MEHMET ÇETİNGÜLEÇ
Emekliye ek zam bilmeceye dönüştü.
Var mı, yok mu?
Ayın 17'sine kadar belli olacak.
Çünkü...
Yerel seçimden önceki son maaşlar 17 Mart'tan itibaren yatmaya başlayacak.
İktidar eğer bu kozu kullanacaksa Mart maaşlarına yansıtması gerekiyor.
Peki ek zam yapılır mı?
Bu maaşlarla seçime gidilmesi iktidara tavsiye edilmez!
Çünkü...
Emekli burnundan soluyor.
Bir şeyler yapılması gerekiyor.
Ne olabilir?
Cumhurbaşkanının açıklamasından sonra "seyyanen zam" seçeneği ortadan kalktı.
İkramiye Meclis'ten 3 bin lira olarak geçti. Ancak iktidarın "şapkadan tavşan çıkarma" yeteneğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Geriye ek zam seçeneği kalıyor. Bakalım onu nasıl yapacaklar veya yapacaklar mı?
Devleti yönetenler de açıkça itiraf etti ki, 10 bin liralık emekli maaşı yeterli değil.
Önce Cumhurbaşkanı, sonra koalisyon ortağı Devlet Bahçeli emeklilerin zor durumda olduğunu kabul etti.
Ancak...
İki açıklama arasında fark var:
Cumhurbaşkanı "daha fazla çalışıp daha çok gelir elde ettikten sonra emeklilere hak ettiği kazancı vereceklerini" söylüyor ve "sabır' istiyor.
Anlamı şu:
Şimdi zam yok. Para kazandıktan sonra size dağıtacağız....
Devlet Bey'in açıklamasına gelince...
- "Emeklilerimizin çağrıları haksız değildir. Gerekli iyileştirmeler cömertçe yapılacaktır..."
Devlet Bey'i yakından tanıyanlar "Bir bildiği vardır" diyor.
Ama...
Bu "cömert" zam ne zaman yapılacak? Sorusunun yanıtı yok.
Seçimden önce mi, sonra mı?
Zam seçimden sonraysa bu Nasrettin Hoca fıkrasına döner:
Hoca borç almış.
Alacaklı parasını isteyince bahçeye dizdiği çalıları göstermiş:
- "Koyunlar buradan geçerken çalılara sürtünecek, çalılarda biriken yünü toplayıp satarak senin borcunu ödeyeceğim!"
Oysa emeklinin "yünü" bekleyecek hali yok.
Maaş kira ödemeye bile yetmiyor.
Emekliler eskiden maaşlarıyla torunlarını okutur, harçlık verirdi.
Şimdi bir emekli maaşı okul servisinin ücretini karşılamıyor.
Aylığı 10 -16 bin lira aralığında olan emeklilerin içine düştüğü vahim durumu anlamak için Türk İş'in açıkladığı son rakamlara bakmak yeterli:
Açlık sınırı 16 bin 257 lira.
Yoksulluk sınırı 52 bin 955 lira.
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 21 bin 189 lira.
Emekliler "açlık sınırının" bile altında.
Toplam 16 milyon emeklinin üçte ikisi 16 bin liranın altında maaş alıyor.
Emekliye ödenen artık "maaş" değil. İktidarın 21 milyon kişiye dağıttığı "sosyal yardımın" bir benzeri.
Vicdanlarınız kabul ediyorsa böyle devam edin!
Tasarruf demeyin.
Devlette yönetim kadrosundakilerin nasıl bir israf içerisinde olduğunu bilmeyen yoktur.
Sadece kendi itibarınızı değil, biraz da emeklilerin itibarını düşünün.
Çocuklarının, torunlarının karşısında ne duruma düştüklerini, et, süt, ekmek, yumurta kuyruklarındaki hallerini getirin gözünüzün önüne...
Emekliler devletin üzerinde yükmüş gibi gösteriliyor.
Oysa...
16 milyon emeklinin yaklaşık 10 milyonu tabandan maaş alıyor.
Ortada yük mük yok.
Yıllarca prim ödemiş, şimdi tabii ki karşılığını alacak.
Emekliye verilen maaş bir lütuf ya da sadaka değil, bir hakkın iadesidir...
Peki zam var mı yok mu?
Her zaman olduğu gibi seçim öncesi tüm partiler gizli anketler yaptırıp kamuoyunun nabzını tutmaya çalışıyor.
Eğer iktidar kanadı anketlerde yüksek oy alıp seçimi kazanacak gibi görünüyorsa "Emekli Yılı" diye özetlenen "emeklinin refahını artırma projesi" başka bahara kalır.
İktidarın oyu düşüyorsa tüm imkanlar sonuna kadar seferber edilecektir.
İşte o zaman 2023 yılında sözü verilen ve deprem nedeniyle ertelenen emekli maşlarındaki iyileştirme gündeme gelebilir.
Yani...
Emekli maaşlarının kaderi anketlere bağlı.
Sadece şunu belirtelim:
"Emeklinin öfkesi" gizli anketlere yansımış durumda.
İktidar emeklilerden aldığı oyların eridiğini görüyor.
Buna karşı ne yapacağı 14 gün içerisinde - 17 Mart'a kadar- belli olacak...