yüzde 55 – 60’ken. “Sudan ucuz” dersek yanlış mı düşer?
“Az daha çalışırsak tüm kredi faizlerinden yüksek mevduat faizi ödeyen vatanperver bir bankacılık sistemimiz olacak…”
Öyle ya… Tüm kredi faizlerinden yüksek mevduat faizi nasıl olur ki?
Nasıl oluyor da mevduat faizleri 27’ye çıkmışken, bu oranın altında faizlerle taşıt, konut, ticari kredi verilebiliyor?
Bankacılık sistemimiz, ekonomide çarklar dönsün diye kendini feda etmeyi mi göze almış? O kadar mı vatansever?
Hayır! Bankacılık sektörümüz batmayı göze almış değil. Aksine durumdan çok memnun.
Hem mevduat faizlerinin altında oranlarda kredi kullandırıp hem de karını yüzde 300 – 400 artırabiliyor. İşin sırrı da, soygun mekanizmasının sırrı da burada.
Çünkü MB politika faizi 8.50!
KKM’ye TL’den girişte tavan var: Yüzde 11,5!
Dolayısıyla vatansever bankalarımız yüzde 13 – 14’ten ticari kredi kullandırabiliyorlar.
Ticari kredilerde Nebati faiz tavanı koydurmuş. Şirketlere kredi verirken bu oranları geçemiyor bankalar. Ucuz kullandırmak zorundalar.
Peki vatandaş?
Vatandaşa kredide faiz serbest. İhtiyaç kredisi faizleri yüzde 30 seviyesinde!
Orada tavan, kısıt yok. Kaça tutturabilirsen artık.
Şirketler önemli. Şirkete pahalı kredi veremezsin…
Hep söylüyorum…
Nebati patrondur, şirket dostudur. MÜSİAD’a çalışıyor.
Umalım bu seçimde giderler. Giderler de bu azılı soygun devri de kapanır.