CHP Lideri Özgür Özel, “fark yüzde 8’e çıktı“ diyor. SONAR’ın Nisan ayında yaptığı ankete göre de CHP ile AKP arasındaki fark yüzde 6’yı geçmiş durumda. Cumhur İttifakı’nın ortakları AKP ve MHP’nin oyları eriyor. Erken seçim isteyenlerin oranı ise 56,6’ya ulaşmış durumda.
Mücadelenin, direnmenin, hak ve özgürlük mücadelesinin kazandırdığı somut bir şekilde ortaya çıkmış durumda.
Sadece oy oranlarında da değil.
Özgür Özel, 19 Mart’ta aldıkları duyumu şöyle açıklıyordu:
“Bize gelen bilgi şuydu: CHP'ye kayyım, İBB'ye kayyım, İstanbul Barosu'na kayyım. Bu hafta üçüne kayyım atacaklar. Yani İstanbul Büyükşehir'i alacaklar. Buna direnecek yapı olan CHP'yi çökertecekler. Bunu savunacak olan avukatların da barosuna kayyum atacaklar bu hafta“.
İşte toplumsal muhalefet burada da kazanabileceğini gösterdi ve kayyımlarına önüne geçildi.
Şimdi böyle bir ortamda Saray kalemşorları da muhalif görünümlü kimi gizli yanaşmalar da çıkmış, “Sert üslup CHP’ye yaramıyor. Özgür Özel bir an önce normalleşmek ve yumuşamak zorunda. Böyle giderse Erdoğan yüzde 60’ları bulur“ diyor.
Zaten “CHP kazansa bile iktidar CHP’ye teslim edilmezmiş“ diyerek tehdit etmeyi de ihmal etmiyorlar.
Psikolojik harp teknikleri sonuna kadar kullanılıyor yine.
Korkut, demoralize et, yılgınlığa sevket ve kaybedeceğine inandır.
Hem muhalefeti hem de kendilerinden kaçan ya da kaçacak olan kitleyi hizaya getirmeye çalışıyorlar.
Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels’in psikolojik harp ilkelerinden biri neydi; düşmanın politikasını ve eylemini etkilemek.
Dönem dönem çok kullanıldı bu yöntem Türkiye’de. Kimi zaman doğrudan en tepeden “yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz“ diyerek itiraz eden halk korkutulup tehdit edildi.
Kimi zaman, “ölüm listelerimiz hazır“ dendi. Toprağa gömülü silahlardan söz edildi insanları sindirmek, hak arayışına geçit vermemek için.
Şimdi de benzer bir yöntem izliyor iktidar cenahı.
Protesto eylemlerine neden öğrenciler çağrılıyormuş diyor bir Saray dalkavuğu; o gençleri kimsenin çağırmadığını bildiği halde. Ardından öğrencileri korkutuyor; “bursları kesilir, yurtlardan atılır, ileride kamuda işe bile giremezler.“
Köşesinden “15 Temmuz sonrası Türkiye yeni bir sisteme geçti. Ordu, polis, yargı ve kurumlar yeniden yapılandırıldı. Bugünkü güvenlik bürokrasisinin yüzde 70’i 15 Temmuz sonrası atandı“ diye yazıp muhalefeti tehdit ediyor.
Başka bir soytarı çıkmış sosyal medyadan çektiği videolarla benzer korkuları aşılamaya çalışıyor:
“Bugün cumhurbaşkanlığı koltuğu padişahlık koltuğudur Türkiye'de. Padişahlık koltuğunu CHP'ye vermezler.
Milis gücün mü var, ayrı istihbarat gücün mü var, ayrı polisin mi var, ayrı jandarman mı var ya da elinde silahlı mücadeleye hazır milyonların mı var? Hiçbiri yok. Bırak devlet gücünü; polisi, jandarmayı, MİT'i, orduyu geçtim Tayyip Erdoğan'a ölümüne bağlı en az 20 milyon insan var.
Bak geçen gün Devlet Bahçeli bir açıklama yaptı; ‘15 Temmuz'da olandan çok daha kötü olur ikaz ediyoruz‘ gibi hani eğer bir darbeye, sokak kalkışasına kalkarsanız yani.“
Bu Saray soytarısına göre de muhalefet bir an önce “normalleşmeli ve yumuşamalı“ymış!
Hatta Özgür Özel bir an önce Erdoğan’dan randevu istemeliymiş!
Haşa erken seçim filan da istememeliymiş!
Niye peki?
Madem CHP’nin bu “muhalefet tarzı ve üslubu“ kendisine kaybettiriyor, Saray’a kazandırıyorsa bu telaş neden?
Madem “CHP kazansa bile iktidar teslim edilmeyecek“ ise bu telaş neden?
Eğer durum gerçekten dedikleri gibiyse niye halkı korkutup sindirmeye çalışıyorlar?
Ama işler öyle değil tabii.
CHP’nin 19 Mart’tan itibaren gösterdiği dirençli muhalefet anlayışı ve yükselen toplumsal muhalefet Saray’a kaybettirmeye başladı.
Saray’ın da avanelerinin de korkusu ve telaşı bundan.
Psikolojik harp teknikleriyle muhalefeti dizayn edip susturabileceklerini sanıyorlar.
Erdoğan’a ölümüne bağlı olan 20 milyon ne yapacak peki? Geri kalan 65 milyonu mu yok edecek?
Saray soytarılarının psikolojik harp oyunlarına kanacak bir toplum yok artık.
Korkuyu evde bırakan bir gençlik ve onlara sahip çıkan aileleriyle yürüyen bu toplumsal muhalefetin karşısında hiçbir güç kolay kolay duramaz artık.