Sayısını unuttum, bu kaçıncı oldu bilmiyorum ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 500 bin liralık manevi tazminat davası daha açtı.
Belki başkan alışmıştır ama, bizim gibiler için bu kadar yüksek bir tazminat davasını kaybetmenin ihtimali bile, insanın uykularını kaçırmaya yeter de artar bile.
Herkes gibi ben de, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na açtığı tazminat davalarını, bir bir kazandığını, medyaya yansıyan haberlerden biliyordum.
PARTİDE TAZMİNAT FONU VAR MI?
Doğrusunu söylemek gerekirse, kaybedilen davalara karşılık binlerce (eski hesapla milyonlar) tazminat bedelleri için, CHP’nin teşkilat bütçesi içinde özel bir fon oluşturulduğunu, ödemelerin buradan yapıldığını tahmin ediyordum.
Bir an için, yanılmış olabileceğimi düşündüm.
Ya Siyasi Partiler Kanunu, genel başkan da olsa, kişisel olarak açılmış ve kaybedilmiş tazminatlar için bu tür fon oluşturulmasını yasaklıyorsa, ne olacaktı? O zaman tek seçenek kalıyordu:
Genel Başkan, demek ki kaybettiği tazminat ödemelerini kendi kesesinden yapıyordu.
Emin olmak için, Diyarbakır Barosu Başkanlığı döneminden tanıdığım, CHP’nin İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na sordum, “Partide Genel Başkan için böyle bir fon oluşturulduğunu bilmiyorum ve olacağını da sanmıyorum” dedi.
KILIÇDAROĞLU ARKADAŞINDAN BORÇ İSTİYOR MUDUR?
Başkan’ın kara günler için banka hesabında tuttuğu parası olmalıydı, ya da tazminatları ödemek için eş-dosttan borç alıyordu yahut da “Şimdilik anneniz duymasın” diyerek çocuklarına başvuruyordu.
Parti genel başkanı da olsa, insanın can dostundan bile borç istemesinin zorluğu hiçbir şeye benzemez. Konuşmaya başlandığında, lafı ödünç paraya getirmek, öyle kolay değildir. Söze, hemen borç isteyerek başlamak olmaz, bu nedenle konuşma çok alakasız yerlere gider, bir türlü toparlayıp esasa girilemez, dilin ucuna gelir, geri gider, uzar da uzar.
Yaşayanlar çok iyi bilir, borç istemekten çok, ret cevabı almaktan tedirgin olur insan, “ Çok isterdim ama ben de çok sıkışığım bu aralar” benzeri alınan cevaplar, borç isteklisi için yaralayıcı olur.
Kılıçdaroğlu, bu konuda neler yaşıyor acaba diye, başka ihtimaller üzerine düşündüm.
En iyisi varsayımları bir kenara bırakıp, işin aslını kaynağından öğrenmekti.
AVUKATI NE DİYOR?
Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’le konuştum, verdiği cevap şaşırtıcıydı. “ Biz hiç tazminat davası kaybetmiyoruz ki, tam tersine, aleyhimizde açılmış bu davalardan kazançlı çıkıyoruz” dedi ve şöyle devam etti:
“ Tazminat davalarını yerel mahkemelerde kaybettiğimiz olmuyor değil, oluyor ve hemen medyada haber oluyor. Fakat temyiz edip karar bozulduğunda, nedense bu gelişme haber değerinde görülmüyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2011 yılından bu yana avukatlığını yaptığını söyleyen Celal Çelik, “Mesela yerel mahkemede kaybettiğimiz , ikisi 5 bin lira, bir tanede 10 bin lira olmak üzere 3 dava vardı. İkisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden döndü ve üstelik mahkeme bize 13 bin Euro karşı tazminat ödenmesine karar verdi. Yani tam tersi oldu, para kazandık. Üçüncü dava, henüz aynı mahkemenin önünde, onu da kazanacağımızı umuyorum” dedi.
“HEMEN İCRA TAKİBİ ŞIK DEĞİL”
Celal Çelik, konuyla ilgili olarak biraz sitem de etti: “Aslında tazminat davası kaybedildiğinde, karşı taraf hemen icra takibine geçiyor, ama bu hiç etik değil. Oysa kararın tüm temyiz sürecini tamamlayıp, kesinleşmesini beklemeleri daha şık olurdu.”
O zaman ne oluyor, karşı taraf hemen icra takibine geçtiğine göre, Kemal Bey’in evine haciz yapmaya mı geliyorlar, süreç nasıl işliyor?
Çelik şöyle yanıtlıyor: “TBMM’de siyasi partiler için ayrılmış bir fon var. İcra takiplerini buradan aldığımız ödemelerle durduruyoruz. Gerçi, icra dosyasına yaptığımız ödemeler hemen karşı tarafa verilmiyor, temyiz süreci tamamlanana kadar bloke ediliyor.”
Yine de şunu anlıyoruz ki, Kemal Kılıçdaroğlu eğer bir gün tazminat davasını kaybederse, parti hiçbir şekilde muhatap olmuyor, yapılacak ödemelerden kişisel olarak şahsen sorumlu durumda.
KILIÇDAROĞLU’NUN AÇTIĞI DAVALAR DA VAR
Hazır avukatını bulmuşken, onların Recep Tayyip Erdoğan’a açtığı manevi tazminatların akıbetini sormamak olmazdı:
“Kemal Bey’in açtığı davalarda istediği tazminatlar genellikle sembolik oluyor ve bir süre sonra davadan vazgeçiyor, çekiliyoruz. En son tazminat miktarını 5 kuruş olarak belirlediğimiz davayı kazandık ama ondan da vazgeçtik”.
Velhasılı, Kılıçdaroğlu’nun maruz kaldığı tazminat davalarının akıbetini düşünenler hiç üzülmesin, o cenahta işler berkemal.