Çağdaş Amerikan edebiyatının önemli isimlerinden Hernan Diaz’ın Pulitzer Kurgu Ödülü’nü kazandığı son romanı Güven, İthaki Yayınları’ndan okuyucuyla buluştu. 2022’de kurgu alanında Kirkus Ödülü’ne layık görülen eser, aynı yıl Booker Ödülleri’ne de aday gösterildi.
Güven’in kurgu dalında bu kadar ses getirmesi, ödüller kazanması tabii ki boşuna değil. Sermaye, ekonomi, güç, servet ve hakikatin doğası üzerine kurulu eser, aynı hikâyeyi değişen bakış açılarıyla farklı edebi türler içinde harmanlamayı büyük bir ustalıkla başarıyor. Kefalet, Yaşamım, Bir Hatırat/Anımsanış ve Mevduatlar olmak üzere birbiriyle bağlantılı, farklı anlatılar içeren dört bölümden oluşan eser bir muktedirin iktidarının nerede olduğuna ve sermayenin asıl hikâyesine dair cevaplar arıyor.
Kefalet
Harold Vanner imzalı Kefalet isimli ilk öyküde 1920’li yılların New York’undayız. Ülkenin en zengin isimlerinden Wall Street baronu Benjamin Rask’ın hayatını anlatan Kefalet, roman içinde roman niteliğinde bir anlatı. 1662’de Kopenhag’dan Glasgow’a göç eden ve sömürge ülkelerinden tütün alım satımına başlayan Rask ailesinin zenginliği, 1900’lü yılların başında Benjamin’in finansal dehası ve Büyük Buhran öncesi keskin öngörüsü ile katlanıyor. Benjamin Rask, kısa bir sürede Amerika’nın hatta tüm dünyanın en zengin isimlerinden biri oluyor. Büyük Buhran’da önemli yatırımcılar iflas ederken, Rask ise durmadan yükselmeye devam ediyordu.
Avrupa seyahati sonrası bir yemekte tanıştığı eşi Helen ise tıpkı Benjamin gibi içine kapanık, sanatla ilgilenen ve aynı zamanda yardımsever bir karakter. İkilinin, birbirlerinin sınırlarına müdahale etmeden büyük bir servet içinde sürdürdüğü yaşamları, Helen’in akıl hastalığıyla mücadele ederken trajik bir şekilde ölmesiyle son bulur.
Benjamin ve Helen Rask ailesinin bir solukta okuduğumuz hayatı bittiğinde notlar ve alıntılarla çizili Yaşamım öyküsü başlıyor. Ve çok geçmeden, aslında Kefalet’in tıpkı Benjamin gibi finans dehası ve içine kapanık bir iş insanı olan Andrew Bevel’in hayatından esinlenen ve Amerika’nın çok satanlar listesine giren bir kitap olduğunu anlıyoruz. Hernan Diaz, bize roman içinde roman okutarak ‘Şimdi gerçek hangisi?’ sorusunu sorduruyor. Ve bunu kitap boyunca kendimize sormaya devam ediyoruz. Hatta edebiyatın ve sermayenin birbirlerine benzer şekilde gerçekliği nasıl bükebildiğine de şahit oluyoruz.
Bevel, Benjamin Rask’ın gerçek versiyonu gibi olmasına rağmen bu benzerlikleri kabul etmez ve kendi hikâyesini, özellikle kanserden vefat eden eşi Mildred Bevel ile ilgili kısımları düzeltmeye çalışır ve otobiyografisini yazmak için Ida Partenza adında bir asistan işe alır.
Bir Hatırat, Anımsanış adlı üçüncü bölümde, Ida’nın perspektifinden yaşananlar anlatılırken anlatının güvenilirliği üzerine yeni sorular doğar. Harold Vanner’ın Kefalet romanına öfkelenen Bevel, yazarın kitaplarını hem kütüphanelerden toplatır hem de yayınevini satın alarak kitabın tüm baskılarını kendisi satın alır. Böylece başka bir yayınevi ile de anlaşamaz. Bevel, eşi Mildred ile olan yaşamını, sermayesinin yükselişini, Büyük Buhran öncesi yaptığı hamleleri ve Mildred’in ölümünü kendi açısından Ida’ya anlatır.
Mevduatlar
Kitap, Mevduatlar isimli son bölümünde, romanın başından beri neredeyse görünmez olan bir karaktere Mildred Bevel’e söz verir. Ve tarihin sadece kazananlar tarafından yazılmadığını görürüz. Ne Harold Vanner’in Helen’i ne de Andrew Bevel’in Mildred’i gerçektir.
Ida, yıllar sonra müzeye dönüşen Bevel ailesinin evinde Mildred’in günlüğünü bulduğunda, gerçeklik bir kez daha bükülür. Son bölümde hikâyeyi bir de Mildred’den dinleriz. Mesela, Andrew’in sadece Beethoven, Mozart dinlerdi diye bahsettiği eşinin eşsiz bir müzik bilgisi ve zevkine sahip olduğunu öğreniriz. Hatta, Andrew’in ya da Benjamin’in bir finans dehası olarak anılmasındaki kahramanın Mildred olduğunu da. Andrew’in sermayenin gücü ile değiştirdiği gerçekliği Harold Vanner bir edebi eserle ile yapar. Günün sonunda her şey kurgudur.
Gerçek hangisi? Hakikat nereden kimin baktığına göre her anlatıda değişiyor. Kime güvenebilirsin? Sermayeyi elinde tutana mı yoksa yazına mı?