Ukrayna savaşı ve doğalgaz denklemi: AB-ABD hattında ne oluyor?

AB'nin son kararlarına göre Gazprom ile yeni bir anlaşma yapılmayacak, var olan anlaşmalar uzatılmayacak, 2030’a kadar da Rusya’nın payı en azından yarı yarıya azaltılacak. Peki değinilen meblağda gazın sağladığı enerji açığı nasıl kapatılacak?

Küresel doğalgaz piyasası Rusya’nın Ukrayna’yı İşgale giriştiği 24 Şubat’tan bu yana ciddi bir kırılmadan geçiyor. Kırılmanın nedeni saldırgan ülkenin dünyanın en büyük doğalgaz üreticilerinden biri olması, ancak bununla sınırlı değil.

Rusya, ABD’nin ardından en fazla doğalgaz üreten ülke. Baskın olduğu pazar Avrupa, yani Rusya’nın Ukrayna konusunda restleşme yaşadığı piyasa. Avrupa’nın, özelde AB’nin, Rusya’dan 150 milyar metreküp (bcm) gibi büyük miktarlarda gaz alması Brüksel’de daha önce de tartışma konusu olmuştu. Son krizle beraber AB, Rusya’dan gaz alımını sıfırlamasa da en azından yarı oranında düşürmek için alternatif arayışına girdi. Bu noktada AB’nin kapısını ilk çaldığı adres müttefiklik ilişkisinin de olduğu ABD’ydi. Peki ABD ile AB arasındaki gaz görüşmelerinde ne yaşanıyor? ABD neden AB’ye gaz tedarikinde bu kadar istekli? Bu görüşmeler iklim krizine dönük ne söylüyor?

RUSYA'SIZ AB PLANI VE ABD’NİN LNG İHRACATI

Soğuk Savaş koşullarında SSCB’nin Avusturya’ya doğalgaz aktarmasıyla başlayan Avrupa (Batı)-SSCB gaz ilişkileri, SSCB yıkıldıktan sonra AB ile Rusya arasında da devam etti. 50 yıla yayılan ilişkilerde zaman zaman gerilimler yaşansa da gaz akışı büyük oranda sürdü.

2021 verileri incelendiğinde Rusya’nın AB gaz ihtiyacının yüzde 40’ını, 150 bcm, tedarik ettiği görülüyor. Avrupa kıtasında bu miktar 180 bcm’e kadar çıkıyor. AB’nin enerji sepetinde gaz önemli, zira petrol ve kömür ile beraber bu kaynak AB’nin enerji tüketiminde yüzde 50-60 arasında bir paya sahip. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle AB tarihinde görülmedik şekilde Rusya'sız bir gaz piyasası hedefi ortaya koydu. Ancak karar alıcılar, bu kadar yüklü miktarda gazı bir anda bulamayacaklarını bildikleri için aşamalı bir geçiş planı hazırladı. Alınan son kararlara göre Gazprom ile yeni bir anlaşma yapılmayacak, var olan anlaşmalar uzatılmayacak, 2030’a kadar da Rusya’nın payı en azından yarı yarıya azaltılacak. Peki değinilen meblağda gazın sağladığı enerji açığı nasıl kapatılacak?

Alternatif kaynaklar gündeme geliyor olmakla beraber, AB’nin ağırlıklı tercihi alternatif tedarikçilere yönelmek. Bu çerçevede adı geçenler arasında Katar da var, Cezayir de. Ancak AB’nin kapısını ilk çaldığı aktör ABD oldu.

ABD, 2015 itibariyle küresel gaz ihracatına başladı. Rusya’dan farklı olarak devasa devlet şirketleri yerine küçük ya da büyük üreticiler, piyasa fiyatlamaları, kâr-zarar hesaplarını dikkate alarak ağırlıklı olarak yönlerini Asya- Pasifik pazarına dönmüştü. Bu pazarın yükselen ekonomik görünümü, küresel fabrikalar olarak anılan Çin gibi ülkelerin bu pazarda olması, hem gelecek projeksiyonu, yani istikrar, hem de fiyat açısından burayı cazip kılıyordu.

ABD LNG ihracatına başladığında Avrupa’ya sevkiyatın düşük kalmasında Asya-Pasifik bölgesindeki cazip fiyatlar etkili olmuştu. Rakamlarla açıklamak gerekirse, ABD’den geçtiğimiz yıl 22 bcm gaz AB pazarına geldi, aynı yıl Rusya buraya 150 bcm’den fazla gaz aktardı.

