Özelleştirilirse köprülerden 47 değil, 470 liraya bile geçemeyebiliriz

Köprü ve otoyollarının ilk özelleştirmesinde 5,7 milyar $’lık teklifi cansiperane savunan tek isim Mehmet Şimşek’ti. Şimdi yeniden onun bakanlığında gündeme geliyor. Bu kez kaça gidecek bilemeyiz. Gerçek şu: Bu varlıkların geliri ile devlet, YİD’le yapılan bütün yol ve köprüleri finanse edebilirdi. Böyle ciddi bir gelirden vazgeçilecek. Biz de 47 liraya geçtiğimiz köprülerden birkaç yıla kalmadan 5-10 katı fiyata geçeceğiz.

İBRAHİM EKİNCİ

Köprü ve otoyollarının ilk özelleştirmesinde 5,7 milyar $’lık teklifi cansiperane savunan tek isim Mehmet Şimşek’ti. Şimdi yeniden onun bakanlığında gündeme geliyor. Bu kez kaça gidecek bilemeyiz. Gerçek şu: Bu varlıkların geliri ile devlet, YİD’le yapılan bütün yol ve köprüleri finanse edebilirdi. Böyle ciddi bir gelirden vazgeçilecek. Biz de 47 liraya geçtiğimiz köprülerden birkaç yıla kalmadan 5-10 katı fiyata geçeceğiz.

Kamu tarafından işletilen 2 Boğaz köprüsü ile otoyolların özelleştirilmesi için ihaleye ilk çıkıldığında (17 Aralık 2021) fiyatın düşük kaldığı görüşleri bir hayli yaygındı. Dönemin Başbakanı Erdoğan dahil birçok yetkili – yetkisiz de bu fikirdeydi. İlginçtir, şimdi özelliştirilmeleri yeniden gündeme gelen bu varlıkların ilk özelleştirmesinde; “Hayır, ucuz değil, fiyat makul” görüşünde olan iki kişiden biri dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ti.[1] (Diğeri Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan’dı.) O dönem, ihaleyi yapan ÖİB, haliyle savunuyordu ama bu varlıkları işleten, bakım, onarım ve işletim giderlerini düştükten sonra her yıl Hazine’ye de büyük miktarlarda (Erdoğan: “Fiyat ucuz. Biz buradan zaten ciddi para kazanıyoruz”) gelir aktaran Karayolları GM, 20 milyar doların üzerinde bir fiyat analizi yapmıştı. Haklıydı. O biliyordu. Sonradan bu konu üzerine biraz çalışma yaptım ve gördüm ki Karayolları GM’nin her yıl açıkladığı köprü ve otoyol gelirleri verisine göre, devlet, (sonradan YİD modeliyle büyük soygun kapılarına dönüşen) köprü ve otoyol yatırımlarını kendisi finanse edebilirmiş. Eğer ki maksat en makul fiyatlara yapmak olsaymış… Bunun hesabına döneceğim.

Vakıfbank’taki kamu payının bir kısmının satışı ile birlikte düşünüldüğünde, OVP’de öngörülen 2026 yılı özelleştirme geliri hedefine (185 milyar lira) ulaşılması için, satış işinin bu kez sıkı tutulacağını tahmin edebiliriz. Fakat dikkatinizi çekerim bu rakam çok iddialı değil. Köprü ve otoyollar, ilk ihalesinin iptaline neden olan o “düşük fiyata” (5,7 milyar $) dahi gitse 235 milyar ediyor.

7 otoyol, 2 çevre yolu, 2 Boğaz köprüsünü kapsayan ilk ihalenin (varlık satışı değil işletme hakkı devriydi!) iptalinden sonra bu varlıkların bölünerek satışı düşünülmüştü. Sonra halk arzı gündeme geldi. Ancak yıllar yılı bir gelişme olmadı. Şimdi konu, ilk ihalenin cansiperane savunucusu Şimşek’in yeniden bakan olduğu dönemde tekrar gündeme geliyor! Hikayesini, AKP Ekonomide Ne Yaptı kitabımda ele almışım:

