Kadın ve barış mücadelesinin ‘Nimet’i

Barış rüzgârı gerçekten estirilecekse Nimet Tanrıkulu gibi hayatını barışa adamış bir kadının özgürlüğünden bir gün daha çalmak, zulümdür.

Şu aralar barış, huzur kelimeleri bol keseden kullanılsa da hep tehdit veya gözdağıyla dengeleme çabası göze çarpıyor.

Eşitlik ve adalet olmadan barış nasıl sağlanır kısmı, şimdilik geri plana atılmış vaziyette.

Bu defa tutar mı? “Yeter ki bir adım atılsın, gerisi gelir” deniyor.

Öte yandan Gezi’den Kobane tutuklularına, hukukçulardan akademisyenlere, gazetecilerden sivil topluma uzanan keyfi, gayrı hukuki ve gayrı insani yöntemlerde değişiklik yok…

Aksine yeni gözdağları, tutuklamalar, özgürlük kısıtlamalarıyla Anayasal haklar yok sayılıyor.

Bir yandan hangi İstanbul belediyelerine kayyım atanacağı lotosu oynanıyor,

İstanbul Barosu’na “silahlı terör örgütüne üye olmak ve propaganda yapmak” suçlamasıyla soruşturma açılıyor

Gazeteci Nevşin Mengü, Salim Müslim röportajı yüzünden yurtdışına çıkış yasağı verilirken Özlem Gürses de yayında sarf ettiği bir cümle nedeniyle “ev hapsi”ne layık görülüyor.

Bahçeli Gürses’i iki kez aramışsa, umut var mı demeliyiz?

Öte yandan hak savunucularının çok yakından tanıdığı, saygı duyduğu bir kadın var ki 30 Kasım’da bir itirafçının beyanlarına dayandırılan saçma sapan gerekçelerle tutuklandı.

Adı Nimet Tanrıkulu.

Nelerle suçlandığı, neden tutuklandığını ve davanın hukuki boyutunu yazmak yerine, onun nasıl bir insan olduğunu anlatmak isterim.

Çünkü benim bildiğim, tanıdığım Nimet, bir karıncayı incitmemiş, ömrünü hak mücadelesine adamış bir insandır.

Meslek hayatım boyunca hak mücadelesi yapılan her alanda hep karşılaştık. 2015’te bir grup kadınla Diyarbakır’a gittiğimizde Nimet’i daha yakından fırsatını buldum.

Barış ve diyalogsa Nimet âlâsını bilir

2015 Haziran seçimleri iptal edilmiş, o zamanki barış süreci çöp torbası gibi bir yana atılıvermiş, Güneydoğu’da şiddet ve çatışma hakim olmuştu.

Yerel basın kendini duyuramıyor veya ciddiye alınmıyordu; Diyarbakır gibi çatışmaların yaşandığı şehirlerde ağır hak ihlalleri haberleri geliyordu. İnsanlar ölüyor, yaralanıyor, evlerini barklarını terk etmeye zorlanıyordu.

Yaygın medyada hendekler tartışılıyor, çatışmanın ortasında kadınların, çocukların da kaldığından pek bahsedilmiyordu.

Ağustos sıcağında bir grup kadın gazeteci, hak savunucusu ve siyasetçi ile birlikte Diyarbakır’da neler yaşandığını öğrenmek için gittik.

Uçaktan indiğimizde Silvan’ın “askeri kuşatma altında” olduğu haberi geldi. Askerle YDG-H (PKK’nın gençlik örgütü) arasında çatışmalar sürerken sivillerin hayatından endişe ediliyordu.

Milliyet’teki son yazılarımdan birinde Silvan’da neler yaşadığımızı şöyle yazmışım:

Silvan’ın girişini özel harekatçılar, bir tank ve TOMA ile kapatmıştı. İlçede elektrikler kesilmişti. Operatörler, Silvan’ın 40 km uzağından itibaren ancak çalışıyordu. Silvan’da akrabaları, hatta cenazesi bulunan 50-60 kişilik bir kalabalık izin alamamış, bekliyordu. İster çocuğun içeride olsun, ister gazeteci ol, ilçeye giriş yasaktı…”

İlçe girişinde bizi durduran güvenlik mensuplarıyla Nimet’in nasıl konuştuğunu çok iyi hatırlıyorum: Her zamanki sükuneti, mantığı ve direngenliğiyle iyi bir diyalog kurdu. Bu konuşmaların sonucunda grupta bulunan dönemin Diyarbakır Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak ve HDP vekilleri Filiz Kerestecioğlu, Çağlar Demirel, Sibel Yiğitalp ve Dilek Öcalan’a ilçeye giriş izni verildi. İşte böyle özel bir kadından bahsediyoruz.

12 Eylül vahşetini yaşadı

Feminist gece yürüyüşlerinden Cumartesi Anneleri’ne, pek çok hak arayışı kampanyasına katılan veya yürüten Nimet, bu nedenle defalarca soruşturuldu, gözaltına alındı, tutuklandı…

Nimet nasıl bunca baskıya rağmen mücadeleden vazgeçmedi? Çünkü demir gibi duran bu kadının geçmişinde, gencecik bir kızın ancak savaşta göreceği boyutta bir şiddet var:

12 Eylül darbesinin sonrası, daha lise öğrencisiyken İstanbul’da evlerine yapılan bir baskınla gözaltına alınıp ağır işkence görüyor.

Çıplak elektrik vermekten tutun Filistin askısına, saçları koparılan, çenesi ve kolu çıkarılan, kulakları patlatılan genç Nimet, çıkarıldığı ilk duruşmada serbest bırakılıyor.

İktisat ve hukuk okuyor, bu arada İnsan Hakları Derneği’nin kurucuları arasında yer alıyor. 25 yıl bu çatı altında çalışırken aynı zamanda 78’liler Derneği, Barış İçin Kadın Girişimi’nin de kurucularından oluyor.

Ne olursa olsun yüzünden gülümsemesi, kalbinden eşitlik ve barış umudu silinmeyen koca bir yürektir Nimet.

Barış rüzgârı gerçekten estirilecekse onun gibi hayatını barışa adamış bir kadının özgürlüğünden bir gün daha çalmak, zulümdür.

Uluslararası Af Örgütü, Nimet Tanrıkulu’nun serbest bırakılması için acil çağrı yaptı. Siz de imzalayıp katkı verebilirsiniz: https://www.amnesty.org.tr/icerik/insan-haklari-savunucusu-nimet-tanrikulu-tutuklandi

Köşe Yazıları Haberleri