Ankara’da adını Sakarya Meydan Muharebesi’nden alan Sakarya Caddesi’nin giderek çığlığa dönüşen hikâyesine “Sakarya’nın Kentsel Çığlığı” yazısında değinmiştim.
Sakarya yaya bölgesi hala çığlık çığlığa… Belediyelerden, kentin merkezinde hak ettiği değeri görmeyi inatla bekliyor. Bu bekleyiş devam ederken geçmişle gelecek arasında köprü kurarak yaşanmışlıkları geleceğe taşıma kararlığı içerisinde belleğimizi korumaya çalışan mekânları da unutmamak ve unutturmamak da Cumhuriyet’in bize sağladıklarına vefa borcumuz.
Sakarya’nın çığlığına ses veren, Ankara’ya bellek veren mekânlardan birisi de Göksu Lokantası. Göksu Lokantası Karpiç’in çalışanlarının açtığı Washington Restoranı’nın mekânsal mirasını bugünlere özenle taşıyarak Sakarya’da bellek koruyuculuğunu üstleniyor.
Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte eğlence ve yeme içme kültürü bir taraftan kültürlerarası bir köprü bir yandan da sosyal buluşma ve entelektüel üretimin ana mekânlarını oluşturdu. Bu mekânlarda kurulan masalardan kalkıldığında zihnen de doyar ve kolektif üretmenin doyumu yaşanırdı.
Karpiç’ten Göksu’ya
Atatürk’ün daveti ile Ankara’ya gelen George Karpovitch’in değiştirdiği soyadını taşıyan Karpiç Lokantası Cumhuriyet’in ilk yıllarında siyasetçilerden aydınlara yazarlara, sanatçılara kadar herkesin uğrak yeri haline gelir. Verdiği hizmet kalitesi, menüleri ve yetiştirdiği kadrolar ile bugünlere kadar taşınan bir kültürel klasik haline gelen mekânların şekillenmesine ön ayak olur. Karpiç’ten ayrılan ve daha sonra Amerika’da üç ay çalışan Şinasi Şişmanhasanoğlu ve Hüseyin Şişman geldikten sonra 1955 yılında Washington Restoranın ilk kurucuları olur. İnkılap Sokak’ta başlayan restoran serüveni 1962 yılında Sakarya’da Bayındır Sokak’ta bulunan 400 kişilik mekâna taşınır. Washington Restoranın bugünlere taşınan özgün mekânsallığını ve mekâna emanet edilen anıların taşıyıcılığını 1989 yılından itibaren Göksu Lokantası devralır. Mekânın özgünlüğüne dokunmadan özenle restore edilir.
Göksu Lokantası’nın sahiplerinden Gülbeden Aksoy, babaları Karpiç’te çalışan Bahadır Kutlu ve Sezai Baler ile Washington Restoran’dan Göksu Lokantası’na uzanan hikâyeyi bize anlatırken çıktığımız tarihsel yolculuk aynı zamanda bir Cumhuriyet yolculuğu idi. Türkiye ve dünya siyasetinin bir mekânda nasıl izler bıraktığına, Funda Şenol hocamla birlikte tanıklık ettik.
Göksu Lokantası’nın demir kapılarından giriyoruz. O demir kapılar Washington Restoran’dan bu yana müdavimlerini karşılıyor soğukkanlılıkla. Kapının girişinde hemen solda mütevazı şekilde mekânın dekorasyonunu yapan Emmanuel Göring’in adının olduğu levha 63 yıllık bir yaşanmışlığın mimarlıkla bağını kuruyor. Portmanto, askılarda asılı duran ödünç kravatlar geldiğiniz mekânın ne kadar özel olduğunu size hissettiriyor. O günlerden bugüne taşınan telefon kulübesi nostaljik bir iz olarak geçmişle bağ kurarken, ahizeyi kaldırıp numarayı çevirmeye başladığınızda ritmik çevirme sesi geçmişle geleceğin sesi ile sizi zamanla buluşturuyor. Duvarlardaki Anadolu motifleriyle koridordan geçip ahşap bar ve bekleme bölümü ile karşılaştığınızda geçmişin heyecanı düşüyor kalbinize. Sağdaki ve soldaki salonları birleştiren bu karşılaşma mekânında soluklanıyorsunuz. Mekânın ruhu size geçiyor
Mekânın yüklediği sorumluluk, bu eserler kime ait?
