Bizde her şey seçime odaklı yaşandığı gibi yeni yıla “daha da çok seçim ve siyasi gerilim” olacağını adımız gibi bilerek giriyoruz.
Hayallerimizi, umutlarımızı, planlarımızı, işlerimizi sandık siyasetine kilitleyince de kafayı kaldırıp başka bir şeyle ilgilenemez oluyoruz.
Muharririniz, dünyayı -kelimenin gerçek anlamıyla- yakıp kavuran hadiseler, afetler, saldırılar karşısında atılan veya atılamayan adımlardan, yenilik ve gelişmelerden yola çıkarak yeni yıla bakmaya çalışacak.
Hayır efendim, “çevre açısından neler yaşandı, 2023’te neler bizi bekliyor?” demiyorum, demeyeceğim!
Çünkü “çevre” kelimesinin kendisi, insandan bağımsız, uzak ve kopuk bir algı yaratmaya yarıyor.
Antroposen çağının ne olduğunu öğrendik değil mi? Gezegenin yaşadığı krizin bizatihi sebebi biziz. İnsan etkisinin, tüketim çılgınlığının, yanlış politikaların bizi getirdiği yerin farkındayız…
Öyleyse geçen yıla bakarak aynamızı geleceğe çevirelim..
Yerel direnişlerin gücü
Bu yıl da toprağına, ağacına, denizine, ırmağına sahip çıkanlara selam olsun! Onlar olmasa, gerçekten çok daha karanlık ve umutsuz bir yıla girecektik.
2022’yi geride bırakırken Kuzey Ege’den bir müjdeli haber verelim: Balıkesir ve Çanakkale’nin kıyılarından dağlarına, her şeyinin daha da beter talanı, tam bir doğa katliamı projesi olan “Bütünleşik Kıyı Alanları Planı” hakkında bölge sakinleri dava açmıştı.
30 Aralık’ta çıkan bilirkişi raporu, planın şehircilik mevzuatına aykırı olduğunu teyit etti.
Sadece Kuzey Ege mi? Ülkenin her yanında mücadele sürüyor. Bianet jürisi, yılın en etkili 10 ekolojik mücadelesini seçmiş.
- Erzincan İliç'teki siyanür dolu atık havuzundaki sızıntıyı kamuoyuna duyuran Sedat Cezayiroğlu ve altın madenine karşı meslek örgütlerinin mücadelesi.
2. Rize İkizdere'de Cengiz İnşaat tarafından yürütülen liman projesi için kurulmak istenen taş ocağına karşı verilen mücadele.
3. Marmaris'te Sinpaş GYO'nun Kızılbük'teki projesine karşı başlayan Marmaris Kent Konseyi ve Marmaris Ekolojik Mücadele komitesinin yürüttüğü "Sinpaş/ Marmaris Direnişi". Danıştay, mahkemenin Muğla Marmaris’teki doğayı talan eden devremülk projesine ilişkin ‘ÇED gerekli değildir’ kararını onadı.
4. İzmir Aliağa’ya sökmek üzere getirilmesi planlanan São Paulo nükleer uçak gemisinin gelişinin durdurulması.
5. Şırnak'ta yaklaşık iki yıldır korucular gözetiminde süren ağaç kesimlerine karşı Şırnak Barosu'nun ve yurttaşların verdiği mücadele.
6- Muğla İkizköy'deki Akbelen Ormanı'nda termik santrale kömür temin edilmesine karşı süren direniş. (İkizköy ve Marmaris ekoloji hareketleri, zeytinliklerin madenciliğe açılmasını bir kez daha direkten döndürdü.- ME)
7. İstanbul'un Üsküdar ilçesinde yer alan Validebağ Korusu "Millet Bahçesi"ne dönüştürülmesine karşı sakinlerin tuttuğu nöbet.
8. Sinop'ta nükleer güç santraline Sinop Nükleer Karşıtı Platformu’nun açtığı dava Danıştay’da.
9. Marmara Gölü'nün kurutulmasına karşı verilen mücadele: Göl için ombudsmana başvurulması ve göl ile ilgili açılan davanın, Türkiye'nin en önemli iklim davalarından biri olması.
10. Bartın'da kurulmak istenen termik santrale karşı zafer: Danıştay, 1/100 binlik Çevre Düzeni Planı'nda (ÇDP) yapılan değişikliği iptal etti.
Bu listeye girmediği halde Dersim Munzur Vadisi’nde planlanan beş baraj ve altı HES projesinin iptal edilmesine giden dava sürecini ekliyorum. Amasra Çambükü’nde OSB yapılmasına direnen köylüleri de.
2023 falı: Muhalefet gelirse ne yapacak?
Bu zaferlerin hepsi birbirinden değerli. Fakat tehlike geçmiş değil. Büyük rant uğruna nelerin yapılabildiğini çok iyi biliyoruz. Pek çok durumda yargı kararına rağmen inşaat, talan, kesme biçme sürüyor.
İktidar değişmezse doğal kaynakları tüketmeyi ve özel şirketleri zenginleştiren siyaset yapma biçimi, 2023’de de maalesef sürecek.
Varsın sürsün! Hukuksuzluğa, eko talana karşı direnişler de aynı ivmeyle sürecek.
