Adalet mekânlarının kentsel ölçekteki yeri önemlidir. Adalet saraylarını kentsel ölçekte nereye koyacağınız nerede konumlandıracağınız adalete erişimle ilgili ideolojinin bakış açısını yansıtır. Sağlıksız kentleşme politikaları ile idari merkez olan Ankara’da merkeze oturan sağlık, adalet yapılarından, merkezden uzaklaşan sağlık politikalarından, dağılmış adalet yapılarından, merkezden uzaklaşan eğitim yapılarına kadar bir yönetememe hali, kargaşası mekâna ve yaşama yansıyor.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ulus bölgesi adaletin, Sıhhiye bölgesi ve çevresi de sağlığın merkeziydi. Yarışma yoluyla elde edilen Sıhhiye Adliyesi 1989 yılında hizmete sunuldu. Sağlık ve adalet Sıhhiye’de buluştu.
13 Ocak’ta Sıhhiye Adliyesi’nde 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyelerinin yargılandığı “plaket” davası vardı. Kent merkezinde yürüyerek ulaşılabilen Sıhhiye Adliyesi’nde çevre haberi yapan gazeteciye verdikleri plaket ödülü nedeniyle, 7 yönetim kurulu üyesinin terör örgütü propagandası yapmakla itham edildiği davanın 4.duruşması görüldü. Hukuku, Yargıtay kararlarını, yargılama usul ve esaslarını, ceza avukatlığında 60 yıllık meslek yılını dolduran avukat Turgut Kazan dört duruşmadır sabırla anlattı. Dersine hazırlanmış bir hoca titizliği ile yargılamanın kolektifliğini, karşılıklı müzakere ve değerlendirme gerekliliğini anlatırken, Anayasa mahkemesi kararlarını sunarken, yargılamanın hukuksuzluğunu gözler önüne sererken, iddia makamı 4 duruşmadır mütalaasını hiç değiştirmeden aynı talebi yineledi.
Salondaki dinleyiciler ve yargılananlar pür dikkat dinliyordu. Turgut Hoca mahkeme salonunu Ahmet İsvan’dan Reha İsvan’a kadar uzanan tarihsel hukuk yolculuğuna çıkarttı. Yargılamanın kolektifliğini üstüne basa basa , altını çize çize defalarca anlattı. Mahkeme salonunda izleyenler hukukla doyurulmuş zihinleriyle her defasında çok şey öğrenen öğrenciler gibiydiler.
Kurumlar üniversiteler davalılar arasında
Mimarlar Odası Ankara Şubesi kent mücadelesinde 1800 dava ile hukuk mücadelesi yürütüyor ve her geçen gün sayı katlanarak artıyor. Yargının neredeyse tüm yapılarında davaları görülüyor. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, İdari Mahkemeler, Bölge İdare Mahkemesi, İş Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Asliye Hukuk Mahkemesi, İcra Hukuk, Asliye Ceza, Sulh Hukuk, Fikri ve Sınai Haklar, Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp tüm birimlerinde dosyaları davaları var.
Öyle büyük bir talan süreci yaşandı ki Başkent’te tüm kurumlarla davalık olmuşlar: TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Çevre Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Valilikler, Çankaya Kaymakamlığı, Yüksek Seçim Kurulu, PTT, TRT, AOÇ Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü, Emlak GYO, Sayıştay, TOKİ, Özelleştirme İdaresi, Kamu İhale Kurumu, İller Bankası, ASKİ, EGO, Anıtkabir Komutanlığı gibi pek çok kurumun kentleşme ve mekânsal politikalarındaki yanlış uygulamaları yargıya taşınmış. YÖK, ODTÜ, Gazi Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, TOBB Üniversitesi, TED Üniversitesi, Atatürk Orman Çiftliği, ODTÜ Yolu, KYK yurdu ve Rüzgar Tüneli, Kurtuluş Parkı davaları sürecinde yollarının kesiştiği üniversitelerden sadece bir kaçı. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Sincan, Yenimahalle Belediyeleri yanlış kentleşme politikalarında imar planı değişikliklerinde yargısal süreçle karşı karşıya kalınan belediyelerden başlıcaları.
