Mimarlık hizmetleri alanında meslek örgütlenmesinin yanı sıra pek çok kez farklı örgütlenme arayışları gündeme gelmiştir. Dernek kurmaktan, sendikalara kadar uzanan farklı örgütlenme deneyimleri teknik personelin bugünkü örgütlenme tartışmalarında yol gösterici bir rol oynuyor.
Mimarlık hizmet üretiminin birer asli unsuru olan teknik personeller, mimar mühendis şehir plancısı ve peyzaj mimarı olarak çalışan beyaz yakalılar neoliberal ekonomik politikalarla birlikte üretim sürecinde işçileşiyorlar. Bilim alanında fikir üreten çalışanlar için kullanılan “fikir işçisi” olan teknik elemanlar, özel sektörde güvencesiz şekilde ağır sömürü koşullarında çalıştırılıyor.
Dünyanın mimarları sömürüye karşı örgütleniyor
Dünya’da mimarlar hem ağırlaşan ekonomik kriz içinde çalışma koşullarının düzeltilmesi ve ücretlerinin arttırılması, hem de iklim değişikliğine karşı, toplumsal sorumluluklarından kaynaklı protest aktivist örgütlenmeler içerisinde yer alan örgütlenme deneyimleri yaşıyorlar. Bir yandan kullanılan programların lisanslama ücretlerine karşı firmalara karşı örgütleniyorlar, bir yandan da özel sektörde çalışanlar sendikalaşma deneyimlerini yaşıyorlar.
Özel sektörde acımasız sömürü
Ülkemizde özel sektörde çalışan mimarlar, çok düşük ücretlerle, hatta sigortasız çalışmaya, mimarlık ofislerinde çalışmak ve iş bulmak için belli sürelerde yarışma mantığıyla insan haklarına işçi haklarına aykırı, meslektaşlarını birbirine ezdiren ortamlara mahkûm ediliyor. Keyfi yöntemlerle iş yönetimi ve belirsiz çalışma saatleri, fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi, ücret dengesizliği ve iş güvencesi olmadan idealleriyle birlikte sömürülüyorlar. TMMOB’nin SGK ile mimar ve mühendisler için belirlenen asgari ücret protokolü, SGK tarafından iptal edilerek, gecelerini gündüzlerine katarak dirsek çürüten teknik elemanlara güvencesiz, kuralsız bir ortam reva görülüyor. Kamuda teknik eleman kadro sıkıntısı, işsizlik, atanamayan mimar mühendisler, kamudan emekli olduklarında geçinme zorluğuna neden olan emeklilik ücretleri ile Türkiye kendi yetişmiş potansiyelini, geleceğini ipotek altına alıyor.
Mimarlık İşçileri Birliği örgütlenmeye davet ediyor
Tam da böyle bir dönemde Amerika’da Bernheimer Mimarlık ofisinde, mimarlık işçilerinin örgütlenme deneyimi 2 yıl içerisinde yaptığı çalışmalarla özel sektörde mimarlık işçilerinin sendikalaşarak toplu sözleşme imzaladığını duyuruyor. Covid 19 ile uzaktan çalışma, freelance çalışma, taşeronlaşma ve ağırlaşan ekonomik krizle birlikte beyaz yakalıların sendikalarda örgütlenme isteğinin arttığı bir dönemde deneyimin bir parçası olarak başarıya ulaşan Bernheimer Mimarlık İşçileri direnci toplu sözleşme ile taçlanıyor.
“Mimarlığı daha eşitlikçi, mesleği daha adil ve yapılı çevremizi daha dayanıklı hale getirmek içi örgütlemek” hedefiyle Architectural Workers United (AWU) Mimarlık İşçileri Birliği 2021 yılında kurulur. Mimarlık İşçileri Birliği, mimarlık işçilerini sendikal örgütlenmeye davet ederek, nasıl bir sendikal örgütlenme yapılacağını, işyerlerinde nasıl örgütleneceğini adım adım paylaşır.
Mimarlık işçileri sendikalaştı toplu sözleşme imzaladı
Bernheimer Mimarlık işçileri, AWU kampanyaları çerçevesinde 2022 yılında sendikalaştıklarını kamuoyuna ilan eder. Böylece ABD’de Uluslararası Makinacılar ve Havacılık İşçileri Sendikası bünyesinde New York Mimarlık İşçileri’nin özel sektörde ilk sendikası kurulur. Bernheimer Mimarlık kurucusu Andrew Bernheimer işçilerinin sendikalaşmasını gönüllü olarak kabul eder. Sendikalaşma üzerine teşvik edici konuşmalarda bulunur ve toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlar. 25 Temmuz 2024 tarihinde mimarlık işçileri ile Bernheimer Mimarlık arasında toplu iş sözleşmesi imzalanır. Çalışma koşullarından ücret politikalarına, iş güvencesinden, artışlara kadar ABD’de özel sektör beyaz yakalı mimarlık işçilerinin ilk sendikası ve toplu iş sözleşmesi olarak kamuoyuna duyurulur.
