AZMİ KARAVELİ
Yurttan Sesler, Türkiye’nin muhtelif yerlerinde yaşanan tuhaflıkların ciddi anlamda arttığı gerçeğinden hareketle, bu tarz haberlere hak ettiği değeri verme çabasıyla Pazar günleri karşınızda… Türkiye’nin Absürtleşme Süreci olarak da ifade edebileceğimiz Yurttan Sesler’de bütün haberler gerçektir.
• Muğla’nın Marmaris ilçesinde bir grup İngiliz turist, ölen yakınlarının küllerini denize döktü. Olayı görenler kıyıya bu kadar yakın şekilde ölmüş bir insanın küllerinin denize atılmasının sağlık açısından zararlı olabileceğini öne sürdü. Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin denizden numune alacağı öğrenildi. Hassas halkımız “küllerinden doğdu” deyiminden korktu zahir.
Malumunuz efsaneye göre kuşların hükümdarı olan ve Kaf Dağı’nda yaşayan Simurg, bilinen adıyla Zümrüdü Anka Kuşu küllerinden doğmuş. Hikayesi yüzlerce, binlerce yıldır nsillerden nesillere anlatılır. Deniz kirliliği, plastik atıkların yarattığı tahribat ya da kanalizasyon sularının denizlere dökülmesinden endişe etmeyen halkımızın kül hassasiyeti de efsane olmaya aday. Bu konuyla ilgili bir başka gereksiz not, aslında ölülerin yakılması meselesine cumhuriyet tarihimizde çok da yabancı olmadığımız ile ilgili. 1930’larda Zincirlikuyu Mezarlığı girişine bir krematoryum yapılmıştı ancak hiç kullanılmadığı için 4.5-5 yıl sonra yıkıldı.
• Trabzon'un Çarşıbaşı ilçesindeki Pınarlı mahallesinde bulunan mezarlıkta vatandaşların rahat bir şekilde dualarını okuyabilmesi için bordo ve mavi renklerden oluşan tribün koltukları yerleştirildi. Hatta mahalle halkı eksik kalan koltuklar için Trabzonspor Kulübü'nden yardım istedi. Dünyevi hayatla uhrevi hayatı bu derece birleştiren başka bir uygulama yoktur muhtemelen. Gelen ziyaretçiler, yakınları için fatiha okurken, o renklerin gazıyla, geçen hafta kupa finalini kaybeden Trabzon için de bir hayır duasını çok görmüyorlardır muhtemelen,
• Adana’da gündüz vakti Ziraat Bankasının camını kıran iki kişi yakalanıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalırken, ifadelerinde sigara parası olmadıkları için sinirlendiklerini ve bankanın camını kırdıklarını söylediler. İnsanın aklına İbrahim Tatlıses’in 1982 yapımı “Nasıl İsyan Etmem” filmindeki o kült tiradı geliyor: “Ben oğluma flüt alamayacak mıyım? Benim oğlumun neden flütü yok” misali sigara parası bulamayıp banka soymaya kalkma Tatlıses’in filmde meyhanede rakı içerken isyan etmesine benziyor. Dünya düzenini bozmak için La Casa Del Papel gibi yaratıcı işlere ihtiyacımız var oysa ki…
• Rize’de 6 katlı binanın en üst katında yaşayan B.Ö. çamaşırlarını asmak için balkona çıktı. Marketten alışveriş için balkonundan sarkıttığı sepetin kırık olduğunu fark eden Ö, sonrasında 2,5 yaşındaki kızının yerden mermi çekirdeğini aldığını görünce şoke oldu zira magandalar çamaşır sepetini hedef tahtası yapmışlardı. Haklı olarak isyan eden vatandaşın bölge halkının geneli gibi muhtemeldir ki bireysel silahlarla derdi yoktur. Bu tarz hem absürt hem de şans eseri ucuz atlatılmış bir vaka, insanın ancak başına gelince dank ettiriyor. Bu vesileyle verelim sloganımızı: Bireysel Silahlanmaya Hayır...
• Antalya’da 28 aylık SMA Tip-1 ölümcül kas hastası Arya’nın bağış kampanyasına katkı sağlamak amacıyla bölgedeki iş yerlerine konulan kumbaralar çalındı ve belediye işçileri tarafından bir tuvalette kırılmış halde bulundu. Hırsızlık Cumhuriyet tarihimizin her döneminde şüphesiz ki vardı ancak bu vaka şeytanın dahi aklına gelmeyecek, post modern bir şerefsizliği yansıtması açısından müstesna bir yere sahip olacak.
• Bir taraftar, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklamasının hayrına lokma döktürdü. Bu vesileyle son dönemlerde sıklıkla karşımıza çıkan sıra dışı hayır lokması dağıtma ritüellerinden bir demeti sizler için derledik.
İstanbul Maltepe’de sevgilisi tarafından terk edilen bir vatandaş, “Allah kurtardı” pankartıyla lokma döktürerek dağıttı.
Datça’da bir vatandaş vize alabilmenin mutluluğu ile hayır lokması dağıttı.
Bir yatırımcı Bitcoin'in yeniden 60.000$ seviyesine gelmesi sebebiyle Kadıköy'de hayır lokması dağıttı.
• Muş'ta yağmur ile birlikte gökten bilinmeyen bir cisim yağdı. Dolu yağdığını sanan vatandaşlar değişik yöntemlerle incelemeye aldıkları maddeleri ateşe tutunca erimeyen cisimlerin incelenmesi için yetkililere çağrı yaptı. Bu korkusuzluk hali önemli bir milli özelliğimiz aslında. Hatırlayın 1980’lerde AIDS’e “bana bir şey olmaz” diye kafa tutmuş fertlerden oluşan bir milletiz. Konumuzla ilgili görüntülere bakınca 7’den 77’ye bölge halkının yağan cisimlere kaygısızca ilgileri, misket oynamaya yakın rahatlıkları hayranlık verici.
• Samsun’da hakimin bisikletini çalan hırsız çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hırsızın aşırı talihsiz olduğu bir gerçek, muhtemelen hakimin yan oda komşusu tarafından bu karar alınmıştır. Bisiklet yerine milyonlarca dolarlık bir hırsızlık yapmış olsaydı muhtemelen tutuksuz yargılanırdı, vakamızın başka bir notu da bu olsa gerek.