Belki asıl soru, muhalefet kazanırsa nasıl bir ekoloji politkasının izleneceği. Gerçi CHP’nin vizyon toplantısında Rifkin gelip küresel ısınmanın abc’sini anlatıp, yeni bir çağın eşiğinde olunduğunu anlattı. Ancak ekonomik, sosyal, teknolojik, her alanda büyük bir yeşil dönüşümün şartı, sağlam irade ve dünyaya açık zihinler.
İklim krizinde öne çıkan terimler
Başta demiştim, ekoloji ve iklim bilinlerinde farklı kavramlar kullanılıyor. Mesela “iklim değişikliği” tamamen lügatten çıkarılıp “iklim aciliyeti” veya “iklim krizi” deniyor. The Guardian, yayın ilkesi olarak “iklim krizi”ni kullanıyor.
Aynı şekilde, Dünya’nın yaşadığı “doğal” değil, doğal olmayan afet… İnsan afeti!
2022’de Dünya’da yaşanan afetler, durumun aciliyetini bir kez daha göz önüne serdi. Pakistan’daki sel afetinde 1700’den fazla insan öldü, 7.9 milyon insanı yerinden etti. Neden? Artan sıcaklık ve nem yüzünden muson yağmurları yüzde 190 daha çok ve şiddetli yağdı. Bu afet, “doğal” filan değildi.
Bir başka terim “Karbon ayakizi” yani bir insanın sebep olduğu karbon salım miktarı, fosil yakıt devleri için sorumluluğu bireye yüklemek için bol bol kullanılıyor. Hatta terimi bulan BP! Artık “karbon gölgesi” deniyor: Sadece saldığımız karbonu değil, oy verme davranışlarından iklim aktivizmine, parayı neye yatırdığınıza çok daha geniş bir kavram. (euronews)
2022’de güzel şeyler oldu, dahası da geliyor
2022’de Mısır’da düzenlenen Uluslararası İklim Paneli’nde hala gerekli adımların atılamıyor olması moral bozucu.
Öte yandan daha ilgi çeken COP15’de, biyoçeşitlilik kaybını 2030’a kadar yüzde 30 oranında durdurmak ve tersine çevirme kararı alındı. Tabii sonraki adım, hükümetlerin bu hedef için yasal bir çerçeve hazırlaması…
Yine de ülkeler ve bölge bazında alınan kararlar ve uygulamalar, herkes için örnek teşkil ediyor: AB, Almanya’nın 28 milyar dolarlık yenilenebilir enerji planını onayladı. Rüzgar ve güneş enerjisine hızla geçişi öngören plana göre Almanya, 2030’da elektriğin yüzde 80’ini tamamen temiz kaynaklardan elde edecek.
Fransa, kısa mesafede uçak yolculuklarını kaldırdı. Yerine çok daha temiz bir ulaşım olan tren yolculuğu teşvik ediliyor. Avrupa Komisyonu da bu kararı onayladı, böylece 2.5 saatten az süren uçuşların yerine demiryolları kullanılacak. Bu değişim, 2021 İklim Paktı’nın da bir parçasıydı.
Benzer şekilde Fransa Posta kurumu 2025’e kadar karbon emisyonunu azaltmak için pedala kuvvet diyecek. Şehir içi dağıtım, kargo bisikletlerle yapılacak…
Ayrıca kirliliğin, eko kıyımın en büyük nedenlerinden olan plastik tüketimine de fren koydu Fransa: Devlet, tüm fast food zincirlerinde tek kullanımlık tabak, bardak vs kullanımını 1 Ocak itibariyle yasaklıyor!
İşte zenginlerin korkulu rüyası ve en etkili adımlardan biri: Belçika, eski, gürültülü uçaklara ve özel jetlere daha fazla vergi kesecek. 1 Nisan itibariyle gürültü, hava kirliliği ve karbon emisyonu vergileri, uçuş destinasyonuna göre belirlenecek.
Sadece Avrupa mı? ABD’de ilk kez yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji, kömürü geçti. 2022’nin sonunda nükleerden elde edilen elektrik tüketiminin daha fazlası rüzgâr, güneş ve su kaynaklıydı.
Cin fikirler işe yarayacak mı?
Birleşmiş Milletler’in İklim birimi, küresel metan sızıntılarını uydu aracılığıyla denetleyecek. Şirketler ve devletlerin rakamlarla oynamasına bir son vereceğini umduğumuz bu gelişme, beyanların yerine getirilmesi açısından çok kritik.
Cin fikirli projelerin başında İngiltere’nin “karbon yakalama güç santrali” geliyor. Keadby3 adlı istasyon, ilk kez havaya salınan karbonu toplayıp bertaraf etme işini üstlenecek.
Bir başka önemli buluş, lityumun dört misli kapasitesi olan “deniz tuzu” pili. Araştırmacılar, daha ucuz ve kolay enerji kaynağı deniz tuzu pilinin doğa dostu seçenek olduğunu söylüyor.
Enerji sistemini fosil yakıtlardan arındırmanın sadece gezegenin ve insanın sağlığı için değil, ekonomiye de katkısı olacağını artık biliyoruz: Oxford Üniversitesi araştırmacılarının hesaplarına göre fosil yakıt tüketimini 2050’de bitirecek olursak en az 12 milyar dolar cepte kalacak.
Son olarak: Bir araştırmada, bitkilerin iklim krizine uyum sağlama hafızasını tohumlarıyla geleceğe aktardığı kanıtlandı. Umarız insanlar da bitkinin hafızasını yakalayabilir…