Güler Özince: ‘Eksik kalır’ dediğime bakmayın, tamamlanmak için o eksiklik lazım

Güler Özince ve Birsen Tezer, Güler Özince’nin yeni şarkısı “Eksik Kalır” için bir araya geldi. Güler Özince’yle müziğini ve yeni şarkısının hikâyesini konuştuk...

Türkiye’deki bağımsız sahnenin en önemli kadın vokallerinden Güler Özince ve kendine has üslubuyla müzikal olarak özel bir yerde duran Birsen Tezer, Güler Özince’nin yeni şarkısı “Eksik Kalır” için bir araya geldi. Söz ve müziği Özince’ye ait olan şarkı, dinleyiciyi duyguların yoğunluğuyla baş başa bırakırken, Özince’nin deyimiyle, “bu düet; iki farklı kuşaktan iki kadının, insan olmaya dair ‘kıssadan hissesi’ne” bürünüyor. Güler Özince’yle müziğini ve yeni şarkısının hikâyesini konuştuk.

Bir Baba Indie’ye verdiğin röportajda, “sadece ve en çok “yapmaya devam ederek” buldum yerimi, yolumu,” diyorsun. Buradaki kastın durmamak mı, arayış mı, her ikisi de mi?

C. Hiçbiri. Şarkı yazmaya ilk başladığımda 14 yaşındaydım. Ailesi olmayan bir çocuk için bir şarkı yazmıştım. O kadar sevmiştim ki empati kurarak, hayal ederek var etmenin getirdiği o hissi. O günden bugüne, sadece "sevdiğim o şeyi yapmaya devam ederek" yüzlerce şarkı yazmış oldum. O röportajda da kastettiğimin alt metni; “Sonucu belirleyen şey, süreç boyunca tutumunuzla da ilgili olduğundan, gelişmenin en önemli faktörünün devamlılık, istikrar olduğunu düşünüyorum,” şeklindeydi.

Yine aynı röportajda çok anlamlı bir ifaden var: “Kafa sesimin monologları şarkıya dönüşmüş oluyor.” Kendini etrafındakilerle birlikte deşelemeyi seviyorsun sanırım…

Birbirimizin aynasında kim olduğumuzu anlamak için, kafa sesimizle hakikatli sohbetler etmeye ihtiyacımız var bence. Şahsen bayılırım kendimle oturup kahve içmeye. Etrafımda olanlara verdiğim değil, vermediğim tepkiler üzerinden anlayabiliyorum kime dönüştüğümü.

Buna kendimi etrafımdakilerle birlikte deşmek diyemem muhtemelen ama zihnimle ödeşmeyi sevdiğimi söylemek çok mümkün.

Şarkılarının en klişe deyimle “ruh hâline göre” şekillendiğini anlayabiliyoruz. Bazen çizginin dışına çıkıyorsun bazen kendini bir çemberin içine hapsediyorsun. Bolca keşken, hayalin var. 14 yaşında ilk şarkını yazdığını da hesap edersek; müziğin senin için topyekûn bir “sebep” olduğunu söyleyebilir miyiz?

Yorumunuza neden katılmadığımı şöyle açıklamak isterim: Şarkılarımda keşkelere sığınmadığımı, ya da kendimi bir çemberin içine hapsetmediğimi düşünüyorum. (Merkür Retrosundaki keşke, bir temenniydi özünde.) Aksine, her şeyin geçici olduğu bir düzlemde, asıl olan en mühim şeyin, içimizdeki yaratıcıyla buluşmak, öz şefkat ve öz sevgiyi deneyimlemek olduğunu düşünüyorum. “Nasıl bakarsan, öyle yaşarsın” cümlesiyle tutarım genelde kendimin elimden.

Bu bağlamda da; müziğin benim için sebep olmaktan daha çok, topyekûn bir sonuç olduğunu söylemek daha yakın duruyor bana...

Birsen Tezer’le birlikte yaptığın düetin meyvesi yeni şarkın “Eksik Kalır” dinleyiciyle buluştu. Düet fikri nasıl ortaya çıktı?