“Dönemin Başbakanı Erdoğan, ihaleden bir süre sonra köprü ve otoyol ile Başkent Doğalgaz’da tekliflerin düşük kaldığını söylemişti. Otoyol ihalesini Koç - Ülker - Malezyalı UEM ortaklığı 5.7 milyar dolarlık teklifle kazanmıştı. Başkent Gaz ihalesini ise 1 milyor 162 milyon dolar teklifle “iktidara yakın” bilinen şirketlerden Torunlar Gıda kazanmıştı. Erdoğan, her iki ihalenin sonucundan da memnun değlidi. Gazeteci Fatih Altaylı’ya yaptığı açıklamada, "Arkadaşlarla istişareleri yapıyorum. Örneğin otoyollar, köprüler meselesini tekrar masaya yatıracağız. Daha yüksek beklentimiz var. O beklentiyi karşılamıyor. Çünkü biz buradan zaten ciddi para kazanıyoruz. Ciddi para kazanırken, buradan yani birilerinin çok daha fazla kazanmasının önünü değil, milletimin kazanmasını ve ülkemin kazanmasını temin etmek durumundayım. (…) Mesela Başkent Gaz biz 1.5'u yakalamışız. Ödemediği için teminatı gitti. Yeni gelen 1.100'le geliyor. Şimdi 1.5'u yakaladığın yerde 1.100'le geldiğinizde Fatih Altaylı bunun hesabını sormaz mı?" demişti.[2]

Ancak bir süre sonra Erdoğan’ın başkanlığındaki ÖYK, Başkentgaz ihalesini onayladı. Böylece 2010’da yüzde 80’i 1.2 milyar dolara ihale edilen Başkent Gaz’ın bu kez yüzde 100’ü, hem de yaklaşık 3 yıl sonra (1.2 milyar doların faiz gelirini düşünün!) ilk ihalede yüzde 80’i için verilen rakamdan da 38 milyon dolar daha düşük bir rakama (1 milyan 162 milyon dolara) satıldı. “Düşük rakama verirsek hesabı sorulmaz mı?” diyen Erdoğan, ÖYK Başkanı olarak bu ihaleyi onayladı. Başkent Gaz, AKP’li Torunlar’a gitti. Halen de bu şirkette. Peki köprü ve otoyol ihalesi ne oldu?

Sadece fiyat değil, alıcı konsorsiyumun ortaklarından birinin Koç Holding olduğu için de iptale edildiğini düşündüren söylemler oldu. İhale komisyonunun önünde bir değer tespiti, bir muhammen bedel rakamı yok muydu? Özelleştirme ihalelerinden önce belirlenen muhammen bedeli, bir tek ihale komisyonu ve değer tespit komisyonu biliyor. Değer tespit komisyonu, yaptığı değerleme sonucu ortaya çıkan muhammen bedeli, ihale komisyonuna bildiriyor. İhalenin ardından komisyon kararını ÖYK’ya gönderiyor. ÖYK o kararı ya onaylıyor, ya da yeni bir kararla ihaleyi iptal ediyor. Bu ihale öncesinde değer tespit çalışması yapılmıştı. Komisyonun önünde hangi rakam vardı bilinmiyor ama KGM, 20 milyar doların üzerinde bir rakam gündeme getirmişti. Başka tahminler 7 – 8 milyar dolar diyordu.

Peki 20 milyar dolar rakamı gerçekçi miydi? Bakalım buna:

