Önceki gün, bir kedinin çatıdan aşağı atıldığını gösteren video dolaşımdaydı. Ben izleme takatini kendimde görmemiştim. Sonrasında, Konya’da bir köpek (hayvan barınağında) kürekle öldürüldü, ona da bakamadım.
Ahbap Derneği kurucusu Haluk Levent’in, kediyi fırlatan kişiyi ihbar edene 25.000 lira ödül verileceği duyurusu, bu tatsız duruma bir nevi tuz biber ekti.
Suçluyu ihbar politikası, esas olarak devletin ilgi alanına giren konularda ortaya çıkıyor. Terör, uyuşturucu, vergi kaçırma ve SGK kayıt dışı çalıştırma gibi alanlar, ilk akla gelenler..
Haluk Levent’inki paylaşımının bana sevimsiz gelmesinin altında, belki de devletin 1970’li ‘Sayın muhbir vatandaş!’ diye başlayan radyo anonslarının etkisi vardır.
Uzun yıllar var ki, bu tür ihbar ve ödüllendirme duyuruları artık devlet tarafından yapılmıyor. Vergi kaçakçılığında ise ihbar hattı her zaman açık tutuluyor. İhbar ödülü (resmi düzeydeki adı: İhbar ikramiyesi) deşifre edilen mükellefe tahakkuk eden verginin %10 üzerinden hesaplanıyor.
Ancak sivil cenahta da bu tür duyurulara zaman zaman rastlanıyor. Medyada, bu tür vatandaş düzeyinde yapılan kişisel açıklamalar görülebiliyor.
Aslında resmi organlar dışında, sivillerin yaptığı ihbar çağrılarının hukuki alt yapısı yok. Karşılığı para ödülü şeklinde açıklanan bu tür kampanyalar, en fazla kişiler arasında borç doğuran bir vaat olduğu söylenebilir. Borçlar Kanunu’nun 9. maddesi “ Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlüdür” şeklinde düzenlenmiş. Böylelikle, ödül vaadinde bulunup da yerine getirmeyen kişi hakkında, ödülün tahsil edilmesi için dava açmak mümkün.
***
Ancak ‘ihbar ödülü’ duyuruları, bir çok sorunu da beraberinde getiriyor.
Örneğin, vergi ihbarcılarına eksik ödeme yapılması nerdeyse gelenek halde gelmiş durumda. Vergi müfettişleri tarafından yapılan değerlendirmelerin, genellikle olumsuz sonuçlanıyor.
İhbarcılar, vergi ikramiyelerini tam olarak alabilmek için, müfettiş raporlarına karşı vergi mahkemelerinde dava açıyorlar.
Vergi mahkemelerinin bu konulardaki tavrı ise, genellikle ‘kırk dereden kırk su’ şeklinde oluyor. Mahkeme, yapılan ihbarları muğlak veya eksik buluyor. Bir ihbardan söz edebilmek için, ihbarın somut tespit ve dayanaklara yer dayanması gerektiğini ve ihbar ayrıntılı olarak yer almış olmasını istiyor. Genel ve soyut ifadelerle yapılan ihbarlar yeterli bulunmuyor.
Vergi daireleri ödül verme konusunda bu kadar gönülsüz davranıyorsa, vatandaş düzeyinde yapılan vaatlerin akıbetini, varın siz düşünün.
***
Vatandaşlar tarafın yapılan ödül açıklamaları da büyük belirsizlikler taşıyor. İhbarın kime yapılacağı, nasıl yapılacağı, birden fazla ve asılsız ihbar gibi konularda büyük konularında tartışmalar yaşanıyor. İhbarın biçimi ve niteliği konusunda ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, bazen mahkemeler bile işin içinden çıkamıyor.
Öte yandan bu ihbar müessesesi, komşusuna haset besleyen, boşandığı eşinden nefret eden, patronuna kızan, arkadaşına küsen kişiler için de, elverişli bir intikam alma aracına dönüşüyor.
İyi niyetle açıklanmış ihbar ödülü bile kolayca amacından sapıp, suçsuz insanların töhmet altında kalmasına neden oluyor.
Haluk Levent’in "Bir hayırseverimiz aradı. Bu videoyu gönderdi. Bu kişiyi bilen arkadaş en yakın polis karakoluna başvurabilir mi? Başvurusu doğru olan arkadaşa hayırseverimiz 25 bin TL ödül vereceğini açıkladı. Şikayet dilekçesini bu twitin altına yazmanız yeterli. Bizler size ulaşacağız?" duyurusu da, bu anlamda oldukça sorunluydu.
Ki kendisinin iyi niyetli olduğundan kimsenin şüphesi bulunmuyor. Fakat yaptığı duyuru bir çok belirsizliği barındırıyor Twitini yazmadan önce, keşke hukuk danışmanından yardım alsaydı.
