‘Kimler halaya müdahale ediyor?’

Seçim zamanı Kürtçe “Erdoğan halayı” çalınabilir hatta insanlar halay bile çekebilir. Ama seçimden sonra o “tırnak” yine kesilip atılır.

Düğünde Kürtçe şarkı eşliğinde “halay çektikleri” için gözaltına alınanlara emniyette soruluyor:

“Kimler bu düğüne katıldı?”, “Düğün salonunun sahibi kim?”, “Halaya kimler müdahale ediyor”, “Halay çekenlerin arasında örgütle bir bağlantısı olan var mı?”

Türkiye’nin bir bölümü gözünü kapatsa da son günlerde Mersin’den Hakkari’ye, İstanbul’dan Aydın’a, Siirt’ten Urfa’ya pek çok ilde, ilçede Kürtçe şarkı eşliğinde halay çeken insanlar “örgüt propagandası” gerekçesiyle gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.

Halay çekerek örgüt propagandası nasıl yapılıyormuş bir bakalım.

21 Temmuz günü sosyal medya platformlarında kimi hesaplar tarafından Mersin’de sahilde halay çeken bir grup gencin videosu servis edildi. İçinde Abdullah Öcalan’ın da adının geçtiği Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken gençler hakaretlerle, küfürlerle linç ediliyor, tehditlerle hedef gösteriliyordu.

Ertesi gün, başka bir görüntü düştü sosyal medyaya. Ters kelepçe takılan, büyük bir hınçla boyunlarından, bellerinden aşağıya doğru bastırılan bir grup genç polislerce gözaltına alınıyordu. Gözaltı aracında da yüksek sesle “Ölürüm Türkiyem” şarkısı çalınıyordu.

Polis kamerasınca çekilen görüntülerde gençlerin yüzü açık bir şekilde sergileniyordu. Mersin’de halay çektikleri için gözaltına alınan gençlerdi bunlar.

Ertesi günü İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya kendi sosyal medya hesabından “Gereği yapıldı” diyerek o gençlerin ters kelepçeli bellerinden ve boyunlarından bastırılarak gözaltına alınırkenki görüntülerini yayınlıyordu. “Sosyal medyada paylaşılan ve Mersin’de çekildiği belirlenen görüntülerde bir grubun halay çekerken PKK elebaşı lehine sloganlar attığı tespit edilmişti” diyen Bakan Yerlikaya, şüphelilerin “Terör Örgütünün propagandasını yapma PKK/KCK suçundan” gözaltına alındığını söylüyordu ancak masumiyet karinesi, kanun önünde eşitlik ilkesi, kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı gibi hukuk kurallarının hepsini de çiğniyordu. Kim ona hesap sorabilirdi ki?

Zaten aynı içişleri Bakanı 12 Eylül’ün psikolojik işkence araçlarından biri olan söz konusu şarkının gözaltı aracında çalınmasıyla ilgili de “Bunun savcının talimatıyla gözaltına alınan insanları üzmek, kırmak için yapıldığına inanmıyorum. Ben dinlediğim zaman son derece duygulanıyorum. Yüreğim kıpır kıpır oluyor” diyordu.

Aslında gençler Kurban Bayramı için Gaziantep’ten Mersin’e gelmişti. Ve sahilde Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekmişlerdi. Ne hikmetse bir ay sonra çektikleri halay videosuyla hedef gösterilmişlerdi.

Mersin’de başlayan “halay gözaltıları” cadı avına dönüştü.

Hakkari’de bir düğüne “siyasi şarkı söylendiği” gerekçesiyle baskın yapıldı. Düğünde şarkı söyleyen Koma Özgün Müzik Grubu üyeleri ile düğün sahibi gözaltına alındı, çekim yapan kameramanlar ifadeye çağrıldı. Düğün sahibi ve kameramanlar ifadelerinin ardından serbest bırakıldı ancak Koma Özgün müzik grubu üyesi dört kişi örgüt propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı.

Devam etti…

Siirt Kurtalan’da bir düğünde kadınlar halay çekiyordu. Kadınların görüntüleri yine malum sosyal medya hesapları tarafından servis edildi ve hedef gösterildiler. Ardından “Halay timi” harekete geçti; Batman ve Siirt’te yapılan ev baskınlarında halay çeken ikisi çocuk beş kadın gözaltına alındı. Mahkeme ikisi çocuk dört kişiyi tutukladı, bir kişiye ev hapsi verdi. Tutuklama kararında kadınları hedef gösteren trol hesap olan “Ajans Muhbir”in paylaşımı delil kabul edildi ve “örgüt şahısları ve sempatizanları tarafından dinlenen ve söylenen ve sözde gerilla diye tabir edilen örgüt mensuplarını övücü söz ve söylemler içeren gerilla içerikli şarkılar söylendiği ve eşlik edildiği” denildi.