Bu varlıkların 13 yıllık (2001 – 2013) geliri 5 milyar dolardı. Araç sayısı ve trafik artışıyla bu rakam artacaktı. 2001 yılındaki toplam geliri 203.5 milyon dolarken izleyen 13 yılda 505 milyon dolara çıkmıştı. İhaleden sonra da ekonomik büyüme, nüfus artışı ve trafiğe çıkan araç sahipliğindeki artışla gelir artışının da devam edeceği kesindi. Bazı yıllar (örneğin kriz yıllarında) düşüş olsa da görece çok hızlı artışlar olan yıllar da vardı. Örneğin 2010 yılında toplam gelirler 561.1 milyon dolardı. Önceki yıllar periyodu baz alınarak bir çıkarsama yapıldığında 13 yıllık artış toplamda yüzde 148 düzeyindeydi. Yılda yıla artışlar, düşüşler toplamda ele alındığında ortalama yıllık artış yüzde 13 düzeyindeydi. Artışı etkileyen nüfus, araç sahipliği, gelir faktörlerinde eskisi kadar hızlı artış olmayabileceği muhakkaktı. Bu kayıtla yıllık ortalama artış, önceki yılların yarısından dahi az olsa, örneğin yüzde 5 olsa dahi 25 yıllık gelir 23.6 milyar doları buluyordu. Muhtemelen böyle kaba bir hesap üzerinden Karayolları Genel Müdürlüğü’nün “20 milyar dolar eder” görüşünde olduğunu öğrendik. Hürriyet yazarı Erdal Sağlam, o dönem yapılan bir toplantıyı anlatırken, “KGM, ileride sağlanabilecek gelirler üzerinden hesap sunarak 20 milyar dolarlık teklifin uygun olacağını belirtti. Özelleştirme yetkililerinin yanısıra Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in de bu hesabı sağlıklı bulmadığı, mevcut teklifin (5.7 milyar dolar) uygun olduğunu belirttikleri öğrenildi” diye yazmıştı. İhale döneminde Karayolları’nın önündeki tablo sayfada. Konuyu çalışan Setenay Şevik ve Levent Yahya Eser’in varımları da şöyleydi:

Tablo 1’den de görüldüğü üzere Türkiye’de ücretli yol ve köprülerden elde edilen gelirler önemli düzeylere ulaşmaktadır. 2013 yılı itibariyle ücretli otoyol ve köprülerden elde edilen gelirler 500 milyon Dolar civarındadır. Türkiye’de yıllar itibariye otoyol ve köprü gelirleri çeşitli yıllarda gerçekleşen araç geçiş rakamları ve elde edilen gelirler değişiklik göstermektedir. Otoyol ve boğaz köprülerinden geçen araç sayısı 2003 yılında 217.322.874 adet ve toplam gelir 181.813.487 Dolar iken, 2013 yılında geçen araç 383.618.964 adete ve toplam gelir ise 505.446.052 Dolara ulaşmıştır. Karayollarının ücretlendirilmesi ve uygulanan ücret politikaları çerçevesinde otoyollar ve boğaz köprülerini kullanan araç sayısı belirli bir dalgalanma dâhilinde her geçen yıl artmıştır. Ülkemizde ücretli yollardan elde edilen gelir KGM’nin bütçesi ile değerlendirildiğinde önemli bir büyüklük olduğu göze çarpmaktadır. 2013 yılında KGM’nin bütçe büyüklüğü 6.962.374.000 TL’dir. 2013 yılındaki geçiş ücretlerinin TL olarak karşılığı ise, ortalama Dolar kuru üzerinden 960.347.499 TL’dir. Bu rakam kurum bütçesinin yaklaşık %14’üne karşılık gelmektedir. Karayolları kullanımı üzerinden elde edilen gelirler birçok ülkede ulaşım altyapısının geliştirilmesine tahsis edilirken Türkiye’de genel bütçe gelirlerine aktarılmakta ve önemli bir gelir kalemi oluşturmaktadır. Bu durum Türkiye’de karayolu fiyatlandırmasının vergilemede fayda ilkesinden ziyade bütçeye gelir sağlama amacıyla yapıldığını göstermektedir.”

Benim de söylemeye çalıştığım bu: Bu varlıklar ciddi gelir sağlıyorlar ve kamu bunları bütçeye aktarmak yerine ulaştırma altyapısını geliştirme yatırımlarında kullanabilirdi. Dikkatinizi çekerim, bu gelirler de YİD köprülerinin 20’de 1’i geçiş ücretleriyle sağlanabiliyor. Halen kamu köprülerinden 47 liraya geçiliyor. Osmangazi’den (garanti tamamlaması ile birlikte) 2 bin liraya geçiliyor! Bazı hesaplamalara göre ilk ihalede ortaya çıkan fiyat “haraç mezat” değerindeydi çünkü; Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri ile otoyollardan 12 yılda, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün maliyetinin 11 katı kadar gelir elde edilmişti. Toplam uzunluğu 1975 kilometre olan köprü ve otoyollardan 12 yılda geçen araç sayısı yüzde 92, elde edilen gelir ise yüzde 166 artmıştı.

