ERSAN ATAR
Düşünün ki ülkede her seçim döneminde bir başka yasadışılık yaşanıyor. Dün 2017 Anayasa Referandumu’nda mühürsüz oylar daha sandığın içindeyken geçerli oluveriyor. Bugün ‘üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olurdu olmazdı’ tartışmaları YSK’nın yarım saatlik toplantısında ‘Erdoğan şimdiye kadar bu sisteme göre bir kez cumhurbaşkanı oldu’ demesiyle bitiveriyor. Hasılı, yasalara dolaşılarak seçim süreci işliyor.
Bugün ülke ‘sözünün de yasadışı’ olduğu bir seçim süreci yaşıyor. Nasıl mı?
Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu’na yaptığı başvurudaki bilgilerle inceleyelim:
Aslında her şey geçen yıl Nisan ayında yapılan bir yasa değişikliği ile başladı. Hani o AKP’ye yakın seçim hakimlerinin daha çok seçim kurulu başkanı olmasını sağlayan yasa değişikliğiyle.
Eminağaoğlu’nun da hatırlattığı yasa değişikliği neydi? Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun’da yapılan değişikliğe bakarsanız sadece bir kelime çıkarılıyor. Yasadan, ‘Başbakan’ kelimesi çıkıyor. Yasa önce özetle diyor ki;
‘Seçim propagandası döneminde kamu kaynakları ile yapılmış hizmetler dolayısıyla açılış ve temel atma törenleri dahil törenler tertiplemek, nutuklar söylemek, demeçler vermek ve bunlar hakkında her türlü vasıtayla yayınlarda bulunmak yasaktır.’ Ve yasa devam ediyordu:
‘Seçim propagandası döneminde başbakan ve bakanlar seçimle ilgili faaliyetlerinde ve konuşmalarında bu kanun hükümleriyle bağlıdır.’
Meclis geçen yıl Nisan ayında Seçim Kanunu’nda değişiklik yaparken bu düzenlemedeki ‘başbakan’ ifadesini çıkardı. Öyle ya artık bu sistemde başbakan yoktu.
Yapılan değişiklik ilk bakışta başbakanlık kelimesini yasadan çıkarmaktan ibaretti. CHP, ‘Bu sadece, artık sistemde olmayan başbakan kelimesinin yasadan çıkarılmasından çok öte sonuçlar doğurur, cumhurbaşkanlarının seçim döneminde yasadışı propaganda yapmasının yolunu açar’ dedi.
Anayasa Mahkemesi aslında ne dedi?
Anayasa Mahkemesi, başvurunun önüne baktı arkasına baktı ve sonunda ‘yapılan düzenlemenin anayasaya aykırı bir yönü yoktur’ dedi, iptal istemini reddetti.
Yüksek Seçim Kurulu dahil herkes ve hatta başvuruyu yapan CHP de ‘Ne yapalım bu ülkede hukuk yok ki’ deyip bir kenara çekildi. Ama eski YARSAV başkanı Eminağaoğlu ‘Bir dakika, o iş öyle değil, Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanı seçim döneminde resmi açılış törenlerinde temel atma törenlerinde seçime yönelik propaganda yapamaz diyor’ dedi.
Dayanağı ise Anayasa Mahkemesi’nin iptal isteminin reddi kararındaki gerekçesiydi. Anayasa Mahkemesi ne diyordu? Eminağaoğlu YSK’ya verdiği dilekçesinde uzun uzun anlatıyor ama biz size özünü aktaralım.
Anayasa Mahkemesi o kararının gerekçesinde diyor ki:
‘Yapılan yasa değişikliği seçim kanunundan başbakan kelimesinin çıkarılmasıdır. CHP ise cumhurbaşkanı kelimesinin yasaya konulmamasının Anayasa’ya aykırı olduğunu savunuyor. Ben kelimenin yasaya konulmamış olmasının Anayasa’ya aykırı olmadığını tespit ediyorum. Yoksa cumhurbaşkanı propaganda yasakları süresince resmi açılış yapabilir, buralarda nutuk atabilir demiyorum’
Ve anayasa mahkemesi devam ediyor:
‘Cumhurbaşkanlığı seçimindeki propaganda süreci Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun’a göre yürür.’
Şimdi tekrar Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun ne diyordu, kara kaplı ne yazıyordu onu hatırlayalım. Kanun şunu söylüyordu:
Seçim döneminde kamu kaynakları kullanılarak herhangi bir temel atma töreni yapılamaz açılış yapılamaz buralarda nutuk atılamaz.
Kanun bunu söylüyor.
Peki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne yapıyor? Temel atma törenlerinde, resmi açılışlarda ‘onlar’ diyor, ’Bay Bay Kemal’ diyor, ‘yaparsak yine biz yaparız’ diyor.
Hukuk devletinden umutsuz hukuk bekleyişi
Ve kimse de buna ses etmiyor. Bakalım YSK Eminağaoğlu’nun bu hatırlatmasından sonra ne diyecek.
Olacak olanı aslında hepimiz biliyoruz. Nasıl ki amiyane tabirle yasada kapı gibi ‘mühürsüz oylar geçersizdir’ yazıyorken ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ dediyse, nasıl ki anayasada kapı gibi ‘bir kişi anca iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir’ yazarken ‘yok, bu Erdoğan’ın daha ikinci dönemidir’ dediyse şimdi de ‘Erdoğan resmi törenlerde nutuk da atar propaganda da yapar dokunmayın Erdoğan’a’ diyecektir.
Aslolan, buna seçmenin ne diyeceği. Seçmen de ‘Adam Cumhurbaşkanı istediği yerde istediği gibi konuşur’ derse işte o zaman kimse ‘hukuk devleti’nden hukuk beklememeli.