Duvarlarında ve tavanlardaki ahşap lambriler Anadolu motifleriyle bizi buluşturan duvar resimleri seramik panolar ve güneş kursu ile mekân, yaşayan bir müzeyi hatırlatıyor…
Soldaki salona girince sizi karşılayan seramik panoların etki gücü ile mekân size sorumluluk yüklüyor. Uzun uzun baktığımız bu Anadolu motiflerinin sanatçısı kim diye düşünmeden edemiyorsunuz. Bir imzası var mıdır diye dikkatlice bakıyoruz sağına soluna. Çekilen fotoğrafları piksel piksel büyütüp imzasını ararken bulduk kendimizi bir anda. Kim yapmıştı bu eserleri? 1950’ler ile 60’ların Ankara’sında Anadolu motifleriyle bir lokantayı bezeyen hangi sanatçı idi? Füreyya Koral’ın eli değmiş olabilir mi ya da Sadi Diren’in yorumlayışının esintisi midir bu eserler, yoksa Atilla Galatalı mı? Belki de o yıllarda Ankara’da üretim yapan başka bir sanatçının eli değdi bu mekâna. Fotoğrafları büyüterek imza arayışı ile aslında belleğimizdeki izlerin arayışını sürüyorduk aynı zamanda. Bu keşif süreci, mekânın sürekliliği için bizden istediği sorumluluklardan biri değil mi zaten?
Anılarını mekâna emanet edenler
Washington Restoran’dan başlayarak bugüne kadar kimler anılarını emanet etti masalara… Kimler bu çok yönlü buluşma ortamıyla bir kamusal buluşma ortamına dönüştürdü bir lokantayı: Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk Turgut Özal, İsmet İnönü, Erdal İnönü, Turan Güneş, Ahmet Necdet Sezer hangi masada oturmuştu acaba.
Rauf Denktaş, İlhan Aliyev, Bill Clinton, Zülfikar Ali Butto, Şah Rıza Pehlevi, Kraliçe Elizabeth geldiklerinde hangi salonu tercih etmişlerdi.
Vitali Hakko, Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Nurettin Çarmıklı, Ayhan Şahenk, İhsan Doğramacı masalara ne anılar bırakmışlardı.
Şu köşede bir öğlen yemeğinde karşılaşan, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Abdi İpekçi hangi gelişmeleri değerlendirmişlerdi.
Öğlen yemeğini yedikten sonra uçakla İstanbul’a geçen ve o gün akşam katledilen Abdi İpekçi burada son kez neyi düşünmüştü.
Sedat Ergin, Yalçın Doğan hangi haber kaynakları ile burada buluşmuştu. Ceza avukatı Turgut Kazan hangi müvekkilleri ile burada son değerlendirmeleri yapmıştı.
İz üstüne iz bırakın
Bir mekân 63 yıldır Cumhurbaşkanları, devlet başkanları, gazeteciler, sanatçılar, aydınlar, bürokratlar, politikacılar, öğretim görevlileri, mühendisler, mimarlar, avukatlar ve binlerce insanı bir arada buluşturan kentin belleği olarak emanet edilen anıları geleceğe taşımanın sorumluluğu ile Sakarya’nın can çekişen haline nefes katmaya çalışıyor. Bu nefesin bellek bekçiliğini üstlenen Göksu Lokantası geçmişle gelecek arasında sessizce kurduğu köprüyü gelecek kuşaklara taşımanın kararlılığı içerisinde inatla orada bekliyor.
Cumhuriyet’in ve Ankara’nın çağdaş bir yaşam yaratmadaki fikir emaneti olan bellek mekânların sürekliliğini sağlamak kendi sürekliğimizi de sağlamak aynı zamanda. Bir öğle vakti ya da akşam Sakarya’da Göksu’da karşılaşmak anı biriktirmek dileğiyle, binlerce insanın anısının yanına, sizde mekâna iz bırakın.