Cumhuriyet’in temsil mekânı Ankara’da yaşarken sokaklarına her çıktığınızda bizi içerisine alan izler, yapılar, sokaklar, parklar, meydanlar, heykeller, Cumhuriyet’in 100.yılını geride bırakırken 29 Ekim’de varlığımızı borçlu olduğumuz Cumhuriyet’i hatırlatır. Ankara kentini içinize çektiğinizde, bir aydınlanmanın içerisindesinizdir. Tarihi kentin merkezi Ulus’un kalbinden başlayan Çankaya’ya kadar uzanan Atatürk Bulvarı Cumhuriyet Yolu’dur.
Cumhuriyet yolu Kurtuluş Savaşı’nın ulusal birliğini temsil eden Birinci Meclis Binası ile başlar. Meclis çevresinde şekillenen Ankara Palas, Kültür Bakanlığı yerleşkesi Cumhuriyet’in bir kültürler kucaklaşması olduğu vurgusunu hatırlatır bize. Ulus Meydanı’nda bulunan Atatürk'ün Zafer Anıtı her kaidesinde milli mücadelenin verilişini ve Cumhuriyet’in kuruluşunu simgeler.
İktisadi bağımsızlık
Cumhuriyet’in ekonomik altyapısına ve kalkınmasına vurgu yapan iktisadi bağımsızlığın mekânsallığı Türkiye İş Bankası, Sümerbank, Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Osmanlı Bankası, Emlak Eytam Bankası, İller Bankası mekânları ile sıralanır.
Cumhuriyet’in kamusal parklarının nadide örneklerinden Gençlik Parkı, bir yanında kültür yapıları küçük ve büyük tiyatro binası, Cumhuriyet’in kamusal kültür alanı olduğunu ifade eder. Bulvar boyunca devam eden, Opera Binası ve Sergi Evi, Kültür Bakanlığı Binası, Türk Hava Kurumu, Ankara Radyosu, Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF) yapıları, Cumhuriyet’in temeli olan kültürün bilimle sağlanan sürekliliğinin ifadesidir. Abdi İpekçi Parkı’nı yanına alan Sıhhiye Meydanı, Ankara’nın kadim kültürü Hititlerin simgesiyle karşılarken, meydana ismini veren Sağlık Bakanlığı Binası, arınarak yeniyi bulma sağlıklı ve güçlü bir toplum yaratma idealinin zorlu sürecini anlatır bize. “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Osmanlı’dan sağlıklı toplum Cumhuriyet’e geçişin ifadesi olarak karşılar bizi Sıhhiye Meydanı. Zafere giden ve sağlıklı toplumun kurulması inşasında Ordu’nun görevi, Sıhhiye Meydanın köşesinde, konumlanan Ordu Evi binası ile anlamlandırılır. Ordu Evi’ni geçtikten sonra Zafer Meydanı ve Zafer Anıtı kazanılan zaferi vurgular. Zafer Meydanı ve etrafındaki yargı binalarının varlığı zaferin hukuk devletiyle devam edeceğinin mekânsal birlikteliğinin ifadesi olarak yere anlam katar.
Cumhuriyet’in demokrasi, halkçılık, devletçilik, laiklik ideolojisinin yansımaları Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kadar uzanır. Zafer Meydanı ile birlikte Bulvar üzerindeki yaşamı simgeleyen, Büyük Apartman Büyük Sinema, Soysal Apartmanı, Ercan Apartmanı gibi sivil mimarlık yapıları, Cumhuriyetin halkın sosyal yaşantısının zenginliğinin koruyucusu olduğunun ifadesidir. 1928 yılında inşa edilen 1979 yılında yıkılan Kızılay Binası ve karşısında yer alan Güvenpark ve Anıtı, eski adıyla Cumhuriyet Meydanı'nda karşılar bizi. Bu iki simgesel yapının tarihsel karşılaşması ve giderek mekânla özdeşleşen Kızılay Meydanı'na dönüşmesi, Cumhuriyet ideolojisinin halkın kendisini güvende hissettiği, zor günlerinde halkın yanında olacağını anlatır. Güvenpark ile başlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar uzanan Hükümet kartiyesinde yürütme organları ve yüksek yargıyı ifade eden mekânlar, Cumhuriyet'in halk için var olduğunu, korumak, kollamak imar etmek, eğitmek, hizmet etmek için varlığını simgeler. Bu yüzdendir Başbakanlık, Bakanlıklar, Yargıtay ve Sayıştay binalarının Güvenpark’tan başlayarak TBMM’yle taçlanan dizilişi.
Hükümet kartiyesi içinden geçen ve TBMM’ye kadar uzanan tasarlanmış meydan İçişleri Bakanlığı’nın içerisindedir. Meydanın adı İller İdaresi Meydanı’dır. Meydanın etrafı o dönemdeki il sayısı kadar kolonatla çevrelenmiştir. Her yıl illerin yaptığı çalışmaların burada sergilenmesi planlanmış ve illerin sergilerinin yapılması için planlanmıştır.
