Siyaset dünyasının en tartışmalı isimlerinden biri hiç kuşkusuz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çalışkan ile savaşını herkes anımsar. Öyle ki Ekim 2017’de Süleyman Soylu’nun oğlunun içinde bulunduğu otomobil İstanbul’da Yunus ekipleri tarafından durdurularak aranmış, Soylu’nun aradığı İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan ise telefonlara bile çıkmamıştı.
Soylu ile Çalışkan’ın kavgası yakın zamanda Sedat Peker’in iddiaları sırasında da sürmüştü.
Soylu’nun, Berat Albayrak’a yakın olan Hüseyin Çalışkan’dan kurtulmak istediğini herkes biliyordu.
Haziran 2020'de Erdoğan'ın imzaladığı Emniyet atama kararnamesiyle Hüseyin Çalışkan İstanbul'dan alınmış ve Emniyet Genel Müdür Yardımcılığına getirilmişti.
Çalışkan'ın yerine Zafer Aktaş, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne atanmıştı.
O dönem bu atama "Soylu'nun zaferi" gibi sunulmaya çalışılmıştı.
Oysa Soylu, Zafer Aktaş'ı gerçekten istemiyordu.
Aklında iki isim vardı İstanbul için; Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu ve Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz.
Erdoğan, Soylu'nun "en güvendiği" bu iki isime onay vermemişti. Onun yerine Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ı İstanbul'a atamaya karar vermişti.
Aktaş'ı Erdoğan'a öneren kişi ise yine Soylu'nun arasının hiç de iyi olmadığı bir kişiydi; Muhterem İnce.
Şu anda Anayasa Mahkemesi üyesi olan İnce, o dönemde bizzat Erdoğan tarafından İçişleri Bakanlığı’na Soylu'nun yardımcılığına getirilmişti.
Ortada bir "vekalet savaşı" vardı ve Soylu kamuoyuna sanki güç kendisiydeymiş gibi göstermek istiyordu.
O nedenle kalemşörlerine "Zafer Aktaş'ı Süleyman Soylu istedi. Bizzat kendisi Saray'a gitti, yanında Aktaş'ı da götürdü. Bu görevi en iyi onun yapabileceğini söyledi. Erdoğan’ı ikna etti" türünden haberler yaptırttı.
Gelgelelim Aktaş'tan hiç de memnun değildi. Zaman zaman Aktaş'ı görevden aldırmak istediğine dair haberler basına yansıdı.
Dün Tolga Şardan'ın t24'de yayınlanan "Sarallar soruşturmasının perde arkasında Soylu ile Aktaş arasında yaşananlar" yazısı bu kavganın en açık şekilde dışa vurumuydu.
Şardan'ın yazısına göre Soylu, Sarallar Grubu operasyonuyla ilgili kendisine neden bilgi verilmediğini sormuştu İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'a. Karşılığında ise "Size her söylediğimizde sızıntı oldu" yanıtını almıştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü iddiayı yalanlayan bir açıklama yaptı, "Teşkilatımız, hiyerarşik düzenden asla taviz vermeyen bir yapıya sahiptir" dedi. İddiayı ortaya atanlar hakkında hukuki işlem başlatılacağını söyledi.
İçişleri Bakanlığı Müşaviri Burak Gültekin de Tolga Şardan'a hakaret eden bir açıklama yaptı. "Dezenformasyon Yasası" ile tehdit etti, suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu söz konusu bu iki açıklamayı da kendi sosyal medya hesabından retweet etti.
Peki, söz konusu yazıda adı geçen İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ne yaptı?
Sonuçta taraflardan birisi de oydu.
Başında bulunduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün daha önceki tüm açıklamalarını sosyal medya hesabından paylaşan Zafer Aktaş bu kez hiçbir şey yapmadı.
İstanbul Emniyetinin de bakanlık müşavirinin de açıklamalarını görmezden geldi.
İlginç değil mi ?
Aslında Zafer Aktaş ile Süleyman Soylu'nun arasının açık olduğuna dair bir ilk net olay bu yıl Ocak ayında ortaya çıkmıştı.
24 Ocak'ta İstanbul'un kara teslim olduğu gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İngiliz Büyükelçi ile yemek yediği restorana giriş ve çıkışını gösteren mobese görüntüleri sosyal medyaya yansımış ve tepkilere neden olmuştu.
AKP'lilerin üzerinde tepindiği olay sonrası görüntülerin kim tarafından servis edildiği büyük tartışma yaratmıştı.
Zafer Aktaş’ın görüntülerin kendisinden habersiz sızdırıldığını söyleyerek Soylu'yu işaret ettiğine dair haberleri anımsayın.
Ama daha öncesi de vardı.
Barış Pehlivan, 8 Nisan 2021'de kaleme aldığı yazısında "Emniyet'te yine kriz" diyordu.
Soylu'nun Zafer Aktaş'tan rahatsız olduğuna dair kulislerden söz ediyordu.
Tolga Şardan’ın yazısı her ne kadar yalanlansa da görünen o ki Süleyman Soylu, vekalet savaşlarında İstanbul’da istediği gücü hala elde edememiş. Bu gidişle elde etmesine de izin verilmeyecek.
Ayrıca Sezgin Baran Korkmaz örneği ortada duruyorken Soylu’nun yalanlamasına da kimse inanmaz.