Her neyse. İhalenin iptal edildiğini de ÖİB’nin bağlı olduğu Maliye Bakanlığı’nın başındaki isim olan Mehmet Şimşek, (22 Şubat 2023) açıklamıştı: “… varlıkların ve bunlar üzerindeki hizmet tesisleri, bakım ve işletme tesisleri, ücret toplama merkezleri ve diğer mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıkların tek paket halinde, fiili teslim tarihinden itibaren 25 yıl süre ile İşletme Haklarının Verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca nihai pazarlık görüşmeleri 17 Aralık 2012 tarihinde tamamlanmış olan ihalenin iptaline karar verilmiştir.''

Son durum: Bu varlıklar için yeniden özelleştirme ihalesine çıkılacağı anlaşılıyor. Karayolları GM, artık yıllık gelir verilerini açıklamadığı için, o veriler üzerinden bir makul fiyat çıkarımı yapmak da mümkün olamıyor. Vatandaş devlet köprülerinden 47 liraya geçerken… Üstelik bu köprüler bu geçiş ücreti ile Hazine’ye ciddi gelir de sağlamaktayken, YİD köprülerinden 1000 liraya, 2000 liraya geçilmesinin neresi makuldür, mantıklı bir kamu hizmetidir, soygun değil midir sorularına kapı açmaması için sanıyorum veriler artık tablo olarak yayımlanmıyor. Açıklansaydı; “bu kaynakla siz rahatlıkla yenilerini yapabilirdiniz. Neden memleketi bu büyük garanti yükünün altına soktunuz?” dedirttiğini görecektik. Benim en son gördüğüm rakam 2020 üç aylık geliri net 540.7 milyon liraymış. Yıllık tahmin etsek, 2.2 milyar lira! Bugünkü rakamlarla (geçiş ücretleri, trafik sayısı arttı) muhtemelen 1.5 – 2 katı. Demek ki, elimizdeki 2 köprü ve otoyolların geliri ile -derler ya, namerde muhtaç olmadan yeni köprüler ve otoyollar yapabilir, borçlanarak yapsak bile kredilerini ödeyebilirmişiz. Yurttaşlarımız da kamu hizmeti altyapıları çok çok daha ekonomik fiyatlara kullanabilirmiş. Tablolar bunu gösteriyordu. Buradan eleştiri kuruluyor, hükümet projelerinin rantçı karakteri buradan ortaya çıkıyordu. Bu projelerin, özel sektöre, cebimizden “kuruş” harcayacak halimiz olmadığı için değil, rant aşkıyla yaptırıldığı buradan da anlaşılıyordu. Tablosunu kaldırmışlar. Gelirleri kurumun genel gelirlerinin içine gömmüşler.

Eğer özelleştirilirse kamu köprülerinden şimdiki gibi 47 liraya değil, on katına, 470 liraya bile geçemeyebiliriz. Alıcı, “Sözleşme değerlerine göre Osmangazi’den 2 bin 200 liraya , YSS’den 240 liraya, Çanakkale Köprüsü’nden 942 liraya geçiliyor. Onların yatırımı para da benimki değil mi?” demeyecek mi?


[1] İhale bittiğinde, “ucuza gitti” diyenleri dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek cevapladı: “Bunları ezberden konuşuyorlar. Diyorlar ki efendim ‘Elde edilen yıllık gelir 535 milyon dolar.’ Ama bu, brüt gelir. Buradan yüzde 18 KDV ödeyecekler, yüzde 10 belediyeye ödeyecekler. Yolların bakımı, onarımı var. Bunları düştüğünüzde geriye 209 milyon dolarlık vergi ve faiz öncesi kâr kalıyor. Onu da 27 katına satmışız.”

[2] BaşkentGaz için ilk ihale 2010’da yapılmış. Mehmet Emin Karamehmet ile Mehmet Kazancı ortaklığı olan MMEKA, yüzde 80’i için 1.2 milyar dolar teklifle ihaleyi kazanmıştı. Yüzde 80’i için 1.2 milyar dolar, yüzde 100 için 1.5 milyar dolara geliyor. Erdoğan, “1.5 milyar doları yakalamışız” derken bunu kastediyor.

Köşe Yazıları Haberleri