Okula gitmek istemeyen kardeşini psikiyatriste götüren bir abla ortaya çıkartmıştı Ensar Vakfı’ndaki tecavüz skandalını.
Durum savcılığa bildirilir bildirilmez öğretmen Muharrem Büyüktürk tutuklanmıştı.
2012-2015 yılları arasında, Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne ait evlerde kalan 9-10 yaşlarındaki 45 çocuğa tecavüz edilmişti.
BirGün Gazetesi'nden Serbay Mansuroğlu, 13 Mart 2016‘da haberleştirmişti bu korkunç olayı.
Haliyle büyük bir infial yarattı haber.
Savcılık ise hemen dava dosyası hakkında gizlilik kararı aldı ve olaya ilişkin yayın yasağı getirdi.
Sustu mu toplum?
Hayır, elbette hem gazeteciler hem kamuoyu bu olayın peşini bırakmadı.
Sonradan ortaya çıktı ki tecavüzcü öğretmen Muharrem Büyüktürk'ün tutuklandığı yerel bir site tarafından daha önce haberleştirilmişti. Ancak adliyeden gelen bir telefon üzerine haber siteden kaldırılmıştı.
Yerel internet sitesinin imtiyaz sahibi "Özellikle hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalmamak için haber kaldırdık" diyerek doğrulamıştı haberi kaldırdıklarını.
Yani olay 10 gün boyunca saklanmıştı.
Karaman Valiliği mahkeme süresince Karaman il sınırları içerisinde toplanma, toplantı, basın açıklaması, gösteri yürüyüşü, miting, oturma eylemi, stant açma, çadır kurma gibi etkinlikleri yasaklamıştı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ise akıllardan hiç çıkmayacak şu cümleyi kullanmıştı o günlerde:
"Karaman'da ilk vaka ortaya çıkar çıkmaz hemen hukuki açıdan bakanlığımız müdahil oldu, buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı'nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz."
HDP milletvekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel, 24 Mart 2016'da Sema Ramazanoğlu hakkında “çocuklara yönelik cinsel istismarı ve kadınlara yönelik şiddeti önlemede ihmali bulunduğu“ gerekçesiyle gensoru önergesi verdi.
4 Nisan'da Meclis'te yapılan oylamada gensoru önergesi reddedildi.
İşte o gün Meclis'te bir fotoğraf verildi. Ramazanoğlu'nu tebrik kuyruğuna girmişti AKP'li milletvekilleri. Ramazanoğlu da yüzünde kocaman bir gülümseyişle tebrikleri kabul etmişti.
45 çocuğa tecavüz… Meclis’te gülerek gensorunun reddini kutlayan AKP’li milletvekilleri… Tecavüzün aklanışına tutulan alkış…
Biraz daha geriye gidelim; 2013’e.
Türkiye’yi sarsan 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarına. Hani şu iktidar eliyle üstü kapatılan ama unutulmayan dosyalara.
Evlerden çıkan para sayma makinaları, ayakkabı kutularında ortaya çıkan milyon dolarlar, rüşvetler, yolsuzluklar, kaçakçılık, görevi kötüye kullanma… Suç namına ne ararsan var.
Dört bakanın adı geçiyordu dosyalarda; Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar.
Türkiye yine sarsılıyordu. Ama dönemin Başbakanı Erdoğan’a göre “hükümeti hedef alan siyasi bir operasyon“ söz konusuydu.
AKP iktidarı her türlü gücünü kullanarak dosyalar hakkında takipsizlik kararı verdirdi.
Dört bakan hakkında ise fezleke hazırlandı. Fezlekeler TBMM’ye gönderildi. Ancak "gizlilik kararı" gerekçesiyle okunmadı. Bakanlar hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarını incelemek için kurulan soruşturma komisyonuyla ilgili tüm haberlere yayın yasağı getirildi.
7 ay “çalıştı“ bu komisyon! Ve AKP'li üyelerin oylarıyla yolsuzlukla suçlanan bakanların
Yüce Divan'da yargılanmasının gerekmediğine dair bir karar aldı.
Karar tartışmaya açıldı Meclis'te ve 21 Ocak 2015'te yapılan oylamada dört bakanın Yüce
Divan'a gönderilmesine yönelik önergeler AKP'lilerin oylarıyla reddedildi.
O gün de benzer bir fotoğraf çekilmişti Meclis'te.
Mutluluk pozu veriyordu AKP'li milletvekilleri, ellerindeki zarfı kutulara atarken kahkahalarla gülüyorlardı. Öyle ki Egemen Bağış zarfı kutuya zar atar gibi fırlatarak atışı çok konuşulmuştu.
Suç aklanmakla kalmamış yine kolektifleştirilmişti bu pozlarla.
İşte dün Sansür Yasası'nı Meclis'ten geçirdikten sonra yine benzer bir poz verdi AKP'li milletvekilleri.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, bu "gurur" tablosunu kendi sosyal medya hesabından “emeği geçenlere teşekkür“ ederek paylaştı.
Bazen tecavüzü aklayarak, bazen yolsuzlukların hırsızlıkların üstünü örterek veriyorlar bu pozları.
Aslında suç ortaklıklarının pozunu verdiklerini bile bilmiyorlar.
Bu sansür yasası ile gerçekleri örtebileceklerini sanıyorlar.
Oysa devlet eliyle yapmaya çalıştıkları tüm engellemelere, getirdikleri tüm yasaklara rağmen hem Karaman’daki korkunç tecavüz olayını hem de kapatılan 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarındaki her şeyi bugün herkes biliyor.
Yapmak istedikleri şey suç ortaklığıyla gerçekleri gizlemeye çalışmak.
Nafile çaba;
Türkiye’de gerekirse duvarlara yazsalar bile gerçekleri duyurmaya devam edecek gazeteciler olduğunun farkında değiller.
Yaratmak istedikleri korkuya teslim olmayıp gerçeğin duyulması için çabalayacak binlerce belki milyonlarca insan olduğunun da…
İran örneği ortada. İnterneti kesseler bile ülkede yaşananları dünyadan gizleyemiyorlar…
Türkiye’de yaşananlar, yaşanacaklar da gizli kalmayacak.
Ama onların işledikleri suçları gizleme çabaları ve bunun için oluşturdukları suç ortaklığıyla verdikleri bu pozlar tarihte yerini alacak.
İsmet İnönü’nün bir zamanlar Meclis kürsüsünden DP’liler için söylediği şu sözler bugün yaşananları belki de en iyi ifade eden cümleler:
“Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum.
Suçluların telaşı içindesiniz…
Aydınlıktan korkuyorsunuz.“