ABD’nin gaz ihracatında yüzde 50’ye yakın paya sahip olan piyasaysa Asya. Burada öne çıkan üç adres ise sırasıyla: Güney Kore, Çin ve Japonya. Bu üç ülkenin ABD gaz tüketimindeki payı yüzde 35. Tam da bu nedenle ABD geçtiğimiz yıl yüzde 12’lik payla, Avusturalya (yüzde 29, Katar (yüzde 21) ardından Asya pazarının en büyük üçüncü LNG tedarikçisi oldu. Buraya kadar olan durum geçen yılın resmini bize hatırlatıyor. Asıl kırılmaysa bu yıl yaşanacak.

ABD AVRUPA’YA GAZ AKTARIMI ARTIRABİLECEK Mİ?

Brüksel ile Washington arasında yapılan görüşmeler uyarınca ABD en azından 2022’de AB’ye ekstra 15 bcm gaz sağlayabileceğini söyledi. Geçen yılki 22 bcm dikkate alındığında aşağı yukarı ABD’den Avrupa’ya 40 bcm dolayında gaz gelecek. Bunun yanında komisyon, 2030’a kadar ABD’den 50 bcm gaz almayı planlıyor. Bunun içinde talebi garanti almasına gerekiyor. Peki talebin istikrarlı olması neden önemli?

Tıpkı pek çok hidro-karbon üreticisi gibi ABD’li doğalgaz üreticileri de öngörülebilir bir talep arayışında. Üreticilerin tam da bu nedenle Çin başta olmak üzere bazı alıcılarla uzun dönemli sözleşmeleri var. Üreticileri 'talep kesin mi' sorgulamasına iten nedense, iklim krizi karşında ülkelerin verdiği taahhütler ve sıfır karbon hedefi.

AB’nin 2021’de yayınladığı 2030 İklim Hedefi Planı’na göre sera gazı emisyon oranın 2030’a kadar yüzde 55 azaltılması gerekiyor ki, 2050’de sıfırlanabilsin. Karbon salımında hidro-karbon kaynakların (kömür, doğalgaz ve petrolün) ciddi rol oynadığı dikkate alındığında var olan enerji kaynaklarına alternatiflerin geliştirilmesi gerekiyor. AB, bu çerçevede özellikle yenilenebilir enerjiye ciddi yatırım yapıyor, ancak daha önce de belirtildiği gibi genel enerji üretim/tüketiminde hidro-karbon payı yüzde 50-60 arasında değişiyor. İşte bu iklim hedeflemesi, ABD’li üreticilerin soru işareti sebebi.

Beyaz Saray için AB’ye gaz sağlamak önemli. ABD, AB’ye ekstra gaz sağlarsa kıtada Rusya’nın etkisini silmenin kolaylaşacağını düşünüyor. Washington, Kuzey Akım II’nin askıya almasından memnun ancak alternatif yaratılmazsa, Brüksel’in Moskova’ya olan bağımlılığının noktalanmasının zor olacağının farkında. Bir anlamda geçmişten ders alma; zira ABD Soğuk Savaş döneminde, Avrupa ile SSCB arasında kurulan enerji ilişkilerine tepki göstermişti ancak enerji ihracatını yasaklayan yasası, yeterli kaynağının olmaması gibi nedenlerle Avrupa’ya bir alternatif sunamamıştı. Şimdi ABD elinde böyle bir alternatif varken aynı duruma düşmek istemiyor. Burada kritik olan Beyaz Saray’ın jeopolitik hesaplarıyla kendi gaz piyasasının gerçeklerinin örtüşmesi. Örneğin üretim kapasitesinin buna yetip yetmeyeceği ve üreticilerin istekli olup olmadığı soru işareti.

ABD’nin hali hazırdaki ihraç kapasitesi, 120 bcm, 2025’te buna 70 bcm eklenmesi bekleniyor. İşte bu 70 bcm ve fazlasının üretilmesi için piyasa aktörleri garanti istiyor. ABD’li üreticiler iklim krizine karşı açıklanan hedefler uyarınca planlama yaparken bir yandan ekstra gaz için üretim baskısı görüyor. Yani piyasa aktörleriyle ABD ulusal çıkarı arasında bir gerilim var. Bunun netleştirilmesi gerekiyor. Şayet AB ABD’li üreticilere Asya piyasası gibi yüksek fiyat ve alım garantisi verirse, ABD’nin 2030’da 50 bcm gaz satışı hayal değil. Peki AB her yerden gaz alma derdine düşmüşken iklim hedefi ne olacak? İklim Rusya-ABD/AB arasındaki jeopolitik ve güvenlik eksenli çatışmanın kurbanı mı olacak? Hali hazırdaki tablo dikkatle incelendiğinde bu soruya “hayır, öyle olmayacak” demek zor. Ancak bu gaz alışverişinin küresel piyasada da bir karşılığı var. Önümüzdeki hafta, Ukrayna savaşının Asya piyasasındaki etkisine bakacağız.

Köşe Yazıları Haberleri