Bernheimer Mimarlık işçilerinin 2024’te ABD’de ilk ve tek özel sektör sendikalaşması ve toplu iş sözleşmesini okuyunca 1976 yılında yani tam 48 yıl önce ülkemizde mimarların öncülüğünde başlayan ve Hacettepe Vakıflarının özel bir şirketi olan SİSAG’ta (Servis, İşletme, Sistem Araştırma ve Geliştirme) mimarların öncülüğü ile yaşanan sendikalaşmayı, grevi ve bağıtlanan toplu iş sözleşmesini hatırlamak gerek. 48 yıl öncesinden bugüne gelecek öngörüsünün bir parçası olan SİSAG Grevi, Tüm Teknik Elemanlar Derneği ve Sendikasının bize bıraktığı deneyim TÜTED arşivlerinde kamuoyuyla paylaşılıyor.
Bu hatırlatma kontrolsüz şekilde artan mimarlık okullarının sayısı ile yılda 6 bine yakın mimarın mezun olduğu, işsizleşen ve işçileşen özel sektör çalışanı mimarlar ve mimarlık hizmetlerinde çalışan teknik elemanlar için farklı örgütlenmelerin tartışmalarının bir adımı olabilir. Nitekim sayıları 80 bini aşan mimarların %90’a yakınının ücretli çalışan, işsiz ve emeklilerden oluştuğu gerçeği ise örgütlenmenin nereden yapılması gerektiğini de ortaya koyuyor.
Özel sektörde Türkiye’nin ilk ve tek beyaz yakalı grevi SİSAG
Türkiye’nin ilk ve tek beyaz yakalılar grevi olarak tarihe geçen SİSAG Grevi’nin tüm detaylarını Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde birlikte Yönetim Kurulu Üyeliği yaptığımız grevin aktörlerinden, mimar Nuri Arıkoğlu’ndan, sonrasında Yücel Akyürek’ten detaylarına kadar dinledim. O yaratıcı mütevazı ve bilge insan Nuri Arıkoğlu’nu bir kez daha anarken, SİSAG Grevi’nin nasıl bir yaratıcılıkla ve inançla örgütlendiğinin altını bir kez daha çizmek gerekiyor.
Hacettepe Vakıflarına bağlı bir limited şirket olan SİSAG‘da sendikalaşma, keyfi yönetim, ücret azlığı ve dengesizliğine karşı mimar ve mühendislerin DİSK’e bağlı Sosyal-İŞ Sendikası’nda örgütlenmesi ile başlar. Sendika örgütlenme süreci işverenin engellememesi için, gizli olarak yürütülür. Öğrenildiğinde de atı alan Üsküdarı geçmiştir. Öncelikle mimarlar, teknik ressamlar, araştırmacılar, programcılar, sistem çözümleyiciler, delgi operatörleri ve kodcular gibi çok çeşitli çalışma gruplarının istekleri ortak bir talepler bütününde toplanır. Taleplerin işverene iletilmesi, görüşmeler, anlaşmazlık tutanakları, proje yürütücülerinin değiştirilmesi ve işten atılmalar süreci ile SİSAG’da grev kararı alınır. SİSAG’ın önünde grev çadırı ve sahra mutfağı kurulur. Grev kış koşullarına rağmen dört ay sürer. TÜTED ve TMMOB grevi destekler. İhsan Doğramacı’nın kamuoyu önünde tartışmalı gündeme gelmemesi isteği, grevcilerin basın ve medya kanallarını iyi kullanmasına olanak sağlar. Nuri Arıkoğlu’nun deyimiyle “Doğramacı’yı kamuoyuyla kuşatma stratejisi” sonuç verir. Grevin dördüncü ayında, taleplerin tamamı kabul edilir. Yeni ücret ve tazminat sistemi intibaklar, sendikanın istediği gibi olur. İşten atılan işçilerden isteyenler yeniden işe alınır. Grevde geçen sürede tüm ücretler çalışılmış gibi ödenir. İş güvencesi sıkı şartlara bağıtlanır.
1976 Türkiye’sinde 48 yıl önce mimarların öncülüğünde örgütlenme alanında yarattığı gelecek kurgusu ile başarıya ulaşan ve Türkiye’nin ilk ve tek beyaz yakalı grevi SİSAG Grevi toplu sözleşme ile taçlanır. 48 yıl sonra 2024 Amerika’sında Bernheimer Mimarlık işçilerinin sendikalaşması ve toplu iş sözleşmesi yapması ise bizi heyecanlandırdığı kadar, geçmiş birikimimizin hafızasının önemini de ortaya koyar.
Dünyanın her yerinde işçileşen mimarlar, teknik elemanlar beyaz yakalılar yani fikir işçileri, beyaz ve mavi iki yakasının bir araya gelmesinin farkında olarak yeni örgütlenme deneyimlerinin fitilini ateşliyorlar. Şimdi deneyimler ve birikimlerle mimarlığın yaratıcı ve dönüştürücü gücüyle yaratıcı örgütlenme tartışmalarına nefes verme zamanı.