"Tren Hattı" tayfası: Toplu ulaşım güzergahları suçun rotasını nasıl belirliyor?

Marmaray ve İzban: Ulaşım Ağları Suçu Nasıl Tetikliyor?Kentsel suç oranlarının toplu ulaşım güzergahlarını izlediği teorisi doğru mu? Washington'daki nadir bir çalışma, istasyonlar kapanınca soygunların %5 azaldığını gösterdi.Peki, Gebze-Halkalı hattında gördüğümüz yoksulluk, pahalı semtler ve "Taskafa" tıraşlı gençlerin şivelerinde yankılanan göç hikayeleri bu denklemin neresinde? Venezuelalı mega çete Tren de Aragua'dan Adana'nın "Tren Hattı Tayfası"na...

Cengiz ERDİNÇ

Sabah saat dokuza doğru. Kırk üç durağın yarısından fazlasını geride bırakan Marmaray, Gebze’yi geçip Süreyya Plajı istasyonuna girdiğinde gitar ve keman eşliğinde o Ahmet Kaya şarkısı vagonda patlayıveriyor; “İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi? / kavgalar kansız biter mi?/Bir mavzer çığlığında seni aramak var ya/Bu hep böyle böyle gider mi?”

16 Kasım, Ahmet Kaya’nın ölüm yıldönümü.

Halkalı’da, yoksul mahallelerin arasından yola çıkan gıcır gıcır vagonlar Anadolu yakasının pahalı semtlerinden, Fransız balkonların ve sıkı sıkıya kapalı motorlu panjurların arasından, yeniden fabrika semtlerine, işçi mahallelerine, çiğ köfte ve börekçi tabelalarının kalbine ilerliyor.

Marmaray vagonları, Gebze otogarına açılan yan yolda bezgin yüzleriyle kimlik kontrolü yapan iki genç kadın polisin yanından geçip gidiyor. İstanbul’a girenleri, İstanbul’dan çıkanları saymanın mümkün olmadığının farkındalar, yine de şanslarını deniyorlar.

Mahalle tıraşlı müzisyen, ince uzun parmaklarıyla Türk müziğine ait o şaşmaz "Si bemol Mi bemol" akorunda yürüyor: “Kendine iyi bak, beni düşünme, su akar yatağını bulur”. Kendine iyi bakmanın imkân ve ihtimali yok, o da biliyor, hepimiz biliyoruz.

Tepede bir parça bırakılıp ense ve şakakların sıfıra vurulduğu bu tıraş şekline Taskafa dense de asıl adı mahalle tıraşı. El Salvador’da “Edgar” adını alan bu tıraş şekli çete alameti sayıldığı için suça savaş açan Devlet Başkanı Naib Bukele tarafından okullarda zinhar yasaklandı. ABD’nin Güneybatı eyaletlerinde Latin gençler arasında 2010’lu yıllarda başlayan bu moda “956 cuh” şarkısından ilhamla “Cuh” adını aldı. (956 Rio Grande’nin bölge kodu, Cuh da Hispanik argoda kuzenin kısaltması) Meseleyi Meksika yerlilerinin Takuache saç kesimine kadar geri götürenler de var.

Marmaray’ın katettiği bu coğrafyada başka alametler de var. Gerçeğinden ayırt edilemeyecek beyaz, apartman tabanlı spor ayakkabılar, düdük gibi dar paçalı pantolonlar, şekil gözlükler. Bu gençlerin büyük bölümünün şiveleri, seksen, doksan yıl kadar önce dağlarda iç çekip, tek elle tütün saran şaki dedelerinin ruhunu çağrıştırıyor. Şivede, vurgularda yakılan köylerin isi, tası tarağı toplayıp can pazarından büyük şehirlere göç eden ailelerin ürkek bakışı da var.

Efeleri, kızanları da atlamayalım. Devlet bir gecede kellelerini almadan önce bir şehirden ötekine sağ salim geçmek isteyenler belirli bir ücret mukabili efelere karşı, efelerin korumasından yararlanıyordu.

Peki yüz beygire yaklaşan bir çalıntı motor, siyah kask, dönüştürülmüş silah ve eğlenceli maskelerle gövde gösterisi yapan mafyanın yeni nesliyle, iki ilde 43 durak ve 75 kilometreyi kat eden Marmaray arasında bir bağ kurulabilir mi? Ya 41 istasyonla 135 kilometreyi kat eden İzban? O zaman sadece 13 duraklı cılız bir metroya karşılık sıcaktan bunaldıklarında güneşe bile silah patlatanların şehri Adana’nın durumu ne olacak?