Bir akrabalarının düğününde kızlarıyla birlikte halay çektikleri için gözaltına alınan ve üç kızı tutuklanan, kendisi de ev hapsinde olan anne haklı olarak soruyor:

“Dünya üzerinde milyonlarca kişi halay çekiyor. Milyonlarca kişi terörist mi oluyor? Halay teröristi mi oluyor? Herkes istediği şarkıyı dinleyip, halay çeksin. Halay çekebilen biri için halayın yasaklanması kadar tuhaf bir şey olabilir mi?”

Devam etti…

Ağrı Doğubeyazıt’ta da bir düğün salonuna baskın düzenlendi. Düğün salonu sahibi, müzisyen ile kardeşi ve kameraman gözaltına alındı. İfadeleri alınıp serbest bırakıldılar.

İlçede bir çok eve de baskın yapıldı. 6 kişi gözaltına alındı. Gerekçe “iki hafta önce katıldıkları bir düğünde yöresel kıyafet giydikleri ve çalınan şarkılar eşliğinde halay çektikleri gerekçesiyle örgüt propagandası yapmak…”

Devam etti…

Halay çektiği için bir asker bile tutuklandı. B.S. Aydın’da askerlik yapıyordu. Kendi askerlik eğlencesinde Kürtçe şarkıya eşlik ettiği ve halay çektiği için trol hesaplar tarafından hedef gösterilmişti. Bunun üzerine B.S, “örgüt propagandası” gerekçesiyle tutuklandı.

Bitmedi…

Urfa’da M. G., Kürtçe şarkı eşliğinde zafer işareti yaptığı görüntüler sosyal medyada paylaşılarak hedef gösterildi. Bunun üzerine M.G. “örgüt propagandası” iddiasıyla gözaltına alındı. Ters kelepçe takıldı, işkence gördü. Serbest bırakıldıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyordu M.G.:

“Başımı duvara vurdular. Diz üstüne çökmemi söylediler. Bu esnada küfürler savurdular. Yolda kameraya aldılar ve Ölürüm Türkiyem şarkısını zorla okuttular. Hastaneden sonra beni TEM nezaretine götürdüler. Görevlinin söylediği iki kelime ‘cehenneme hoş geldin’ oldu. Nezarette beni yere yatırarak sırtıma bastılar.”

M.G serbest bırakıldı ama gözaltı görüntüleri de sosyal medyada paylaşıldığı için işten çıkarıldı.

Sadece bunlar da değil, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde yollara yazılan Kürtçe “pêşî peya/önce yaya” ve “hêdî/yavaş” gibi trafik uyarıları da İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla valiliklerce siliniyor. Hiçbir hukuki temeli olmadan.

AKP’nin Kürtlere ve Kürtçeye yönelik tavrı bildiğimiz gibi devam ediyor. Irkçılık, linç kültürü, keyfi gözaltılar, tutuklamalar, 12 Eylül’ün işkence yöntemleri gözümüzün önünde yaşanıyor. Troller hedef gösteriyor, “halay timleri” düğün salonlarını, evleri basıyor. Bütün bunlara engel olması gereken İçişleri Bakanının ise “yüreği kıpır kıpır”.

Temel hak ve özgürlükleri Kürtler için daha da yok sayan AKP iktidarı cezaevlerini halay çeken Kürtlerle doldurmaya devam ediyor.

Oysa daha bir yıl önceki genel seçimlerde Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı kampanyasında Kürtçe bir şarkı kullanmamış mıydı? Sahi adı neydi o şarkının:

“Erdoğan halayı.”

Ne deniyordu o şarkının bir bölümünde:

“Kardeşliği bize hatırlatan sendin. Sendin barış günlerinin anımsatıcısı. Seninle et tırnak gibiyiz. Şarkılarımızı özgürce söylüyoruz artık. Çocuklar sıcacık bir yürekle gülüyor. Bizimde hakkımızdı aşk, bilgi ve mutluluk.”

Seçim zamanı Kürtçe “Erdoğan halayı” çalınabilir hatta insanlar halay bile çekebilir. Ama seçimden sonra o “tırnak” yine kesilip atılır, dilleri ve kültürleri kriminalize edilir.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, bu durumu Meclis’te şöyle protesto ediyordu:

“Kafamızın tepesini attırmayın, Meclis bahçesine davul zurnayı getirir halayımızı çekeriz. Nedir bu? Yetmiyor mu? Vallahi Genel Kurul’da çekerim. Çok iyi halay çekiyorum, çok iyi de halay başı çekerim.”

Kürt düşmanlığı iktidar eliyle yeniden tırmandırılırken, kültürleri ve dilleri suç sayılıp yok edilmeye çalışılırken belki de bu durumu görmeyen gözleri açmak için gerçekten de Meclis bahçesinde bir halaya ihtiyaç vardır.

Köşe Yazıları Haberleri