TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Bir sabah patlama sesleriyle uyandık. Vadinin yamaçlarındaki kayalıkları dinamitle patlatıyorlardı. Kayalarımızdan taş çıkartacaklarmış. Sonra her gün patlamalarla uyandık, akşam gün batana kadar, patlattılar vadimizi. Taş ocağı ile başladı her şey. Sonra azgın kentleşme, aşırı hırs ve rant vadilerin katledilmesinin sebebi oldu.
Eşsiz bir topografya da yemyeşil bir vadisinin içerisindesiniz. Kayalık dik yamaçlar, vadi tabanında yeşillikler içerisinde, çay kahve içebileceğiniz cennet bahçesi. Vadinin yamaçlarında, doğayla uyumlu teraslama şeklinde yapılmış tek katlı iki katlı evler, nam-ı diğer gecekondular. Evlerin bahçesindeki ağaçlar bir ritim oluşturarak vadinin dik yamaçlarından patika yolu gibi Cennet Bahçesi’ne vadiye uzanıyor. Akçaağaç, söğüt, alıç, kavak, cennet ağacı, meşe vadinin bitki örtüsünü oluşturuyor. Çok değil, 25 yıl önce böyleydi vadimiz. Sonra her geçen gün çalındı bizden.
Kentin omurgası vadiler
Ankara’da vadiler kentin omurgasını oluşturur. Kentin nefesi, havalandırma koridorları ve ortak yaşam alanlarıdır vadiler. Her vadi derelerle bütünleşir. Ankara vadiler ve derelerin birleştiği eşsiz bir kentti. Üstü kapatılmasaydı derelerin, kim bilir Ankara bir Venedik olabilirdi. Suya hasret bu kentte derelerin üstlerini kapattılar yerin altına hapsettiler. Vadileri birer birer yapılaşmaya açtılar. Her gelen yerel yönetim, bu kente haksızlıklar yaptı. Kimi planladı, kimi ‘ben yapmadım benden öncekiler yaptı‘ diye devam ettirdi. Ama olan Cumhuriyet’in başkentine oldu.
Ankara’nın vadileri ve dereler sistematiği bu şehrin yaşam kaynağı. Dikmen Vadisi, İmrahor Vadisi, Portakal Çiçeği Vadisi, Çubuk Çayı Vadisi, Zir Vadisi, Hatip Çayı Vadisi, Nenek Vadisi, Kıbrıs Köyü Vadisi, Kalaba Vadisi, Büyükesat Vadisi. Her biri, birbiri ile bağlantılı bu sistem taşıdıkları bütün potansiyelle, bitki örtüsü, canlıları ve mikro klima özellikleri ile yapılaşmaya kurban ediliyor. Kent nefessiz bırakılıyor.
Her vadi yapılaşmaya açıldıkça, meslek odaları Mimarlar Odası, bilim insanları bu haksızlığa, bilim tanımazlığa sesini yükseltiyor. Kendileri dışında kimsenin görüşüne değer vermez tutumlar her dönemde devam edince, Meslek Odaları, vadileri yapılaşmaya açan planları yargıya taşımak zorunda kalıyor. 6 Şubat depremleri meslek örgütlerinin ne derece haklı olduğunu bugün acı bir şekilde gözler önüne sererken, yerel yönetimler azgın kentleşme ve rant odaklı projelerden vazgeçmiyorlar. Depremlerden, bilimin söylediğinden bir nebze ders almıyorlar. Kentleşme ve imar politikaları “ aynı tas aynı hamam” devam ediyor. Vadiler azgın kentleşmeye kurban ediliyor. Herkes sus pus. Hayat bir afete hazırlanıyor.
Büyükesat Vadisi son kurbanlardan birisi
Büyükesat Vadisi de bu yok olma sürecinin son kurbanlarından birisi. Ankara’da Çankaya Belediyesi sınırları içerisinde bulunan Büyükesat Vadisi, Gaziosmanpaşa, Büyükesat, Kırkkonaklar, Birlik ve Bağcılar Mahallesi’nin sınırları içerisinde kalır. 1950’li yıllarda Ankara’nın bağ evlerinin olduğu bu bölge köyden kente göç ile barınma sorununa çözüm üretemeyen iktidarlara karşı bir meydan okuma olarak kendi sorununu kendisi çözen gecekondularla dolar. Vadi topografyasına yayılmış teraslamalarla tek katlı, iki katlı evler yapılamaya başlanır. Evlerin bahçelerinde doğayla kurdukları sevginin simgeleri ağaçları, vadi ve topografya ile bütünleşir. Büyükesat Vadisi Çankaya sınırlarında yer alan Mogan ve Eymir göllerini de içerisine alarak uzanan İmrahor Vadisi’nin, İncesu Deresi ile, Büyükesat Deresi’nin yarattığı vadilerden birisidir. Vadi deresi ve yeşil bitki örtüsü ile uzun süre mesire alanı olarak kullanılır.