Halk için, halkla birlikte, halk tarafından
Atatürk Bulvarı üzerinde bir mücadele tarihi gibi sıralanmış yapılarıyla, gücünü meclisten, halk iradesinden alan rejimin temsiliyetinin en üst organı Cumhurbaşkanlığı’na, yani Çankaya Köşkü’ne bağlar. Bir ülkenin yönetiminin nasıl şekillendiğini binalarla anlamlandıran bu aks üzerinde bir tek ibadethanenin bulunmayışı, Cumhuriyet’in yönetim anlayışındaki laiklik ilkesinin planlama sürecindeki izdüşümüdür. Kuruluş mücadelesini, yönetim ve ilkelerini okuduğumuz Ulus’tan Çankaya’ya uzanan Cumhuriyet Yolu, Cumhuriyet’in halkla buluşmasının, her şeyin halk için yapılışının kentsel planlama ve mekân üretimi süreçlerindeki süreçlerinde yansımasıdır.
Devleti temsil eden Cumhurbaşkanı, bu yoldan halkının arasından sevgi gösterileriyle geçerek, bu ülkenin ne kadar zorluklar ve mücadelelerle kurulduğunu mekânlarından okuyarak, simge anıtlardan hissederek ulaşacaktır zirve mekân Çankaya Köşkü’ne.
Cumhuriyet’e hizmet eden bürokratların, bakanlıklarda çalışanlar, Başbakanların yüksek yargı organlarının başkanlarının, bakanların, oturduğu Devlet Mahallesi yani Saraçoğlu Mahallesi, yöneten ile yönetilenlerin demokratik karşılaşma alanı ve kentsel güvenliğin teminatı olarak halk için, halkla birlikte, halk tarafından yönetimi ifade eden Cumhuriyet'in devletçilik ve halkçılık ilkesinin vücut bulduğu mekansallığa dönüşür. TBMM yerleşkesi ile Çankaya Köşkü'nün bu aks üzerindeki mekansal uzaklığı, parlamenter sistemin güçlendirilmesi ve Cumhurbaşkanlığı'nın temsil gücünün göstergesidir. Ulus’tan TBMM’ye kadar uzanan bu diziliş "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünün mekanda varoluşudur. TBMM’den köşke kadar uzanan yol üzerinde elçiliklerin planlanması, devletin temsiliyetinin en üst organının Çankaya Köşkü ve Cumhurbaşkanı olduğunun mekansallığıdır.
Ülkeyi yönetenlerin, devleti temsil edenlerin alternatifsiz bu yoldan geçme zorunluluğu, Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu neye hizmet ettiğini unutmasınlar hep hatırlasınlar diyedir. Cumhuriyet’in kuruluş hikâyesi, Atatürk Bulvarı üzerinden okuyacağımız Cumhuriyet yolu üzerinden gelişerek büyüdü. Üniversiteler ve kültür bölgesi olarak Cebeci ve Beşevler bu aksı bilimsel olarak besledi. Saraçoğlu Mahallesi, Mebusevleri, Bahçelievler Mahalleleri dönemin öne çıkan kent planlama yaklaşımıyla, başkentin bürokrasisinin ikamet ettiği alanlar olarak insan ölçeğinde doğa dostu bir şekilde bu aksın hareketliliğini sağladı. Fabrikalar üretim ile paylaşmanın Cumhuriyet ile anlam değer kazandığını halkına anlatmayı üstlendi. Atatürk Orman Çiftliği, bu yol zerinde yazılan Cumhuriyet ideolojisinin gelecek kuşaklara taşınmasını besleyen ana damarlardan biri olarak planlandı. Yaparak iş üzerinde öğrendiğimiz, hissettiğimiz, halk için kurgulanmış çiftlik bir Halk Üniversitesi olarak üretime dönüştü. Üretim-eğitim-paylaşım üzerine kurgulanan sınıfsız bir öğrenme yeri olarak planlandı.
Cumhuriyet’in temsil mekanı Ankara ve onun ideolojisinin hayat bulduğu Cumhuriyet Yolu gelişmenin, özgürlüğün, bilimselliğin, demokrasinin, paylaşımın, kültürün, eşitliğin, insanlığın, laikliğin, halkçılığın, devletçiliğin, devrimciliğin, ortak yaşamın, azmin, üretimin, paylaşımın dersleri sadece kitaplardan değil, mekanda da okunacağını bize gösteren bu biricik yol Cumhuriyettir. Bugünden baktığımızda değişen yerler, yıkılan yapılar, terk edilen mekânlarla derin okumalar yapabileceğimiz bu yol üzerindeki aşınmalara rağmen Atatürk Bulvarından geçmek Cumhuriyet'in kendisi, belleğidir. Onca müdahaleye, onca yok etme girişimlerine rağmen, kayıpları olsa da dimdik ayakta duran izler Cumhuriyet’tir.
Cumhuriyeti Atatürk Bulvarı’ndan, Cumhuriyet Yolu’ndan okumak, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının bize bir vatan emanet ettiği, tebaa değil yurttaş olduğumuzu hissettiğimiz, vefa duyduğumuz kentin ruhudur. Ankara’yı bu ruhla adımlamak, onun mekânsallığını savunmak Cumhuriyettir.
Yaşasın Cumhuriyet.