Dünyanın en büyük adliyesi neden Ankara'ya yapılıyor?

Öyle bir kötü yönetim ki dünyanın en büyük adliyesini dünyanın en kalabalık 50 şehri arasına bile giremeyecek başkent Ankara’ya yapmakla övünmekte…

Memlekette ne yaşanırsa yaşansın, “Türkiye bir hukuk devletidir.” demekten vazgeçmeyen Adalet Bakanı adli yıl açılışı için konuk olduğu numaralı baroda, “Dünyanın en büyük adalet sarayı Ankara’mızda inşa ediliyor" müjdesini verdi.

Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt da haklı olarak, “Acaba niye 'dünyanın en büyük adalet sarayını' inşa ediyoruz? Niye ihtiyaç duyuyoruz?” diye sordu.

Memlekette Bakanlar önceden hazırlanmış sorular dışındaki sorulara cevap vermediği, veremediği için Sedat Bozkurt’un sorusu askıda kaldı.

Sahi Ankara’ya neden Dünyanın en büyük üniversitesi, araştırma enstitüsü, organize sanayi bölgesi, uçak fabrikası, vagon fabrikası veya metrosu değil de adliyesi yapılıyor?

AK Partili olmanın şartlarından biri de konuşmayı rakamlara boğmak yapılanın en büyük, en uzun olduğunu söylemektir. AK Partili değiliz ama biz de aynı usulü izleyip rakamlarla başlayalım.

AK Parti 2002 seçimleri sonrasında iktidara geldiği için 2002 yılına yakın bir yıldan başlamanın faydalı olabileceğini düşündüm.

Öncelikle 2004-2025 yılları arasındaki artış oranlarına bakalım. Mahkeme sayısının artması aynı zamanda dava sayısının artması anlamına geliyor. (çoğu zaman böyle ama istisnası var tabi)

En çarpıcı artış oranları iş ve tüketici mahkemelerinde. Her iki mahkemedeki dava sayısı artışının sebeplerinden biri işçilerin ve tüketicilerin hak arama bilincindeki artış.

Temel sebebi ise devletin tüketicileri satıcılara karşı, işçileri, işverenlere karşı korumaması. Denetleme görevini yerine getirmemesi.

2004 yılında olan aile mahkemesi sayısı 2025 yılının başında 31 olmuş. Türkiye’de evlenmek de boşanmak da çok zor. Ona rağmen artış oranı çarpıcı. Tek diyebileceğim adalet yok, sosyal devlet yok, gelir dağılımı adaletsiz. Bu şartlar altında birçok insanın evliliğini yürütmesi çok zor.

Bir diğer çarpıcı artış ise ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerinde.

Ağır ceza mahkemelerindeki artışın sebebi bir dönem AK Parti teşvikiyle kamuda işe girmenin, kamudan ihale almanın kısayolu olan Fettullahçılığın sonrasında terör örgütü kabul edilmesi. (casusluk örgütünün daha doğru tanım olduğunu düşünüyorum ancak başka bir yazının konusu)

Ağır ceza mahkemelerindeki ikinci artış sebebi ise AK Partinin Kürt meselesini çözmek yerine terör tanımını belirsiz, keyfi bırakarak ifade özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü veya diğer hak ve özgürlüklerini kullananları terörist olarak yargılaması, birçoğuna ceza vermesi.

Asliye ceza mahkemelerindeki artış başlı başına bir yazı konusu. Cumhurbaşkanına hakaret, internet yoluyla hakaret davalarına bu mahkeme bakıyor.

Devlet ile vatandaşın buluştuğu bir diğer alan olan idari yargıda da çarpıcı bir artış var. Muhtemelen dava sayısındaki artış daha fazla. (Mahkemeler bazen çift heyet olarak çalışıyor, böyle bir durumda mahkeme değil dava sayısına bakmalı)

Vergi uyuşmazlıklarındaki artışın makul olmasının sebebi neredeyse her yıl çıkartılan vergi afları veya vergi yapılandırmaları. Yani AK Parti diğer alanların aksine söz konusu vergilendirme olduğunda vergi sorunu olanlara karşı çok şefkatli, çok merhametli.

Bölge idare mahkemelerinin yapısı değiştiği için karşılaştırma yapmak doğru olmaz.

İcra dairelerinin sayısındaki azalma da yapısal değişiklik ile ilgili. Ankara’daki icra daireleri birleştirildiği için icra dairesi sayısı azaldı. Daire sayısı azaldı ama dosya sayısı artmaya devam ediyor. Yani 2004-2025 arasındaki icra dosya sayısındaki artış muhtemelen iş mahkemesi mahkeme sayısındaki artıştan daha fazladır.

Asliye hukuk mahkemesi sayısında belirgin bir artış olmamasının sebebi ise özel görevli yeni mahkemelerin daha önce asliye hukuk mahkemesinin baktığı davalara bakması (tüketici, aile vs)

Sulh hukuk mahkemesi sayısındaki artışın nispeten az olması da aynı nedenle ilgili. Daha önce sulh hukuk mahkemelerinin baktığı bazı davalara artık asliye hukuk, tüketici vs mahkemeleri bakıyor. Kaldı ki sulh hukuk mahkemeleri buna rağmen kira davaları yüzünden çökmüş durumda.

İcra mahkemelerindeki artışın olması gereken artış kadar olması şaşırtıcı. (sebebini bilemedim)

Bu yazımızda AK Partinin hatalı politikaların sonuçlarına kısaca değinmeye çalıştık. Nüfusun %23 civarında arttığı artığı son 21 yılda dava ve mahkeme sayısındaki artış oranının nüfus artış oranının 20-30 katını bulmuş durumda. Bu artışın tek sebebi AK Partinin ve Cumhur İttifakının Türkiye’yi kötü yönetmesi.

Öyle bir kötü yönetim ki dünyanın en büyük adliyesini dünyanın en kalabalık 50 şehri arasına bile giremeyecek başkent Ankara’ya yapmakla övünmekte…

Sırrı Süreyya Önder’in dediği gibi, “Siz değerli AKP’li üyeler, hükümet üyeleri.. her konuşmanızda ‘Allah bizi utandırmasın’ diye bitiriyorsunuz. Allah, bu duanızı kabul etti, utanma duygunuzu elinizden aldı. Keşke başka bir şey dileseymişsiniz!”

Not 1: Mahkeme sayılarının tespitinde Ankara Barosunun avukatlara ücretsiz dağıtığı ajandaların telefon rehberlerinden ve UYAP Avukat Portal’dan yararlanılmıştır. % 5-10 hata payı saklıdır.

Not 2: Adliyelerde oda, mekan sıkıntısı olduğunda tek bir mahkemede birden fazla heyet veya hakim görev yapmaktadır. Bu nedenle mahkeme sayıları her zaman doğru sonuç vermez. Ancak adalet istatistiklerinde 2004 yılı dava ve uyuşmazlık verisini bulamadım. Bulabilen varsa lütfen paylaşsın.

Not 3: 2013 yılında asliye ticaret mahkemesi sayısındaki artışın sebebi Ak Partinin sözde adalet reformlarından biridir. Dava sayısı ile ilgisi yoktur.

Not 4: Bu yazımızda daha çok sonuca odaklandık. Adaletsiz Türkiye’nin belli başlı sebeplerine başka bir yazıda değinmeye çalışacağız.

Not 5: İstanbul şehri, Anadolu, Çağlayan, Bakırköy vs gibi adliyelere bölündüğü için Ankara adliyesinin m2 büyüklüğünün “en büyüğü” olması normal.

Köşe Yazıları Haberleri