Başkent’ten Anadolu’ya uzanan mücadele
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin hinterlandı çok geniş. Anadolu’nun doğusu ile batısını güneyiyle kuzeyini birleştiren bir Başkent Şubesi: Erzincan, Çankırı, Yozgat, Karadeniz Ereğli, Zonguldak, Düzce, Bolu, Sivas, Tunceli, Nevşehir, Kırşehir, Kastamonu, Kırıkkale, Çorum, Bartın, Amasra, Karabük ve ilçelerinde ki kent mücadelesi ve Cumhuriyet değerlerini korumak hukuksal süreçlere taşımak yine Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin sorumluluğunda. UNESCO Dünya Miras listesinde bulunan Kapadokya ve Safranbolu’nun en küçük tahribatında Mimarlar Odası Ankara Şubesi elinin ve gücünün yettiği yerde ülke gündemini hukuksal mücadelesi ile belirliyor.
Bugüne kadar açtığı davaların %80’inini kazanıyor. Hukuk kararlarını uygulamayanlarla ilgili suç duyurularında bulunarak adalet arıyor. Cumhurbaşkanı’ndan bakanlara, belediye başkanlarından rektörlere, emniyet görevlilerinden, belediye meclis üyelerine, teknik personelinden, koruma kurulu üyelerine, havuz medyasına kadar sorumluluğu bulunanlar hakkında şikâyetler, suç duyuruları ile fikir takip sürecini işletiyor. Hukuku yeniden hukukla inşa etmenin mücadelesini kamuoyuna anlatıyor, basın toplantıları yapıyor, demokratik kitle örgütlerini, sanatçıları bir araya toplayarak dayanışmalar kuruyor. Yan yana gelemeyecekleri yan yana getiriyor kolektif bir mücadele örüyor. Farklı kesimlerin desteğini alıyor, Başkent ve Cumhuriyet cephesini cesaretle inşa etmeye devam ediyor. Başkent’ten Anadolu’ya uzanan mücadele ile Başkentin kuruluş hikâyesini kent mücadelesi üzerinden yeniden üretiyor.
Sermaye ile karşı karşıya kalma
Kent rantının paylaşımında kurumlar sermaye ile işbirliği içerisinde imar ve planlama süreçlerini gerçekleştirir. Açılışlarda çekilen fotoğrafları derinliğine incelediğinizde yan yana gelen siyasetçilerle sermayenin ilişkisini görebilirsiniz. Bir fotoğrafa nereden baktığınız yada yana fotoğraf verdiğiniz kişinin kim olduğu önemlidir. Ayrıcalıklı imar hakları verilen imar planları değişikliği davalarında, birçok holding, davalı tarafın yanında müdahillik başvurusu yapar. Hukukçular Yapı Kooperatifi’nde yargı mensuplarının aldığı emsal artışında, Togo İkiz Kulelerinde Sinan Aygün şirketleri, Atatürk Orman Çiftliği’nde Limak İnşaat, Demirkafes alanında YDA, Merkez Ankara’da Pasifik İnşaat, Next level, İmrahor Vadisi’nde Sinpaş, Ankara Oteli’nde Çelikler Holding gibi Anadolu’nun birçok yerinde sermaye kesimi ile davalar sürecinde karşı karşıya gelirler. Sermaye ve siyaset birlikteliği, ev sahibi olmak isteyen halkın duygularını istismar ederler. İmrahor Vadisi’nde, Keçiören’de, Altındağ’da, Dikmen’de halkın arazileri üzerinde 1e 10 veren yüksek yoğunluklu imar planı değişikliğine açılan davalarda, sermaye grupları, çıkar çevreleri, yerel yönetimler, kurumlar, halkın tepkisini Mimarlar Odası’nı hedef hedefe koyarak, yönetim kurulunu yıldırmaya çalışırlar.
Atatürk Orman Çiftliği mücadelenin rol modeli
Atatürk Orman Çiftliği 200 aktif davası, 330 hukuksal süreci ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanan, Başkent’te verilen mücadelenin uluslararası boyutta gündem oluşturmasının bitmeyen mücadele alanı. Hukukçular için, aktivistler için, araştırmacılar için, akademisyenler için, siyasetçiler için her yönüyle ele alınması gereken bir laboratuar. Toplumun kılcal damarlarına kadar ulaşmış, toplumsallaşmış, ideoloji ile mekan ilişkisini kuran, köylüsünden kentlisine, dünyanın her yerinden ses getiren biricik mücadelesi…İktidarı sürekli savunmada tutan, yaratıcı hukuksal sürecin kendisi. Cumhuriyet değerlerinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetin nasıl korunacağının mücadelesinin rol modeli.
