Dünyanın dehşetle, korkuyla, kaygıyla izlediği IŞİD barbarlığının yaşandığı günlerdi…
Dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun bu barbarlar için "Öfkeli Türk, Kürt ve Arapların katıldığı radikal bir yapı" dediği günlerdi.
Türkiye’de iktidarın bu "yapı"dan Kürt kantonlarını yıkmasını ve Esad rejimini devirmesini beklediği günlerdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun Emevi Camii’nde namaz kılmayı hayal ettiği günlerdi.
"Tuttuğun silah bir gün sana geri döner" misali o "öfkeli yapı“ Türkiye’ye döndü bir süre sonra.
Önce tehditler ardından bombalar patlamaya başladı Türkiye’nin dört bir yanında.
İşte o tehditlerden biri de Suriye’de Halep-Haseke yolu üzerindeki Karakoak Köyü yakınlarındaki Süleyman Şah Türbesi’ne yönelikti.
IŞİD, Türkiye devletini Müslüman görmediğini ve İslam toprağı üzerinde bulunan kabire ve onu koruyan askerlere izin vermeyip yerle bir edeceğini söylüyordu.
Şubat 2015 tarihinde sınır ötesi bir operasyonla türbe olduğu yerden alındı ve Kobane’nin yaklaşık 30 kilometre batısındaki Eşme Köyü’ne taşındı.
Devlet yetkilileri her ne kadar kabul etmese de bu türbe taşıma operasyonu PYD-YPG desteğiyle yapılan "ortak bir operasyon"du.
Hem de bizzat Çözüm Heyeti’nde yer alan dönemin HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve dönemin Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ile beraber organize edilmişti.
Öyle ki eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim de operasyon sırasında İstanbul'daydı. Ve telefonla hem Ankara’da oluşturulan ekiple hem de Kobane ile konuşabiliyordu.
Hatta Öcalan, Çözüm Süreci’nde 2015 Newroz’unda Diyarbakır’da okunan mektubunda bu ortak operasyona vurgu yaparken şöyle diyordu :
"… hem bölgemiz için hem de uluslararası dünya için büyük anlamı olan Kobani direnişini ve zaferini selamlıyorum. Bu temelde gelişen 'Eşme Ruhu'nu halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selamlıyorum."
Çözüm Süreci’nin artık sallantıya geçtiği günlerdi gerçi ama yine de Saray medyası, Öcalan’ın "Eşme Ruhu" mesajını çok değerli bulmuştu.
Aradan 10 yıla yakın zaman geçti.
Bugün Suriye başka ama nasıl olduğu belirsiz olan dönemin başlangıcında.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkça desteklediği, MİT Müsteşarının Emevi Camii’nde namaz kıldığı, bindiği arabayı HTŞ lideri Colani’nin kullandığı günlerdeyiz.
Ve yine Süleyman Şah Türbesi gündemde.
Türkiye türbeyi eski yerine taşıyacak mı?
Milli Savunma Bakanlığı türbenin taşınması meselesine "Suriye Milli Ordusu'nun bölgedeki ilerleyişi ve terörden arındırma operasyonları henüz devam etmektedir. Sahada uygun koşulların oluşması durumunda bu konu değerlendirilecektir" diyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ise türbenin eski yerine taşınması için Türkiye ile işbirliğine hazır olduklarını söylerken daha önce bu konuda yardım ettiklerini de anımsatıyor:
"Bu Türkiye'nin hukuki uluslararası bir hakkıdır. Buna dair birçok sorun çıktı. Biz de bu yönde bir sorunumuz olmadığını gösterdik. Daha önce taşınması için gerekli yardımları yapmıştık şimdi de yeniden yerine getirilmesi için gerekli yardımları yapmaya hazırız dedik. Uluslararası haklar çerçevesinde yürütülecek her şeye varız. Biz Suriye'nin bir parçasıyız. Buna karşı Türkiye'den herhangi bir cevap alamadık. Aramızda bulunan uluslararası koalisyon güçleri Türkiye ile görüş alışverişinde bulunuyor. Onlar Türkiye'den bir cevap alacak. Bize düşen ne olursa yapmaya hazırız."
Bölgeden gelen haberler de bu gelişmeleri doğrular nitelikte.
Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun saldırılarına rağmen Suriye Demokratik Güçleri, kontrolü altındaki Süleyman Şah Türbesi bölgesi ve tepeleri terk ederek buna olanak sağlayabilecek.
Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Süleyman Şah Türbesi’nin yeni bir “Eşme Ruhu“ ile taşınması çok da şaşırtıcı olmayacak.
Tabii ilk “Eşme Ruhu“ndan sonra yaşananları anımsayınca yeni bir “Eşme Ruhu“nun sonuçlarını bugünden kestirmek zor.
Suriye’de IŞİD’den umduğunu bulamayan Saray iktidarının yeni gözdesi HTŞ.
ABD, AB ve hatta Türkiye’nin terör listesinde yer alan HTŞ’nin lideri Colani, El Kaide kökenli bir cihatçı. ABD’nin başına 10 milyon dolar ödül koyduğu bu cihatçı bugün sarığını ve üniformasını çıkarmış, sakallarını kısaltmış, ismini değiştirmiş dünyaya “ılımlı“ ve hoşgörülü bir profil sunma telaşında.
Gelin görün ki bir yandan da hem Colani’nin hem de geçici hükümetin Adalet Bakanı’nın ülkede “şeriat hukukunu uygulayacaklarına“ dair söylemlerini içeren videoları sosyal medyada dolaşıma giriyor.
Esad’ın gidişiyle büyük bir zafer kazanmış havasında Saray İktidarı. Suriye sokaklarında yaptığı gövde gösterisiyle kendince belli çevrelere mesaj veriyor.
Şurası açık ki bu gelişmeler kısa vadede Saray’ı en azından iç siyasette güçlendirecektir.
Peki ya uzun vadede?
Bugünden şunu söyleyebiliriz ki her ne olacaksa o kadar da kolay olmayacak.