KKM, 410 milyar dolara mal oldu, 60’ını kamu, 350’sini tasarruf sahibi ödedi

KKM’ye ve ardından kredi faizlerine getirilen sınırlamanın yarattığı servet transferi 350 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

KKM’nin kamusal maliyeti (kur farkı + vergi kaybı) 60 milyar dolar civarındadır. Düşük politika faizi ve düşük faizli KKM’nin TL tasarrufçusundan ağırlıkla şirketlere doğru yarattığı servet transferi ise “350 milyar dolardan fazla” olarak tahmin edilmektedir. Biraz elma armut olacak ama kamusal maliyet + ucuz kredi olarak servet transferinin toplamı 400 milyar doların üzerindedir.

***

KKM’nin zararları konusunda çok tartışma oldu. Faydasını savunanlar, -ki bunlar arasında solcu arkadaşlar da vardı. KKM’nin Türkiye’yi bir ödemeler dengesi krizinden koruduğu görüşündelerdi. (1) Bırakalım KKM’yi herhangi bir finansal önlem, yeni bir yatırım enstrümanı, bir ekonomiyi ödemeler dengesi krizinden koruyorsa, kimin itirazı olabilir? Bu istenir bir şey.

Peki ama ya o icat enstrüman bir kısım yurttaşların tasarruflarını yağmalamayı, çöp etmeyi öngörüyorsa ne olacak?

Peki ya devasa boyutta kamu kaynağını dolar tasarrufçusuna aktarmayı öngörüyorsa ne olacak?

Yürürlüğe konulduğu geceyi hatırlıyorum. Şu “lan nasıl?” gecesini…

Dolar yükseliyor diye evini arabasını satıp döviz alan binlerce yurttaşımız, bir gece içinde doların 18 liradan 11 liraya gerilemesiyle perişan edildi. Sonradan kaçı zararını telafi etti, kaçı satıp çıktı, tasarrufunun bir kısmını kaybetti, bilmiyoruz.

Devlet, piyasa manipülatörü gibi davranabilir mi?

Ne demişti Nebati?

“Çok net ifadelerle söyleyeyim; küçük yatırımcılar çarpıldı, kılavuzları doğru değildi. Büyük finansörler değil. Niye? Biliyor çünkü.”

Devlet bunu diyebilir mi? Devlet bunu göze alabilir mi? Buna izin verir mi?

Devam edelim. KKM’nin tasarımı dolar yatırımcısına kamu kaynağının kur farkı olarak aktarılmasını öngörüyordu.

Bankadan faiz alacak yatırımcı. Fakat kur daha çok artarsa farkını devlet ödeyecek.

Fakat burada da tezgâh kuruldu.

KKM’ye faiz tavanı (Politika faizi: %14 + 3 puan) getirildi. KKM’nin başladığı Aralık 2021, enflasyon % 36.08’di. Bir ay sonra 48,7 oldu. Ekim 2022’de % 85’i gördü. Enflasyon böyle zıpkın gibi yükselirken Nebati – Kavcıoğlu ikilisi, Erdoğan’ın Nas talimatıyla politika faizini %8.5’e indirdi. Haliyle KKM faizi de % 11,5’e düştü.

Enflasyon %70 – 80’ken bankalar tavan kısıtı gereği KKM’ye %11,5 faiz ödüyor. Üstüne kamu kaynağından kura tamamlanıyor. Ödemeler başladı.

Hazine’nin ödemelerini görüyoruz, MB’nin ödemelerini göremiyoruz.

Tahminler havada uçuşuyor. Bu ödemeler trilyonu geçecek tahminlerini hatırlıyorum. KKM aslanları için kamu kaynağının dolar tasarrufçusuna aktarılmasında bir sorun yok.

Şimdi MB, bilançosunda tabloyu kısmen görüyoruz.

KKM için kur farkı ödemeleri 1 trilyon olarak tahmin ediliyor.

Üstüne vergi avantajından 400 milyarlık bir kamu kaynağı daha feda edildi.

KKM’ye ve ardından kredi faizlerine getirilen sınırlamanın yarattığı servet transferi ise 350 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

Özeti, KKM’nin kamusal maliyeti 400 milyar doların üzerindedir.

Gelelim hesabına. Dr. Osman Berke Duvan’dan özetleyerek aktarıyorum:

“1) “Birikimlerini TL Mevduat olarak değerlendiren vatandaşlarımızın kurlardaki oynaklık karşısında mağdur olmaması” amacıyla, 21 Aralık 2021 tarihinde “Kur Korumalı Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM)” uygulaması başlatılmıştır.

2) 25 Ağustos 2023 tarihinde bankacılık sistemimizdeki KKM bakiyesi 127,6 milyar dolara ulaşarak rekor kırmış; 2024 Mart sonu itibariyle 70,8 milyar dolara gerilemiştir.

3) Sistemde önemli ağırlığa ulaşan KKM, ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Eleştirilerin yoğunlaştığı hususlardan birisi de uygulamanın şeffaflığı olmuştur. Şirketlere ve bireylere ait KKM, TL ve döviz dönüşümlü KKM tutarlarının kamuoyuna açıklanmaması eleştiri konusu olmuştur.

