Ankara Cumhuriyet ideolojisinin kuruluşunun simge mekanlarına ve mekansal kurgusuna ev sahipliği yapar. Ulus’tan Çankaya’ya uzanan Cumhuriyet’in temsil aksı olan Atatürk Bulvarı, Cumhuriyet’in temsil yapılarının örnekleri ile doludur. Birinci ve ikinci meclis yapıları, Ankara Palas ,banka binaları, kamusal alanlar, parklar, eğitim yapıları, kültür ve sanat yapıları, bakanlıkların hizmet binaları, heykeller, mekana nakış nakış işlenmiş Cumhuriyet ideolojisinin resmi geçit töreni gibidir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’da Hakimiyeti Milliye Meydanı olarak adlandırılan Ulus Meydanı’nından başlayan bu aksın başlangıcında yer alan Bankalar Caddesi üzerindeki banka yapıları, tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlığın şart olduğu yeni rejimde, Başkent ilan edilen Ankara’nın ve Cumhuriyet’in inşasının mekansal temelidir. Cumhuriyet’in siyasal dönüşümüne koşut iktisadi dönüşümünü de temsil eden banka binaları Cumhuriyetin temelinin ekonomi olduğunu mekan üzerinden bizimle paylaşır. Bu bakış açısıyla, 1926 yılında Mongeri tarafından tasarlanan Osmanlı Bankası, Ziraat Bankası binaları inşa edilir. 1929 yılında yine Mongeri tarafından Cumhuriyet döneminin 1924’te kurulan ilk bankası olan Türkiye İş Bankası binası tasarlanır. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında Birinci Ulusal Mimarlık üslubu ile yapılan bu üç banka binasını, 1930’lu yıllarda diğer banka binalarının inşası izler. Eskiden Kızılbey Türbesi’nin olduğu, Düyun-u Umumiye binasının bulunduğu yere 1931 yılında Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister tarafından tasarlanan Merkez Bankası binası inşa edilir. 1933’te Emlak Bankası, 1935‘te Etibank Binası, İller Bankası , 1937 yılında Sümerbank inşa edilerek Cumhuriyet’in ilk finans merkezi, tarihi yapıları ile birlikte insan ölçeğindeki mekansal kurgusu ile Ulus’ta hayat bulur.
Merkez Bankası 11 Haziran 1930 yılında kurulduğunda bankanın bağımsızlığını ifade edecek bir düzenleme ile “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” olarak adlandırılmıştır. Bodrum ve zemin kat üzerinde 4 katlı planlanan Merkez Bankası üstten aydınlanan holün çevresine yerleşmiş mekanlardan oluşan özellikli bir binadır. İnsan ölçeğinde, mütevazı varlığı , anıtsal girişi ile Atatürk Bulvarı üzerinde Ziraat Bankası’nın hemen yanında konumlanan Merkez Bankası, yanından geçerken sizi ezmeyen yalın çizgisiyle Cumhuriyetin temsilidir.
12 Eylül 1980’den sonra küresel sermayenin isteği ile şekillenen neoliberal özelleştirme politikaları ile birlikte Cumhuriyet’in yarattığı tüm değerlerin tasfiye edilmesi Cumhuriyet’in kurucu mekanı Başkentin hedef alınması, finans merkezlerinin bir bir taşınarak içinin boşaltılması ile İstanbul’un Finans Merkezi haline getirilerek küresel sermayenin hizmetine sunulması programlandı. 2001 yılında Cumhuriyet’in ilk bankası olan İş Bankası İstanbul’a taşındı. 2006 yılının ağustos ayında tüm finans kurumları ile birlikte Merkez Bankası'nın da İstanbul’a taşınacağı kamuoyunun gündemine düştü. O dönemde AKP iktidarının Ekonomi Bakanı ve baş müzakerecisi olan Ali Babacan Halk Bankası, Ziraat Bankası merkezlerinin BDDK ve SPK gibi finansla doğrudan ilgili kuruluşların merkezlerinin ve Merkez Bankası’nın İstanbul'a taşınması isteğini paylaşırken küresel sermaye ile Cumhuriyet’le hesaplaşan bir iktidarın ortak arzusunu ifadelendirmişti.
"Başkentin içi Boşaltılıyor”
Bankaların merkezleri birer birer İstanbul’a taşınırken, Başkent’in temsil mekanlarını, kamusal alanlarını hedef alınarak rejimle hesaplaşan bir iktidarla Başkent yoksunlaştı, Başkent yoksullaştı, Başkentin içi boşaltıldı. Şimdilerde Merkez Bankası idare Merkezi İstanbul’da inşa edilen İstanbul Finans Merkezi’nde Türkiye’nin en yüksek binası olarak adlandırılan yüksek yoğunluklu bir yapıya taşınmaya hazırlanıyor. Bodrum katları ile birlikte 67 katlı olacak Merkez Bankası binasının mimarı Atatürk Orman Çiftliği’nde Atatürk’ün şartlı bağışı, vasiyeti ve hukuk ihlal edilerek yapılan Kaçak Saray’ın mimarı Şefik Birkiye. İki binayı yan yana koyup, yer seçiminden tasarımına kadar tartışsak ortaya mekan hıncı, rejimle hesaplaşma ve başkentle birlikte Cumhuriyet’in içini boşaltma çıkar.
2023 yılında yüzüncü yılını karşılayacağımız Başkent Ankara inşası, sadece bir kentin inşası değil, Cumhuriyet’le birlikte ülkenin yeniden inşasıdır. Bu inşa sürecinin temel taşlarından olan Merkez Bankası’nın idare merkezinin İstanbul Finans Merkezi’ne taşınarak sermaye gruplarının tekeline bırakılması, Cumhuriyet ideolojisinin çözülerek devletin küresel sermayeye teslim olması olarak görülmelidir.
Merkez Bankası’nın idare merkezi ve yeri Başkent Ankara’dır.