Kentsel alanlarda suç oranlarının daha yüksek oluşunu açıklayan teorilerden biri yoğun nüfuslu bölgelerin, ulaşım maliyetlerini düşürerek suçu teşvik ettiği yolunda. Faillerin mülkiyet suçları için varlıklı mahallelere planlı seyahatlerini kolaylaştırdığı varsayılıyor. Fakat suç oranları pek çok şehirde toplu ulaşım güzergahlarını izlese de bunun doğrudan etkisini ortaya koyan bulgu pek yok.

Bu konudaki nadir çalışmalardan biri 12 yıl önce Washington’da yapıldı. Akademisyenler David C. Phillips ve Danielle Sandler 2011 ve 2013 yılları arasında şehirdeki raylı sistemin belli istasyonlarının bakım nedeniyle kapatılmasını fırsat bilip bu durumun aynı dönemdeki suç oranlarını etkileyip etkilemediğine baktı. Vardıkları sonuç şu, kapatılan istasyonla aynı hatlardaki istasyonların çeyrek mil (~400 metre) çevresinde saldırı, soygun, kundaklama, hırsızlık, araçtan hırsızlık gibi sekiz kalem suç, özellikle soygunlar yüzde 5 azalıyor. Bütün faktörlere bakıldığında birbirleriyle kesişen altı ayrı hat ve 92 istasyon çevresinde suç yüzde 1 kadar düşüyor.

Demiryollarının organize suçla bağı gerçekten ilginç. Donald Trump’ın bu aralar kafaya taktığı Venezuella’nın bir numaralı suç örgütü Tren de Aragua. Bir kartel olmasa da bir mega çete. Adını Aragua eyaletinde demiryolu hattından alıyor. Bitmek bilmeyen demiryolu hattının inşaatında garanti maaşa talip olanlardan rüşvet alan sendika işi çeteleşmeye kadar ilerletti. Tocaron hapishanesinde, liderleri “Niño Guerrero” (savaşçı çocuk) lakaplı Hektor Rusthenford Guerrero Flores işleri adam kaçırma, fidye, gasp, yasadışı madencilik ve kadın ticareti gibi yeni alanlara genişletti. Ve göçmenlerin yerleştiği Kolombiya, Şili ve Peru’daki diasporalarla bu hayali suç trenini bütün Latin Amerika’ya yaydı, Ekvador, Bolivya ve Brezilya’ya kadar uzandı. (Yine de kartel değil mega çete, detayları bir sonraki yazıda)

Konu mahalle tıraşından ötede boyutlar da taşıyor. Trump yüzden fazla Venezüellalı göçmeni uçakla önce Guantanamo sonra da Bukele gaddarlığının inşa ettiği El Salvador hapishanelerine gönderdi. Gönderileceklerin seçimini ABD Göç ve Gümrük İdaresi ajanları yapıyordu, “Yabancı Düşman Doğrulama Rehberi”ne göre dövmeleri ya da Michael Jordan’ın Chicago Bulls formalarını giymeleri yüzünden 8 puan almaları Tren de Aragua üyeleri olduğunu kanıtlamaya yeterliydi.

Demiryolları bu memlekette de suçla yakından koşmuştu. Adana’da, tek kalkışta 16 takla atan güvercinlerin beslendiği, mahalle tıraşlı, mobiletli gençlerin fink attığı, bir-iki katlı, avlulu evlerden oluşan Kiremithane’de organize suç örgütü de “tren hattı tayfası” diye biliniyor. Yaygın medya bilmese de bu mahalledeki rekabet en az 10-15 can aldı. Uçsuz bucaksız Çukurova’nın bereketi azaldıkça, ateşlenen silahların sayısı, çapı arttı, ölenlerin yaş ortalaması giderek düştü.

Olup bitenlerin rakamları, can alıp vermeye dayanan istatistikler adli kayıtlarda, İçişleri Bakanlığı’nın topladığı verilerde var. Fakat bilmiyoruz, çünkü bu kamuoyundan özenle gizleniyor. Çünkü kamuyu yönetenlere göre formül basit; ne kadar az rakam o kadar çok başarı! Oysa doğrusunu bilsek Marmaray’ı da Tren hattı tayfasını da hatta belki İzban’ı da anlamlandırabilirdik. Ama yapamıyoruz.

Bu yüzden bir gazeteci için klişelerden geriye söyleyecek bir şey bırakmayan, ama çok daha fazlasının hissedildiği berbat bir mesele bu. Doğum hanesine iki binlerin başlarının kazıldığı mezar taşları, Tiktok’da “bu nasıl bir düğün Halil” diye yükselen ağıtların paylaşıldığı bir dünyada hiçbir şey bilmiyoruz.

En kötüsü de bilmediğimizi bilmiyoruz.

Köşe Yazıları Haberleri