4) Yine KKM uygulamasının hem bütçeye hem de TCMB’ye getirdiği yükün net bir şekilde açıklanmaması tartışmalara neden olmuştur. Özellikle TCMB tarafından hak sahiplerine verilen desteklerin kamuoyuyla paylaşılmaması, eleştirilerin odak noktasını teşkil etmiştir. (…)

7) 15 Temmuz 2023 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanan 7456 sayılı Kanun’un geçici 2. Maddesi ile HMB kaynaklarından gerçekleştirilen desteklerin TCMB’ye devredilmesi nedeniyle, TL dönüşümlü KKM için yapılacak ödemelerin takibi daha da güçleşmiştir.

8) Bununla beraber söz konusu devirden hemen sonra, TCMB’nin kesinleşmemiş dönem kar/zararının da izlendiği analitik bilançosunun aktifleri altındaki “Diğer İşlemler Hesabı” TCMB’nin dönem zararında olağanüstü bir artışa işaret etmeye başlamıştır.

9) TCMB’nin yayımladığı bilançodan, 31 Aralık 2023 tarihi itibariyle TCMB’nin kesinleşmiş zararının 818 milyar TL olduğu anlaşılmaktadır. “Bu zararın ne kadarlık kısmı KKM nedeniyle verilen desteklerden kaynaklanmıştır?” Bu sorunun cevabı henüz net değildir.

10) Zararın ne kadarlık kısmının KKM’den kaynaklandığına ilişkin ip uçları için 30 Nisan 2024 tarihinde yapılacak TCMB Genel Kurulunu beklemek gerekmektedir.

11) Ancak bu haliyle kesinleşmiş zararın büyük ölçüde KKM nedeniyle verilen desteklerden kaynaklandığını varsaymak yanlış olmayacaktır.

12) Eldeki veri ve ip uçlarına göre KKM ödemelerinin başladığı 2022 Mart ayından 2023 sonuna kadar yaklaşık 1 trilyon liralık (dönem ortalaması kurlarla yaklaşık 45 milyar dolarlık) kaynağın hem HMB hem de TCMB tarafından hak sahiplerine aktarıldığı anlaşılmaktadır.”

Ama bu doğrudan maliyetti. KKM nedeniyle vazgeçilen vergi gelirleri bu hesabın içinde yok. O konuda da eski MB Başkanı Durmuş Yılmaz’ın tahminini paylaşayım: “Hazine ve vergi yükü dahil edilirse KKM’nin yükü 1.5 trilyon TL’dir.”

Dr. Osman Berke Duvan’ın, sadece kur farkı zararını 45 milyar dolar olarak tahmin ettiğini hatırlayalım. Vergi muafiyetinin maliyetini üzerine koyarsak bu yük yaklaşık 60 milyar dolar civarında tahmin edilebilir.

Bu kadar mı? Hayır! Turpun büyüğü heybede. Onu da Ali Çufadar’dan aktaracağım da önce tezgâhı anlatayım.

MB politika faizi %8,5, KKM faizi + 3 puan = %11,5!

Fakat vatandaş TL tasarrufunun tamamı KKM’de değil. Bankalarda vadeli TL hesapları da var. KKM başladığı dönemde 1.245 milyar TL, 2022 sonunda 2.3 trilyon TL, MB’nin yönetim değişikliği sonrası faiz artırımına başladığı 23 Haziran 2023 itibariyle 6,5 trilyon TL

Şimdi… TL’den dönüşümlü KKM’de vatandaşın parası dolar sayılıyor ama bankalardaki vadeli TL hesaplarının böyle bir durumu yok. Kur farkı almaları sözkonusu değil. Düz TL faizine muhataplar. Peki kaç o faiz?

Enflasyon zirve yaptığında (Ekim 2022) tablo şuydu:

Politika faizi % 10,5

KKM faizi %13,5

Vadeli TL mevduat faizi %19,81

Enflasyon % 85.51

Yani enflasyon yüzde 80’i aşmışken vatandaşın TL tasarrufunu yüzde 20’nin altına faize mahkûm ettiler.

Neden?

Şirketlere sudan ucuz kredi yapmak için. Yaptılar mı? Yaptılar.

Yine aynı tarihe bakalım: 28 Ekim 2022.

Ticari kredi faizleri: % 18.28!

İşte böyle! Vatandaşın kefen parası, emeği, tasarrufu şirketlere ucuz kredi yapıldı ve tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir servet transferi gerçekleşti.

Ne kadarlık bir transferden bahsediyoruz. Dr. Ali Çufadar’ın hesabı:

“Servet transferi tartışılıyor:

Ucuz krediye ulaşabilenlere kabaca ne kadar "servet transferi" yapılmıştır?

GSYH 1.1 trilyon dolar varsayalım; % orandaki düşüşle çarpalım; üzerine son 2 yılda kullanılan kredileri ekleyelim? Sanırım 350 milyar $'dan çok fazladır...”

Doğrudan maliyeti 60 milyar dolardan fazla, servet transferi 350 milyar dolardan fazla… Biraz elma armut ama olsun… Kaybedenlere maliyeti 400 milyar dolardan fazladır dersek, yanlış mı olur?


(1) Hatta rivayet odur ki… Hükümete önerenler de solcu arkadaşlardı. Rivayet ama! Buna çok ihtimal vermiyorum.

Ekonomi Haberleri