“Kırılganlar Kralı”nda promili epey yükseklerde gezinen hikâyeleriyle varoluş sancılarını, “narsisizm ve rock’n roll” kucağına yatıran Teoman, geceye hükmederken yine karanlıkta dolaşıyor, bitmek bilmeyen depresyonunu yine baş köşeye koyuyor ve her ne kadar uzun süredir kendi için şarkılar yaptığını aksetse de yine dinleyiciyi damardan yakalamanın peşine düşüyor. Belki gerçekten veda edecek. Ama Teoman, ama Timur olarak. “N’apsın, tabiatı böyle…”
Teoman sadece yaptığı müzikle değil, rock müziğinin diğer öğelerini de üzerinde taşıdığı için Türkiye’nin en “rock’n roll” insanı. Üniversitede, 1986 yılında kurduğu Mirage adlı grubuyla bar sahnelerinde fırtına gibi estikten 10 yıl sonra Roxy Müzik Yarışması’nda, “Yollar” şarkısıyla “En İyi Söz Ödülü”nü, Barlas Erinç’in bestelediği, yine Teoman’ın seslendirdiği “Ne Ekmek Ne De Su” ise “En İyi Beste Ödülü”nü aldı. Ertesi yıl, 1997’de ilk albümü “Teoman”ı yayınladı. Birçok müzik yazarı tarafından o yılın en iyi albümlü olarak gösterilirken Teoman da Türkiye rock müziğinde farklı bir kapıyı aralıyordu. 90’ların meşhur “underground” ortamındaki rock müziğin sound’unu yumuşatıp, şairane sözlerle popülerleştirerek gün yüzüne çıkarıyor, klişe deyimle “herkese hitap edecek” bir hâle getiren Teoman, rock’ı, uzun saçlı, simsiyah kıyafetleriyle potansiyel “satanist” yaftası taşıyan Taksim – Kadıköy hattındaki gençlerin playlist’lerinden çıkarıp genç kızların ve romantik erkeklerin çalma listelerine ekliyordu.
1998 yılında çıkardığı “O” albümündeki, “Sus Konuşma”, “O”, “Gemiler” gibi şarkılarıyla popülaritesini artıran Teoman, 2000 yılında yayınladığı “Onyedi” albümüyleyse artık tüm Türkiye’nin tanıdığı, her yaştan ve kesimden kişiye hitap eden bir “star” olmuştu. Sonrasında yayınladığı albümlerinde ve şarkılarında özellikle “singer-song writer”lık rütbesini hakkıyla taşımaya devam eden Teoman, 2011 yılında müziği bıraktığını açıkladığında herkes büyük bir şok geçirmişti. Evet, Teoman eskisi gibi dillere pelesenk olan şarkılar yapmıyordu belki ama onun gibi bir rockstar’ın müziği bırakması asla kabul edilebilir bir karar değildi. Üstelik hiç de reklam kokmayan bu hareket, sevenlerini hayli üzdü. Fakat bu ayrılık uzun sürmedi. Ertesi yıl müziğe geri dönen Teoman, 2015’te onuncu stüdyo albümü “Eski Bir Rüya Uğranı”yı dinleyiciyle buluşturdu. Bu çalışmadaki “Serseri”, “N’apim Tabiatım Böyle” şarkılarıyla “Biz daha ölmedik!” mesajını vererek eski “mevkii”ne tekrar oturdu. Devamında gelen “Gecenin Sonuna Yolculuk”, olgunluğun en has albümlerinden biriydi. 2022 yılında yayınladığı, en sağlam Teoman şarkılarının en sağlam rock versiyonlarından oluşan “Rock and Roll” ise onun, köklerine geri dönüşünün bir göstergesiydi. “Ben, Zargana, Deus Ex Machina”daysa yapmaktan hiç çekinmediği, hatta epey de sevdiği deneysel sularda gezinen bir albümdü. Ve artık 58 yaşındaki Teoman, kısa süre önce piyasaya sürdüğü “Kırılganlar Kralı” albümüyle bir kez daha dinleyicinin karşısında.
Toplam 9 şarkıdan oluşan “Kırılganlar Kralı”, “hesapta” Teoman’ın veda albümü. “Hesapta” diyorum zira birincisi, hepimizin bildiği gibi “Teoman’a belli olmaz!” gibi kendisiyle ilgili yeterli örnek var elimizde. İkincisi de Teoman için müzik, müzik yapmanın çok ötesinde bir anlam taşıyor. Yeni şeyler, konseptler, derlemelerden asla kaçınmayan bir sanatçı Teoman. Ki “Kırılganlar Kralı” da bunun son örneği aslında. Geçtiğimiz yıl yayımlanan ve Teoman’ın “alter ego”su olduğunu söylediği, “Sayın Bay Rock Yıldızı” kitabının kahramanı Timur’un hikâyelerinden oluşan, “lirik” bir albüm “Kırılganlar Kralı”. Kısaca “Kırılganlar Kralı”nda promili epey yükseklerde gezinen hikâyeleriyle varoluş sancılarını, “narsisizm ve rock’n roll” kucağına yatıran Teoman, geceye hükmederken yine karanlıkta dolaşıyor, bitmek bilmeyen depresyonunu yine baş köşeye koyuyor ve her ne kadar uzun süredir kendi için şarkılar yaptığını aksetse de yine dinleyiciyi damardan yakalamanın peşine düşüyor. Ama Teoman, ama Timur olarak. “N’apsın, tabiatı böyle…”