Digor’dan Washington’a uzanan "başarı” öyküsünü Bodrum Cennet koyunda 46,5 metrelik Queen Ann yatıyla lahmacun dağıtan gizli hayırsever haberi taçlandırdı. Meçhul hayırsever hızını alamamış, semt pazarlarında satın aldığı tezgâhlardaki gıdayı da halka dağıtmıştı.
Gazeteciler bu sırrı hemen çözdü, hayırsever kişi Sezgin Baran Korkmaz’dı.
Biraz daha araştırsalar satın alınan tezgahların parasının üzerine yattığını, yüklü sigorta tazminatları olan ve ne hikmetse hepsi de elektrik kontağından cayır cayır yanan beş fabrikayla gelen başarı öyküsünü öğreneceklerdi.
24 Ağustos 2018’daki bu lahmacunlu halkla ilişkiler atağının sebebi üç hafta önce, 1 Ağustos 2018’de ABD’de Lev Derman ve Kingston biraderlerin yaptığı dolandırıcılıkla ilgili ilk iddianamenin açıklanmasıydı.
Lev Derman’ın ayarttığı Kingston biraderler ABD Hazinesi'ni “biodizel üretiyoruz” diye 511 milyon dolar çarpmışlar, paranın bir bölümünü Türkiye’ye gönderip Sezgin Baran Korkmaz’ın şirketleri arasında çevirmişler, uçağa binip Türkiye’ye kaçarken yakalanmışlardı.
Lahmacunun ateşini biodizel beslemişti.
ABD Federal Gelir İdaresi (IRS) paranın peşini bırakmadı. ABD Adalet Bakanlığı 25 Ocak 2019’da Türkiye’ye adli yardımlaşma için başvurup gönderilen paraları, hesapları, şirketleri listeledi, para aklandığını bildirdi gerisini Türkiye’den bekledi.
Birkaç ay sonra “tutuklanmama garantisi” alarak ABD’ye giden Korkmaz 29-30 Nisan 2019 günlerinde ABD Vergi Dairesi, Çevre Koruma Ajansı ve İç Gelir İdaresi’nin ajanları ve avukatlarla bir mülakat yaptı. Soruları yalan ve yanıltıcı biçimde yanıtlayarak olayı geçiştirdi. Lüksemburg’daki hesapları vermeye yanaşmadı.
Korkmaz 20 Haziran 2020’de İnan Kıraç’la tuhaf bir taahhüt sözleşmesine imza attı. Kıraç, Karsan şirketini kontrol eden hisseleri Sezgin Baran Korkmaz’a veriyor, üzerine de 40 milyon dolar borçlanıyordu. En az 85 milyon dolar değerinde bu taahhüt ne için verilmişti? Halka açık Karsan’ın hisselerini ilgilendiren bu sözleşme neden kamuya açıklanmadı? Hemen ardından Nahumlar da Kıraça Holding’deki paylarını kontrol eden Lüksemburg’daki Sicolux hisselerini 26 Eylül 2020’de elden çıkardı. Sezgin Baran Korkmaz bu zaferini davul zurna çalarak duyurdu. Bir yandan Kıraç’ın vadesi 30 Eylül’de dolacak taahhüdünü işleme koydu. Bu gürültü Adalet Bakanlığı’nın raflarında bekleyen para aklama soruşturmasının 21 ay sonra ele alınmasına yol açtı.
29 Eylül 2020 günü kara para soruşturması başladı. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) olayı araştırdı ama her ne hikmetse araştırma ABD Hazinesinin gönderdiği hesaplar, şirketler ve kişilerle sınırlı kaldı. Korkmaz’ın kontrol ettiği devasa sigorta ve varlık yönetim şirketlerine, sahip olduğu hisselere yayılmadı.
Hayırsever Sezgin Baran Korkmaz’a para aklama suçlamasıyla başlayan soruşturma 9 Ekim 2020 günü kamuoyuna duyuruldu. Bunu bir dizi hukuki skandal izledi. Mallarına konan tedbir hukukta görülmemiş biçimde kaldırılan Korkmaz, bazı şirketleri hızla satabilmişti. Yurt dışına çıkış yasağı da kaldırılınca Korkmaz 5 Aralık 2020 günü İçişleri Bakanlığı’na uğradıktan sonra uçağa bindi ve gitti. Hukuk skandalları 30 Aralık 2020’deki ikinci “kara para” operasyonuyla sürdü. Kalan mallarının bir bölümüne tedbir konmasına rağmen 28 Ocak’ta Sicolux’ün elindeki Kıraça hisselerini avukat Levent Göktaş üzerinden İnan Kıraç’a geri verdi. Satış Orta Afrika’da bulunan Korkmaz’ın görüntülü arama ile verdiği onayla yapılmıştı. Peki Nahumlar? Onların payına Unico Sigorta düştü. Tabii sahip olduğu Paramount Otel ile birlikte.
