Aralık 2020'de ABD, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerinin alımı nedeniyle Türkiye'ye bazı yaptırımlar uygulama kararı almıştı.
Meclisteki dört parti; AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti ortak bir bildiriyle bu yaptırım kararını kınadı.
HDP’nin imzası yoktu bu kınama kararında. Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP‘nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bunu fırsat bilerek yine HDP'ye saldırmaya başlamıştı.
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada HDP'yi "bölücü", "terör yuvası", "ABD'nin yanında saf tutmak"la suçlamış ve HDP'nin hazine yardımına sözü getirmişti:
"Yetim hakkı, gariban nafakası, yoksul parası, milletimizin alın teri teröristlerin kursağına gitmektedir. Dünyanın neresinde terörizmi destekleyen, etnik bölücülük yapan bir sözde partiye devlet para yağdırmaktadır? Bunu nasıl hazmedelim, buna nasıl göz yumalım?"
HDP'nin kapatılmasını isteyen Bahçeli, AKP'ye de ayar vermişti:
"HDP'nin kapatılmasına karşı çıkan CHP'li sözcüler, demokrasi istismarcısı İP'in Başkanı ve AK Parti'nin içindeki bazı yöneticiler...."
Evet o güne değin HDP'nin kapatılması yönündeki tartışmalara AKP içindeki bazı isimler sıcak bakmamışlardı. Bahçeli bu nedenle ortağını da hedef almıştı.
AKP “mesajı“ almıştı. Yanıtı gecikmedi Bahçeli'ye.
Önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik konuştu. "Cumhur İttifakı içerisinde farklı bir yaklaşım yok" dedi Çelik.
Parti kapatmayı AKP'nin zorlaştırdığını anımsattı ama hukuk mekanizmaları aracılığıyla tedbir alınabileceğini söyledi:
"Bu tip terör örgütü propagandası yapanların, hazine yardımı alması engellemesi gibi örnekler var dünyada."
Kapatmadan ziyade Hazine yardımını işaret ediyordu Çelik. Ama Bahçeli’yi bu yanıt tatmin etmemişti ki asıl yanıtını bir kaç ay sonra yargı eliyle verdi AKP.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Mart 2021’de HDP'nin katılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı.
Tam da MHP’nin Olağan Büyük Kongresi’nden bir gün önce.
Yargı eliyle Bahçeli’ye kongre hediyesi vermişti AKP.
O günden bu güne Bahçeli ve şürekasının HDP'nin kapatılması yönündeki çağrıları yüksek perdeden hız kesmeden sürdü.
Şimdi Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davası sona yaklaşmışken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir hamlede bulundu. HDP kapatma davası kapsamında partinin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesaplarına bloke edilmesini “ivedilikle“ talep etti.
Oysa aynı talebi dava açarken de yapmıştı Başsavcılık. Anayasa Mahkemesi, 2021 Haziran'ında davanın iddianamesini oy birliğiyle kabul ederken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu talebinin reddine hükmetmişti.
Peki ikinci kez niye böyle bir talepte bulunuldu ve belki de daha önemlisi neden şimdi?
Kanuna göre, milletvekili seçimi yıllarında partilerin hazine yardımı 3 katına çıkıyor. Bu hesaba göre HDP'nin 2023'de alacağı hazine yardımı 539.5 milyon lira.
İlk yardımlar Ocak ayının ilk on günü içinde partilerin hesaplarına yatacak. (Bu tarihte HDP’ye yatacak yardımın miktarı 179.8 milyon lira). Seçim kararının ilan edilmesiyle birlikte ise ilave yardım gönderilecek.
İşte 4 Haziran 2020'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tercihiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Bekir Şahin'in "acelesi" bu yüzden.
Aslında Bekir Şahin’den önce MHP, 15 Kasım’daki TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bu hamlenin geleceğinin işaretini vermişti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, komisyon toplantısında HDP’ye yönelik kapatma davasında Hazine yardımından yoksun bırakma ya da kapatma gibi bir karar çıkması halinde Hazine yardımının iadesinin nasıl olacağını sormuştu.
Niyeyse aklına HDP lehine bir karar çıkabileceği gelmeyen Yıldız, hükmü vermiş ve paranın peşine düşmüştü.
Sadece Feti Yıldız da değil kimi yandaş, kimi muhalif görünümlü “gazeteciler“ de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın “ivedilikle“ başvurusundan önce köşelerinden ya da ekranlardan HDP’ye yapılacak Hazine yardımının durdurulması çağrısını yüksek sesle dile getirmişti.
Yine MHP istedi, basında pişirildi ve AKP eliyle yargı harekete geçirildi.
Sonucun ne olacağını da son günlerde yaşadıklarımızdan rahatça anlayabiliriz.
Geçen hafta HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü’ye atılan polis tokadı, polis ablukasına alınan ve parti binasına bile girmesine izin verilmeyen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’lilere uygulanan polis şiddeti ve gözaltılar…
Anayasa Mahkemesi’ndeki HDP’ye yönelik kapatılma davasında sözlü savunmalar 10 Ocak’ta başlıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin de o gün sözlü olarak iddiasını savunacak ve muhtemelen AYM, Şahin’in isteğini karara bağlayacak.
Uzun süredir HDP ve Kürtler üzerindeki tuzaklarından sonuç alamayan Erdoğan, sona yaklaşan dava sürecini bile beklemeden yine Saray‘da hüküm kuruyor. Öyle anlaşılıyor ki İmralı’da aradığı desteği bulamamış, HDP içinde kavga çıkaramamış, yeni partiler aracılığıyla oyları bölme çabaları sonuç vermemiş…
Erdoğan ve AKP'nin Kürtlerden umudunu kestiği anlaşılıyor. Hazine yardımını engelleyerek HDP’nin yasal bir hakkını gasp etme planlarının devrede olması da bunu gösteriyor.
Tüm bunlar olurken Erdoğan kendi geçmişini unutmuşa benziyor.
Tıpkı kendisine yaşatılan siyasi yasak ve hapis cezasının bir benzerini İmamoğlu’na da verdirtiyor Erdoğan. Bu da yetmezmiş gibi, 2008’de AYM kararıyla AKP’ye verilen Hazine yardımının bir bölümünün kesilmesi gibi bir uygulamanın benzeriyle HDP’yi cezalandırmak istiyor.
Ancak çok iyi bilindiği gibi ne hapis cezası ne siyasi yasak ne de Hazine yardımının kesilmesi AKP’yi ve Erdoğan’ı engellemişti.
Bugünkü zulüm ve baskı da aydınlık bir Türkiye için çabalayan siyasetçileri ve partileri engelleyemeyecektir.