Siyasetin muhalefet kanadındaki "6'lı masa"nın en büyük partisi ve oyun kurucusu CHP'dir.
Kemal Kılıçdaroğlu, 6 partiden bir koalisyon hükümeti çıkarmaya çalışıyor. Muhaliflerin uzlaşmak zorunda oldukları en önemli konu cumhurbaşkanı adaylığı.
CHP Genel Başkanının adaylık için bir adım öne çıkması kadar doğal bir durum yoktur. Ancak İyi Parti kanadı kamuoyu önünde Kılıçdaroğlu'na itiraz edip Ankara veya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını aday göstermeye çalışıyor. Bunu yaparken Kılıçdaroğlu'nun Aleviliğinden tutun da sağ kesimden oy alamayacağına kadar her türlü argümanı içeren demeçler veriyorlar. Genel Başkan Meral Akşener ise partisindeki kaynamayı absorbe edebilmek için doğrudan CHP'yi hedef alan sert açıklamalar yapmayı tercih ediyor.
Bu açıklamaları izleyen vatandaşlar ne düşünüyor?
- "Daha iktidara gelmeden birbirine girmeye başladılar. Bunlar nasıl hükümet kuracak?"
İYİ Parti kendi içinde konuşup kapatması gereken meseleleri kamuoyu önünde tartışmaya devam ederse, bunun Millet İttifakı'na hizmet etmeyeceği açık.
Oysa CHP ile İyi Parti arasında ezeli bir düşmanlık, karşıtlık, öfke ya da nefret duyguları yoktur. İyi Parti'nin Meclis'e girmesinde CHP'nin emeğini hatırlatmak Akşener'in algıladığı gibi "diyet" istemek anlamına gelmez. Geçmişte sağlanan bu dayanışma, olsa olsa iki partinin bağlarını güçlü tutmaya yarar. Şimdi kalkıp Kemal Kılıçdaroğlu'nu veya CHP'yi hedefe koymak, "Biz size diyet borcumuzu İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye seçimlerinde ödedik" diyerek Ömer Seyfettin'in "Diyet"ine atıfta bulunmak Millet İttifakının köküne kibrit suyu dökmektir.
Bakın Mayıs 1999'da İYİ Parti'nin fikri kökenini oluşturan MHP ile DSP ve ANAP koalisyon hükümeti kurdu. Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli 12 Eylül 1980 öncesindeki sağ sol çatışmalarının iki tarafı konumundaydı. Üstelik DSP-MHP koalisyonu kurulmadan önce, Rahşan Ecevit, MHP'yi 12 Eylül öncesi eylemler nedeniyle ağır bir dille eleştirmişti. Ama Devlet Bahçeli ve MHP'liler bunu krize dönüştürmedi. İki parti arasında basına yansımayan diyaloglarla sorunu çözdüler. Geçmişin kanlı-bıçaklı iki siyasi akımı ANAP'ı da yanlarına alarak Türkiye'de huzur ortamının oluşturulmasına emsalsiz bir katkıda bulundular. Kutupları ortadan kaldırdılar. Topluma uzlaşma kültürünü aşılayıp demokrasiye hizmet ettiler.
Bülent Ecevit'in ağır hastalığı döneminde iş dünyasından siyasetçilere kadar herkes "Başbakanlığı bıraksın" derken, Devlet Bahçeli, Ecevit istediği sürece onu desteklemeye devam edeceklerini, Başbakanlık için başka bir isme razı olmayacaklarını söyledi. Koalisyon, ekonomik krizi aşacak tüm tedbirleri aldıktan sonra, iyileşme döneminin sonucunu beklemeden hatalı bir karar alarak erken seçime gitti ve hem DSP, hem MHP, hem de ANAP barajın altında kaldı.
Peki Ecevit ile Devlet Bahçeli seçim yenilgisi nedeniyle birbirlerine küstüler mi?
Hayır.
Bülent Ecevit'le Bakanlar Kurulundaki veda toplantısından sonra sohbet ettik. Başbakan Yardımcısı Bahçeli'nin toplantıda kendisine "Sizden çok şey öğrendik Sayın Başbakan" dediğini söyledi.
Bu konuyu Çankaya Köşkü'ndeki bir resepsiyonda Devlet Bey'e de sordum: "Evet, Sayın Ecevit'in devlet adamlığından, nezaketinden çok şey öğrendik" dedi.
Ortaklık bitti ama Ecevit'le Devlet Bey arasındaki diyalog sona ermedi. Devlet Bahçeli, her bayramda, yılbaşında Ecevitlere çikolata göndermeye devam etti. Bir bayram ziyaretinde Rahşan Hanım bize çikolata ikram ederken gülerek "Bunu Devlet Bahçeli gönderdi" dedi.
DSP ile MHP arasında fikri zıtlığa, 2001 ekonomik krizine, Çankaya Köşkündeki anayasa fırlatma olayına rağmen koalisyon hükümeti boyunca ne MHP'liler çıkıp Ecevit'i suçladı, ne de DSP'liler Bahçeli'yi. Ve "asla bir araya gelemezler" diye düşünülen DSP-MHP-ANAP'ın oluşturduğu ittifak 3,5 yıllık süre ile Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en uzun süren koalisyon hükümeti oldu. Bu sürede ekonomiyi ayağa kaldıracak tüm tedbirleri alıp, AB'ye uyum yasalarını çıkardılar. İş güvencesi gibi devrim niteliğinde bir yasa ile işten çıkarmaları engellediler. Kamuya personel alımını torpil yerine sınav sistemine bağladılar. Bunlar ilk akla gelenler. Daha çok şey sayılabilir.
Ecevit, Bahçeli arasındaki koalisyonun uzun sürmesi liderlerinin saygınlığını ve partilerine hakimiyetini gösteriyordu.
Şimdi ne oluyor?
Daha ortada ne koalisyon var ne hükümet, İYİ Parti'de her kafadan bir ses çıkıyor. CHP kurmayları da yanıt verme ihtiyacı hissediyor. Gerilim artıyor. İktidara aday olan Millet İttifakı yıpratılıyor.
İYİ Parti lideri Meral Akşener ise televizyonlara çıkıp "diyet ödedik" gibi mesajlarla CHP'yi eleştirerek partisindeki huzursuzluğu dindirebileceğini zannediyor.
Demek ki Millet İttifakı seçimi kazanıp hükümet kursa basına çok malzeme çıkacak!
Buna ne piyasa dayanır, ne de koalisyon...