İmrahor Vadisi’nin devam olan, Büyükesat Vadisi yamaçları doldurularak, vadi arsa haline getirildi. Vadinin tabanında Cennet Bahçesi’ne uzanan yeşil alan, “ cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir” sözündeki gibi, yol yapıldı. Büyükesat Vadisi Melih Gökçek döneminde 2006 yılında İmrahor Vadisi Kentsel Dönüşüm Gelişim alanı kararına dahil edildi. Büyükesat Vadisi de kentsel dönüşüm alanı ilan edilerek yapılaşmaya açıldı. Davalar, iptal kararları ile 2021 yılında yine Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde kat yükseklilerine yönelik alınan meclis kararları ile süreç yine dayanağı olan planlarla birlikte yargıya taşınır. Bilirkişi raporu, tamda vadi tabanında 37 katlı yapıların yapılması için şantiye binalarının kurulduğu zamanda gelir. Bilim insanları bu vahşetin durdurulması gerekliliğinin altını bir kez daha çizer. Ders verir. Ancak anlayan çıkar mı bilinmez.
Vadi yapılaşmaya uygun değil, risk oluşturur
Büyükesat Vadi tabanı alüvyonludur. Kil, kum, çakıl depolanmıştır. Bilim insanları yapılaşmaya uygun olmadığını raporlarla ifade etmiştir. Her yağmur, vadinin tabanına yapılan yolu dereye çevirir. Yani doğa kendi yolunu bulur. Yoldan her seferde kepçelerle kum, kil, çakıl toplanır, yollar kapanır.Yolun kenarına koyulan beton bariyerler devrilir. Pek çok kez yol çökmesi ve vadiye yapılan binalarda kaymalar göçükler yaşanır. Yine ders alınmaz.
Üst ölçekli planlarda korunacak ve ağaçlandırılacak alan olması gereken, kentin havalandırma koridoru olan ekolojik sistemin bir parçası olan Büyükesat Vadisi, 37 katlı binalarla kentin nefesini kesmeye hazırlanıyor. Hukuka aykırı şekilde yüz metreyi geçen binalara, yeni yüz metreyi aşan bloklar tasarlanıyor, ruhsatları veriliyor, şantiyeleri kuruluyor. Zerre bilim dikkate alınmıyor Ankara’da deprem olmayacakmış, yağmur yağmayacakmış, sel olmayacakmış gibi... 6 Şubat depremleri, sismik hareketlilik dikkate alınmadan, vadiler dere yatakları Başkent’in göbeğinde yapılaşmaya açılıyor.
Ankara’nın depremselliği Kahramanmaraş depremlerinden sonra yeterince konuşulmadı. Bilim insanları Kuzey Anadolu Fay ile Tuzgölü’nden gelen fay hattında oluşacak depremlerin simülasyonlarını yapıyor, sayfalarca makaleler yazıyor. Tuz Gölü hattında olası bir depremde en çok etkilenen kesim Çankaya olacak. Bize düşen bu gerçekliği bir kez daha hatırlatmak; İmrahor Vadisi’nin, Büyükesat Vadisi’nin yapılaşmaya açılması, katlı mezarlar inşasından başka bir şey değildir. Yerel yönetimin sorumluluğu ise, kentin güvenli ve dirençli hale getirilmesinde planlama süreçlerini sağlıklı işletmesidir. Benden önce yapıldı deyip önünü açmak, katliamın önünü açmaktır..
Vadim o kadar güzeldi ki yönetenler onu betona boğdu
Her şey kayaların parçalanması için dinamitlerle başladı, taş ocakları kayalarımızı doğamızı tahrip etti. Tıpkı taş ocakları ile çevrelenmiş Kıbrıs Köyü Vadisi gibi. Sonra, vadi dolduruldu, ağaçlar kesildi, yollar yapıldı, gecekondular yıkıldı. Yapılaşma olmaması gereken yerlerde yükselen bloklar kayıyor, yollar çöküyor, trafik kilitleniyor. Hangi akla hizmetle 37 katlı yapı ruhsatları veriliyor, planlar neden iptal edilmiyor, anlamak mümkün değil.
Biz bu suça ortak olmayacağız. Vadim o kadar güzeldi ki, yönetenler onu betona boğdu. Cennet bahçesini cehenneme çevirdi. Büyükesat Vadisi’nde yapılaşmayı durdurun.