Saraçoğlu Mahallesi, Havagazı Fabrikası, İller Bankası Binası, Ulus Tarihi Kent Merkezi, Ankara Kalesi, Anıtkabir, Atatürk Kültür Merkezi alanları, 19 Mayıs Stadyumu, Ankara Tenis Kulübü, Körfez Lokantası, Muammer Aksoy Evi, Uğur Mumcu anıtı , Cebeci Stadyumu, TBMM, bakanlık binaları, Cumhuriyet’in Fabrikaları, Halkevi Binaları, Köy Enstitüsü yapıları, boşaltılmış köy okulları, taş mektepleri, Güvenpark’ı, Abdi İpekçi Parkı, Kurtuluş Parkı, Gençlik Parkı, Ulus Meydanı, Sıhhiye Meydanı, Zafer Meydanı, Lozan Meydanı, Tandoğan Meydanı, değiştirilen sokak isimlerinin, ağaçların, binaların, hafızanın, anıların, Cumhuriyet’in değerlerinin mahallelerinin, heykellerinin sanatının, çağdaş yaşamının korunmasında Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin izleri vardır.
Mesele çevre haberi yapan gazeteciye verilen bir plaket değil elbette. Mesele Atatürk Orman Çiftliği, Saraçoğlu Mahallesi, Togo İkiz Kuleleri, Cumhuriyet değerlerinin korunması, Başkentin savunulması, memleket topraklarının her bir metrekaresinin talan edilmesine karşı hukukla durulmasıydı. İşte bu yüzden 4 duruşmadır Turgut Kazan’ın hukuk savunması, iddia makamının fikrini bir milim bile değiştirmemişti.
Halkın çocukları Cumhuriyet’in mimarları
25.Ağır Ceza’da yargılanan yedi yönetim kurulu üyesi: Tezcan Karakuş Candan, Ünal Kara, Nihal Evirgen, Muteber Osmanpaşaoğlu, Tuğba Arslan, Ece Yoltay, Özgür Bayramoğlu bu ülkenin taşını toprağını, çiçeğini, böceğini, akarsuyunu, ormanını, dağını, ovasını, tarihi kültürel ve doğal mirasını savunmaktan geri durmayan insanlar… Hiçbiri saraylarda sırça köşklerde doğmadı.
Devlet üniversitelerine dereceyle girdiler. Emekleri ile geçindiler. Bu ülkenin emekçi halklarının çocukları ve aynı zamanda AİHM’in tabiriyle kamu bekçileriydiler... Kendi menfaatlerini değil, kamunun halkın menfaatlerini düşündüler. İşlerinden oldular, haklarında soruşturmalar açıldı, hedef gösterildiler, düzenleri bozuldu, gelecekleri ipotek altına alındı. Ama onlar yılmadılar.
Diplomalarını Cumhuriyet’e senet olarak vermiş başları dik, yürekleri vatan ve insan sevgisi ile dolu olan Cumhuriyet’in mimarlarının gözleri mahkeme salonunda hep karşıdaydı. Zira tam karşıda ışık huzmesiyle aydınlanan Atatürk büstü ve altında bir devletin ya da düzeninin esasının adalet olduğunu vurgulayan “Adalet Mülkün Temelidir” yazıyordu. İşte o ışık, bu ülkenin değerlerinin talan edilmemesi için adalet arayan, uğruna mücadele ettikleri hukukun ışığıydı.
Dava son kez savunmalarını almak ve karar vermek üzere 24 Şubat saat 10.00’a ertelendi. Bu tarihi ajandanıza not etmeyi unutmayın. Zira mahkeme salonunda halkın çocukları, Cumhuriyet’in mimarları, Başkenti nasıl savunduklarını Cumhuriyet değerlerini korumak için nasıl mücadele ettiklerini, adalet arayışını anlatacaklar. Heyet onları dinleyecek ve kararını verecek.
Mesele çevre haberi yaptığı için gazeteciye verilen plaket değil elbette, Başkent’in ve Cumhuriyet değerlerinin savunulması, rantın tekerine çomak sokulması. Ve bütün mesele, her hal ve şart altında teslim olunmaması, elbirliği ile vatanı ve cumhuriyeti yok etmek isteyenlere… İşte bu bizim davamız…