Mayıs ayında Sedat Peker’in Korkmaz’la ilgili açıklamalar yapıp 10 milyon dolarlık rüşvetten söz etmesi konuyu alevlendirdi. Ve Korkmaz 19 Haziran 2021 günü Viyana’da yakalandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu uzun süre sustuktan sonra 22 Kasım 2021 gecesi TBMM’de bu olaydan “Türkiye uluslararası bir operasyona gelirken, devletin bütün kurumlarıyla yukarıdan aşağıya öyle bir karar aldık, meselenin içerisine öyle bir daldık ki Amerika’yı da açığa düşürdük, bize kumpas kuranları da açığa düşürdük” sözleriyle bahsetti.
"Türkiye’ye kumpas kuranlar” sözü her türlü imaya açıktı. Amerikan Hazinesi'nden Türkiye’ye akan dolarlara, bu dolarlarla Süleyman Şah türbesinden daha hızlı yer değiştiren şirketlere, ABD’deki Ermeni mafyasına, Orta Afrika’da kobalt alım satımına, Azeri ortaklarına, silah ticaretine, milyar dolarlık para aklama operasyonuna uzanıyordu.
Bakanın “operasyon ve istihbarat savaşı” iması, lahmacun kokusunu bastırmaya yetmedi. Bir hafta önce 16 Kasım 2021’de Utah Bölge Mahkemesi’nde "Birleşik Devletler Lev Aslan Derman’a karşı” davasının delil duruşmasında konuşulanlar istihbarat örgütlerini de olaya dahil ediyordu ama bu dolandırıcılığın bir parçasıydı.
Duruşmadaki tanıklardan biri Pass LLC danışmanlık şirketinin sahibi Daniel Puls’tı. Puls adeta bir iyilik meleği gibi Kingston biraderlerin başı derde girdiğinde Korkmaz’ın bir telefonu ile olay yerine uçmuş, Korkmaz adına Kingston’lara avukatlık ofisi bulmuş, görüşmelere katılmıştı. Puls, Kuzey Irak Kürt Bölgesinde “insani yardım” faaliyetlerinde bulunuyor, Sezgin Baran Korkmaz’ın bağış vaadinde bulunduğu 20 milyon dolarla konut yapmayı planlıyordu.
Lev Derman’ın avukatı Mark Geragos Puls’ın Sezgin Baran Korkmaz ve CIA çevresinde dolanan ilişkilerini zorladı. Tanığı “CIA’deki yöneticileriniz böyle söylemenizi istiyor” cümlesiyle vurdu. Geragos sorularıyla Sezgin Baran Korkmaz’ın hem ABD’de hem de Türkiye’de arkasında Amerikalılar ve CIA varmış gibi izlenim yaratmaya çalıştığını gösterdi. Korkmaz, eski CIA direktörü James Woolsey ile Peninsula Otel’de görüşmüş, Puls’tan Kingston’a “Graham Fuller’ın iş arkadaşı olduğunu” söylemesini istemişti. (Graham Fuller CIA’in eski Türkiye masası şefiydi, kızının adını Ankara koyacak kadar uzun süre Türkiye’de kalmıştı. 15 Temmuz darbesinde İstanbul’da olduğu söyleniyordu ve hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı).
Geragos Korkmaz’la ilgili “gizli” olarak sınıflandırılmış belgeleri sordu ve en sonunda Puls’ın CIA ajanı olduğunu ima etti. Puls buna öfkelenip saçmalık dediğinde de “Yani öyle bir anda Baran Korkmaz ile ilgili olarak bu davada gizli bilgilerin korunması yasasına başvuruluyor. Papaz (Rahip Brunson) işin içinde, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı ve Genelkurmay Başkanı’yla iletişim halinde, Kürdistan Bölgesel Yönetimi adına çalışıyorsunuz ve bunların hepsi büyük bir tesadüf mü?”
Geragos Korkmaz çevresindeki CIA halkasını ima ediyordu. Utah’ta bu suçlamalar havada uçuşurken mahkeme kayıtlarında Lev Aslan Derman ve Kinston’ların dokuz kez Türkiye’ye geldiği, “ülkeye pasaportsuz giriş yaptıkları” ve çakarlı araçlarla gezdikleri bilgisi vardı.
Peki o zaman Soylu’nun açıklamasını hatırlarsak, operasyon neydi? Korkmaz, CIA ile bağlantılı olarak kritik Türk şirketlerini ele geçirmeye mi çalışıyordu? Öyleyse malvarlığı üzerindeki tedbir kararı nasıl kalkmıştı? Nasıl yurt dışına gidebilmişti? Mal varlığına tedbir konmuşken hisseleri nasıl satabilmişti?
Sezgin Baran Korkmaz para aklamak, yanıltıcı ve yalan beyan, dolandırıcılık gibi suçlamalarla Viyana’dan ABD’ye gönderilecek.
Viyana’dan beri Sezgin Baran Korkmaz’ın “yeni Zarrab” olup olmayacağı soruluyor. İkisi arasında bir fark var: Zarrab ABD yaptırımlarını delmiş ve para aklamıştı. Korkmaz ise ABD Hazinesinin paralarına el koymuştu. Burada, bir anlaşmanın temel şartının Korkmaz’ın aldığı paralarının tamamını ödemesi olduğu da açık.
Ayrıca, üç yıl önce ABD federal kurumlarının temsilcileriyle yaptığı mülakatta “yalan ve yanıltıcı bilgi” vermiş olduğunu da unutmamak gerek.