Birsen'le 2014 yazında Kaş'ta kesişmişti yollarımız. “Merkür Retrosu”, “Öyle Olsa” vs. sadece çevremin bildiği bestelerdi o dönem. Birsen bana; “İnsanların senin gibi birinin söylediklerini duymaya ihtiyacı var Güler, kendini saklama'malısın,” diyerek, köprü oldu yolculuğuma. İstanbul'daki konserine davet etti, Dinleyicisine; “İleride adını çok sık duyacağınız, özel bir besteci olan Güler Özince'yi davet ediyorum,” diyerek sahnesine çağırdı. Öyle de özel bir ruhtur... Beraber “Öyle Olsa”yı söyledik, dinleyici şarkıyı bilmiyordu henüz. Aradan yıllar geçti, o 10 yıllık süreçte daha geniş bir dinleyici kitlesiyle buluşmuş olduk. Hayatıma dokunuşu ve desteği o kadar güzel ki Birsen’in, bir gün beraber de şarkı söylemeyi, bu hatıraya sahip olmayı çok içtenlikle istiyordum. O şarkının kendi zamanını beklediğini de...

Geçtiğimiz Haziran başında, Kaş’ta ve sabah 5' sularında besteledim şarkıyı. Daha ilk yaratım anında, Birsen'in sesi de belirmişti kafamda. Sanki sohbet ediyormuşuz gibi bir görüntü. Sabah uyanınca şarkıyı Birsen'e yolladım. “Seversen beraber söyleyelim mi?” dedim. Kısa bir süre sonra, o da tamam dedi.

Şarkının özel bir hikâyesi var mı?

Olmaz mı! Derken bir kez daha Kaş'a düştü yol. “Eksik Kalır”ı yazmamı gerektirecek senaryolar yaşandı. Bir süredir daha net bir şekilde görüyordum; bazı varoluşsal hassasiyetlerin, insanın kendi üzerinde ve ilişkilerinde yaratabileceği yıkıcı sonuçları.

Bana öyle geliyor ki; zihnin illüzyonuna kapılıp, dramatik gerçeklikler edinmek yerine, bir gerçeği kabullenmiş olmanın yarattığı hafifliği deneyimleyince, hayat bizi “Eksik Kalır” şarkısı ile ödüllendirdi. Gitarımı aldım, söylemeye başladım ve doğdu güneşim.

“Eksik Kalır”ın gerek sözler gerek de sound olarak en oturmuş şarkılarından biri olduğunu düşünüyorum. Bunun düetle bir alakası var mı?

Keskinlikle. Birsen'in şarkıya olan katkısı tartışılmaz bir gerçek. Ama onun bu düete olan katkısı, aslında niyetin katkısıdır. Birsen ve ben, niyetleri benzeşen ruhlarız, bu yüzden de yan yana geldiğinizde ortaya daha etkili bir sonuç çıkması çok olağandı aslında...

Şarkıyla ilgili, “iki farklı kuşaktan iki kadının, insan olmaya dair ‘kıssadan hissesi’ diyebilirim,” diyorsun. O, “iki farklı kuşaktan iki kadının” temas hâlinde oldukları, çakıştıkları, çeliştikleri en çok hangi mesele üzerinde kendini gösterdi?

Birbirimize karşı sadece sevgi, saygı, inanç ve destek içeren bir arkadaşlık yaşıyoruz. Müzikal yolculuğumuz, ortak duygular, benzer tecrübeler barındırıyor. Bu nedenle de çelişme, çekişme değil, pekişme içeriyor.

Son olarak illa ki ne yapsak bir şey “Eksik Kalır” değil mi? Ve belki de bizim yolculuğumuzun amacı “eksik kalan” her neyse onun üzerine yürümekten ibarettir… Ne dersin?

“Eksik kalır” dediğime bakmayın siz. Tamamlanmak için çok lazım bize o eksiklik. O yüzden bir serzenişte bulunmuyorum eksik kalır derken. Kalbi dinleyince tamamlanıyor mevzu diyorum.

Köşe Yazıları Haberleri