CENGİZ ERDİNÇ
Muhalif gazeteciler için tıkır tıkır işleyen adalet mekanizması, konu uyuşturucu kaçakçılığına gelince kilitleniyor. Kırmızı bültenle aranan isimlerin 500 bin dolara vatandaşlık aldığı sistem Türkiye’yi mafyanın transit cenneti haline getirdi.
Geçen hafta Belçika basınında kıyamet koparan haber Türkiye’de yankı bulmadı. 3.2 ton kokainle yakalanan çetenin ileri gelenlerinden Bosnalı Sani A.M. ve onun sağ kolu Arnavut Flamur S. İstanbul’da yaşıyordu. Belçika resmi kanallardan bu iki ismin iadesini istedi, Türkiye her iki ismin de 500 bin dolar yatırım karşılığı Türk vatandaşlığı aldığı gerekçesiyle iade talebini kabul etmedi.
Kokain kaçakçılığı şifreli telefon sistemi Sky ECC’deki mesajlarının çözülmesiyle ortaya çıktı. Deniz suyu arıtan Kriva Rochem şirketi kokain ticaretinin paravanıydı ve Antwerp limanındaki konteynerlerinde 3.2 ton kokain yakalandı. Belçika tarihinin en büyük kokain partisinde, kaçakçılığının beyni 36 yaşındaki Flor Bressers kriminoloji alanında yüksek lisans yapmıştı. Bressers 2016 yılında yüklü bir uyuşturucu partisini kaybeden ortağını dövüp, parmaklarını kestiği için “parmakkesen” diye tanınıyordu. Sky ECC mesajlarında “Bongoking” takma adıyla suç ortaklarıyla her şeyi konuşan Bressers’in Federal Adli Polis içinde bağlantıları sayesinde Europol’ün veri tabanına eriştiğinden şüpheleniliyor, saygın bir dedektiflik bürosu da Bressers için çalışıyordu. Dubai ve Seyşel adalarında saklandıktan sonra 16 Şubat 2023’te Zürih’te yakalandı ve avukatlarının çabasına rağmen Belçika’ya iade edildi.
Parmakkesen Bressers’in iki suç ortağı Bosnalı Sani A.M. ve Arnavut Flamur S. hızlı davrandı, soruşturmaları duyar duymaz Türkiye’ye kaçtı. Belçikalılar kırmızı bültenle aradıkları iki kaçakçının İstanbul’da yaşadığını tespit edince iade talebinde bulundu ve Temmuz ayı başında Adalet Bakanlığı’ndan her iki ismin de Türk vatandaşlığına geçtiklerini ve iade edilmeyeceği cevabını aldılar.
Belçika resmi haber ajansı Belga’nın, 6 Ocak 2022 tarihinden sonra 500 bin dolar yatırım karşılığı suçlulara pasaport verilmesinin fırsat yarattığını ve adaletten kaçan ağır uyuşturucu suçlularının artık Türkiye’de yaşamayı seçtiğini duyurdu. Adalet Bakanı Vincent Van Quickenborne’un "Yeni Türk hükümetinin Türkiye'nin kaçak büyük suçlular için serbest bir liman haline gelmemesini sağlayacağına güveniyoruz" sözleri tartışmayı alevlendirdi.
Türkiye daha önce de Belçika’nın gıyabında 12 yıl hapse mahkum ettiği “Kara” lakaplı Abdelilah E.M.’nin iadesini Türk vatandaşı olmamasına rağmen kabul etmemişti. Benzer biçimde İsveç’in kırmızı bültenle aradığı Rawa Majid Marmaris’te Miran Othman kimliğiyle yakalanmış, ancak Türk vatandaşı olduğu için salıverilmişti. İş işten geçtikten sonra vatandaşlığı düşürülen Majid kayıplara karıştı.
Madalyonun diğer yüzünde Belçika, Hollanda, Brezilya gibi ülkelerin, Türkiye’de yakalanan yargılanan Türk vatandaşlarıyla ilgili dosyaların “üzerine yatması” da var. Bataklık davasının sanıklarından Çetin Gören’in 2016’da aldığı ve hâlâ onaylanmayan dosya 2020’den beri Hollanda’dan gönderilmeyi bekliyor. Yine Bataklık sanıklarından Fethullahçı Halil Aslantaş 2012’de Hollanda’da 8 ton kokainin yakalandığı operasyonda olay yerinden kaçıp soluğu Türkiye’de almış, Hollanda’nın Türkiye’den defalarca istediği adli yardımlaşma talepleri Adalet Bakanlığı’nda buharlaşmıştı. Aslantaş Cemaate verdiği 1 milyon Euroluk himmetle bütün dosyaları kapattı. Hollanda 2020’den beri Aslantaş’la ilgili dosyayı da göndermiyor.
2019 yılından sonra Encrocaht ve Sky ECC gibi dijital kayıtların ortaya dökülmesiyle başlayan soruşturmalarda Avrupa’da özellikle Hollanda, Belçika ve Balkanlardan kaçan pek çok isim Türkiye’yi seçti. Geçen yıl iki farklı cinayete karıştığı için 2021 yılından beri aranan İbrahim Lici’nin Türkiye’de olduğunu tespit edilmiş Arnavut gazetelerinde 19 Ekim’de tutuklanan Lici’nin iadesinin istendiği duyurulmuştu. Fakat Arnavut makamları bu iade talebinin duyulmasından hiç hoşlanmadı, İşkodra Savcılığı Lici’nin iadesine ilişkin resmi yazışmaları sızdıran bir memuru görevden aldı. Ardından da Lici bir açıklama yaparak tutuklanmadığını, Türkiye’de özgürce yaşadığını söyledi. Endri Mustafa cinayetinin şüphelileri arasında yer alan İbrahim Lici’nin yargılaması da “tutuklanmadığı” için bir yıl ertelendi. İşkodra’da Lici ve Gjoka aileleri arasındaki savaşta Lici’nin amcası öldürülmüş, çözülen Sky ECC mesajlarında da İbrahim Lici’nin öldürülmesi için hazırlıklar yapıldığı anlaşılmıştı.