Çünkü Haluk Levent’in yaptığı duyuruyu hukuki açıdan değerlendirecek olursak, ortaya şöyle bir durum çıkıyor.
Her şeyden önce, 25.000 liralık ödül vereceğini söyleyen ‘hayırsever vatandaş’, bu vaadini bizzat kendisi açıklamamış. Bu konuda ilan vermemiş, sosyal medya hesapları aracılığıyla açıklamamış. Sadece Haluk Levent’e, telefonda söylemiş.
Bu demek oluyor ki, hayırsever vatandaş daha sonra “ Ben kızgınlıkla söylemiştim” diyerek vaadinden cayacak olsa, 25.000 TL olan vaadi Haluk Levent ödemek zorunda kalacak.
Öte yandan, Haluk Levent’in tweetindeki “ Şikayet dilekçesini bu twitin altına yazmanız yeterli” açıklaması da sorunlu. Resmi şekilde yapılmayan başvurular, ihbar olarak kabul edilmez.
Yani ihbarcının, şikayet edeceği kişinin adını Haluk Levent’in tweetin altına yazması yeterli olmayacak, başvurusunu resmi düzeyde yapmak gerekecektir.
Bir an için, ihbarda bulunacak kişinin en yakın semt karakoluna gittiğini düşünecek olsak, orada neler yaşayacağını tahmin etmek istemezsiniz.
İhbarcı – Şey, ben ihbar için gelmiştim
Karakolun Kapısındaki Nöbetçi Polis: Ne ihbarı kardeşim?
İhbarcı - Kedi için…
Polis - Ne kedisi?
İhbarcı - Hani çatıdan atmışlardı ya, kimin yaptığını tahmin ediyorum ben…
Polis - Ben nöbeti yeni devraldım, içerideki memur arkadaşlara konuşun…
***
Siviller arası ihbar ödüllendirme mevzusu oldukça muğlaktır.
Bir gazete haberi: Adana'nın Aladağ ilçesinde 12 yıl önce alacak verecek meselesi yüzünden öldürüldüğü iddia edilen Yusuf Bilir'in yeğeni Bayram Delikoca, dayısının katillerini ihbar edenlere 250 bin TL ödül vereceğini duyurmuştu. Geri dönüş alamayan Delikoca, ödül miktarını 1 milyon TL'ye çıkardı.
Başka bir haber: Almanya’dan Türkiye’ye tatile gelen İhsan Coşkun, Büyükçekmece’de aracından 200 bin TL değerindeki gösterge panelini çalındığını söyleyerek, hırsızları bulup polise teslim edenlere 100 bin lira ödül vereceğini söyledi.
Birinci haberde “ Dayısının katillerini ihbar edenlere…” ibaresi yer alıyor. Hiç kuşku yok ki, biri tarafından ihbar edildi diye, o kişi hemen ‘katil’ olmuyor. Yargılanması, uzun yargılama sonucunda suçlu bulunması ve kararın temyizde onaylanması gerekiyor. Bu süreç tamamlandığında da, ödül vaadinde bulunanın ve ihbarı yapanın nerede, hatta hayatta olup veya olmayacağını kim bilebilir ki?
İkinci haberde de, ‘hırsızların polise teslim edilmesi’ gibi bir koşuldan söz ediliyor. Bu koşulun yerine getirilmesi için, kovboy filmlerindeki ödül avcılarının yaşadıkları maceralar düşününce vay, vay, vay
***
Öte yandan, piyango çekilişi olarak para veya eşya ödülü verileceği şekilde yapılan duyurularda bu tür sorunlar pek yaşanmıyor. Ortaya çıkacak çekişmelerde ise, uygulanacak yöntem önceden belirlenmiş oluyor.
Bu nedenle, her isteyen dilediği şekilde para ve eşya piyangosu düzenleyemiyor. Bu tür organizasyonu gerçekleştirmek için önceden belirlenmiş kurallar var.
Bir dernek, buzdolabı ödüllü bir eşya piyangosu düzenlemek istediğinde Milli Piyango İdaresi’ne bildirmek ve bazı koşulları yerine getirmek zorunda. Çekilişe konu olan eşyanın proforma faturası dahil, piyango çekilişiyle ilgili tüm detaylar önceden belirlenmiş bulunuyor.
Oysa, ihbar ve ödüllendirme konusunda hiçbir düzenleme yok. Kimin, ne vaatte bulunduğu açıkça belli olsa bile, ödülü kimin, hangi koşullar da hak etmiş sayılacağı ve ödemenin nasıl yapılacağı konusunda büyük belirsizlikler var.
***
Gerçi Haluk Levent, kısa bir süre sonra “ Fevri bir twit attım. Amacım kimseyi hedef göstermek değil” dedikten sonra, paylaşımını kaldırdı.
Keşke son yaptığı paylaşımda, ihbar kampanyasını kaldırıldığını, kimseye 25.000 TL ödül verilmeyeceğini de açıkça söyleseydi.