Bir zamanlar Kanada siyasetinin ve hatta dünya siyasetinin parlayan yıldızıydı Justin Trudeau. İlerici ve yenilikçiydi. Süper komik çorapları vardı, spor yaparken kameralara yakalanıyordu. Dünya yeni bir prensle karşılaşmış gibiydi. Aile mirası da kuvvetliydi. 60’ların sonu ve 80’lerin başında başbakanlık yapmış babasının izinden giderek halkı umutla buluşturmuştu. Ancak her siyasi hikâyede olduğu gibi, bu hikâyede de zirveye çıkan yollar kadar, inişler vardır. Bugün Trudeau’yla beraber Kanada’nın da bir dönemi sona erdi; arkasında bıraktıklarıyla, ders alınacaklarla ve tartışmalarla dolu bir miras kaldı.
Işıldayan bir başlangıç
Trudeau’nun siyasi kariyeri, 2013’te Liberal Parti’nin lideri olduğunda gerçekten başladı. Beklentileri boşa çıkarmadı; iki yıl sonra seçimleri kazandı, muhafazakâr hükümeti devirdi ve Kanada’ya yeni bir soluk getirdi. O zamanlar henüz 43 yaşındaydı; genç, enerjik ve cesurdu.
İlk yılları kendi siyasi çizgisine başat reformlarla dolu geçti. Yardımlı ölümü yasallaştırdı, esrar kullanımını serbest bıraktı, CUSMA’yı (NAFTA’yı) başarıyla müzakere etti. Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika, CUSMA anlaşmasıyla dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesini oluşturarak ekonomik büyümeyi desteklemeyi ve yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor. Sadece yasal değişikliklerle değil, duygusal derinliği olan siyasi adımlarla da dikkat çekti. Yerli halklardan geçmişteki zulümler için özür diledi, mültecilere de kapıları açtı. Ama mülteci politikası kendisini zorluklar yaratacaktı.
Her liderin karşısına çıkan zorluklar Trudeau’yu da buldu. 2019’da ortaya çıkan fotoğraflar onun lider imajına da büyük zarar verdi. Bu görüntüler, onun karizmasında derin bir çizik oluşturdu. Aynı yıl Liberal Parti, parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. Azınlık hükümeti kursa da bu durum onun için daha zor bir dönemin başlangıcı olacaktı. Pandeminin bir yandan halkı korumak için çabalarını artırmasını gerektirirken, bir yandan da siyasetin kırılgan dengesini daha da sarstı. 2021’de çağrılan erken seçim, bir başka hayal kırıklığı oldu. Halk, Trudeau’nun eskisi kadar etkileyici olmadığını düşünmeye başlamıştı.
Barınma krizleri, artan göç, enflasyon… Bu sorunlar Trudeau’nun omuzlarına yığıldı. 2023’te yapılan bir ankette halkın yüzde 70’i ülkenin "bozulmuş" olduğunu düşünüyordu. Trudeau, hatalarını kabul ederek göç hedeflerini düşürdü, ama bu adım bile onun üzerinde kümelenen eleştirileri dindirmedi.
Sadece politikada değil, özel hayatında da dalgalanmalar yaşadı Trudeau. 2023’te, 20 yıllık eşi Sophie Grégoire ile ayrılığı manşetleri süsledi. Kişisel hayatındaki bu değişimler, liderliğine yönelik eleştirilerin bir parçası haline geldi. Trudeau, hem siyasette hem de özel hayatında sarsılan bir figür olarak yalnızlaşmaya başladı.
Aralık 2024’te Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın istifası ise Trudeau hükümetine çakılan son çivi oldu. Liberal Parti’nin içinden gelen çatlak sesler artık daha yüksekti. Muhtemelen Trudeau, bu atmosferde liderliği sürdüremeyeceğini anladı.
Trudeau döneminin sonu
Dün akşam saatlerinde Trudeau, Liberal Parti günü partisinin liderliğinden ve ülkenin başbakanlık görevinden, parti bir halef seçtikten hemen sonra istifa edeceğini duyurdu.
Trudeau'nun kararı, yaklaşan seçimlerde Muhafazakâr Parti'nin oldukça gerisinde kaldığını gösteren anketlerin ardından geldi. Kanada parlamentosu, yeni liderin seçileceği süreç boyunca 24 Mart'a kadar askıya alınacak.
"Dün gece akşam yemeğinde, çocuklarıma bugün sizinle paylaştığım kararı anlattım" dedi Trudeau. "Parti, ülke genelinde geniş kapsamlı, rekabetçi bir süreçle bir sonraki liderini seçtikten sonra, parti liderliği ve başbakanlık görevlerinden ayrılmayı planlıyorum."
Trudeau açıklamasına "Dün gece Liberal Parti başkanından bu süreci başlatmasını istedim" diyerek devam etti:
"Bu ülke bir sonraki seçimde gerçek bir tercih hakkını hak ediyor ve iç mücadeleler yürütmek zorunda kalıyorsam, bu seçimde en iyi seçenek olamayacağım netleşti."
Trudeau'nun 2013'ten bu yana Liberal Parti liderliği ve 2015'ten bu yana başbakanlık yaptığı dönemde, milletvekillerinin çoğu kendisine istifa etmesi yönünde çağrıda bulundu.
Yönetiminde birçok üst düzey yetkilinin de istifa ettiği belirtiliyor.
Bu gelişmeler, Kanada siyasetinde bir dönemin kapanışını ve Trudeau'nun liderliğinin sona erdiğini simgeliyor. Justin Trudeau’nun hikayesi, zirveye çıkmanın kolay ama zirvede kalmanın ne kadar zor olduğunu gösteren bir öykü. Kanada siyaseti için artık yeni bir dönem başlıyor. Trudeau’nun yerine geçecek liderin Kanada’nın geleceği için nasıl bir yön belirleyeceği büyük bir merak konusu.
20 Ocak 2025’ye yemin edecek seçilmiş ABD Başkanı Donald Trump, Trudeau’ya yönelik eleştirilerini sıkça dile getirdi. Özellikle "Kanada’nın büyük eyaletinin valisi Justin Trudeau" olarak alaycı bir dille bahsetmesi, iki lider arasındaki gerginliğin bir göstergesi gibiydi. Trump, Kanada'yı ABD'nin 51. eyaleti olarak görme fikrini ima ederek Trudeau'yu küçümseme tavrını devam ettirdi. Rus siyasi analist Alexander Dugin ise kendisi istifa etmeden X platformunda kendisinden bahsetti: Trudeau'nun Kyiv'e kaçmayı planladığını ve onu "globalist mülteciler" grubunun bir parçası olarak nitelendirdi.
Dünya, 2024 süper seçim yılını tamamlasa da 2025 seçim yılına belirsizliklerle girdi. Elbette her siyasi lider gibi, Justin Trudeau’nun hikayesi, her liderin bir dönem yükselip düşebilme olasılığını hatırlatıyor. Ancak bu sadece bireysel bir liderlik öyküsü değil; aynı zamanda zeitgeist—zamanın ruhu—üzerine bir düşünme fırsatı sunuyor. Dünyanın yeniden içine kapandığı bir dönemde, Trudeau’nun çıkışı ve düşüşü, bir dönemin sosyal, politik ve kültürel dinamiklerinin bir dışavurumu olarak okunabilir sanki.