Arnavutluk’ta soruşturma birimi, savcılık ve mahkemelerden oluşan Özel Yolsuzlukla Mücadele Yapısı SPAK’ın Ocak ayından bu yana Eurojust, Europol, Belçika ve Hollanda ile işbirliği yaparak yürüttüğü soruşturmada geçen hafta aralarından üst düzey polis müdürleri ve savcıların bulunduğu 15 kişi tutuklandı. Konu Belçika’nın iade etmediği Türk vatandaşlarına da uzanıyordu.
Yunanistan’ın Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi Başkanı Spyros Tsardakas, daha Mayıs ayında Arnavutların hızı 60-70 mile ulaşan yarım milyon Euroluk teknelerle Fas’tan aldıkları esrarı Mora’da yakıt ikmali yaptıktan sonra Türk kıyılarına taşıdıklarını, eroinle takas edip geri döndüklerini söylüyordu.
Rusça konuşan mafyanın üyeleri de suç otobanında uzun soluklu mola yeri olarak Türkiye’yi tercih ediyor. Rusya Federasyonu’nun kırmızı bültenle aradığı Guram Çikladze 14 Temmuz’da Küçükçekmece’de yapılan bir operasyonda gözaltına alındı. Çikladze, öldürülen Rovşan Caniyev’in yerini almıştı ve 2020 yılından beri Rusya ve Azerbaycan’da gerçekleştirilen eylemleri Türkiye’den yönetiyordu.
Telegramda Sovyetlerin ünlü güvenlik ve istihbarat teşkilatı ÇEKA’ya atıfla VChk-OGPU adını kullanan bir sayfa, Şubat ve Mart ayında Türkiye’de oturma izni bulunan Kanuni Hırsız’ların resmi dairelere gittiklerinde gözaltına alındığını duyurdu. VChk-OGPU’ya göre Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisi (FSB) Türkiye’ye güvenliği tehdit eden Rusların bir listesini göndermişti. İsimleri listede yer alan Kanuni Hırsızlardan Roin Uglava, Hüseyin Ahmadov, Vladirim Zhurakovsky, Otari Totochiya ve Elguja Turkzade Nisan ayında gözaltına alındı. Ardından Georgy Manukyan Antalya’da, Temuri Nemitsveridze de İstanbul’da gözaltına alındı. İlginç olan gözaltına alınan bu isimlerin Rusya’ya değil üçüncü ülkelere gönderilmeleriydi. Rusça konuşan suç organizasyonlarına ilişkin önemli kaynaklardan Prime Crime sitesi Nemitsveridze’nin Karadağ’a, Zhurakovsky’nin Orta Afrika’ya gittiğini bildirdi.
Suçluların iadesi hayli çetrefil bir konu. Uygulamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Türk vatandaşını başka bir ülkeye iade etmemesi olağan. Sıra dışı olan 500 bin dolarlık yatırım karşılığı vatandaşlık elde edenlerin, suçla ilişkisi ortaya çıkmasına rağmen vatandaşlıklarının düşürülmemesi. Çünkü Vatandaşlık Kanunu’nun 31. maddesi ilgilinin yalan beyanı veya vatandaşlık kazanmaya esas teşkil eden önemli hususların gizlenmesi durumunda kararın iptalini öngörüyor. Yasanın 11. maddesi vatandaşlık alacak kişilerin iyi ahlak sahibi olması, milli güvenlik ve kamu düzeni açısından engel teşkil edecek bir hali bulunmaması gerekiyor. Rawa Majid’in vatandaşlığını düşüren devlet, Arnavut ve Boşnak iki kaçakçı için henüz harekete geçmedi.
Belçika polisine göre Güney Amerika’dan hem kendi kokainini getiren, hem de büyük kaçakçılara lojistik destek sağlayan Sani A.M. çok yönlü bir isim, uluslararası kokain kaçakçılığının önemli figürlerinden. Sani A.M.’nin üyesi olduğu Skaljari klanının 1990’larda Bosna’da Müslümanları katleden paramiliterlerin oluşturduğu Zemun klanı ile yakınlığını da not etmek gerek. Hem Kavac hem de Skaljari ile işbirliği yapan, kökenleri Türkmen dağındaki paramiliter yapılara dayanan Türk çeteleri ve elemanlarını Sarıyer civarlarında koruyan, saklayan Karadenizli suç örgütleri de bu açıdan ayrı bir vaka.
Ortağı Flamur S. ise yine Güney Amerika’dan Avrupa’ya kokain kaçıran bir örgütün lideri olduğu gerekçesiyle 2010 yılında Antwerp’te sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İçişleri Bakanlığı’na göre her iki isim de hem iyi ahlak sahibi, hem de, -yalan beyanda bulunmadıklarına göre- kokain işinde olmaları milli güvenlik ve kamu düzeni açısından bir engel oluşturmuyor.