Zaman kavramı insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçası. Zamanı anlamak, zamana meydan okumak ve zamana bırakmak hepimizin gündelik yaşamında bizi disipline eden geçmiş ve gelecek arasında gidip gelen bir süreklilik. Bulunduğumuz toplumsal ortamı anlama ölçme ve bütünleşme sürecinin de kendisi aynı zamanda. Bu süreklilik içerisinde insanlığın zamanı anlama arzusu her dönemde farklı biçimlerle karşımıza çıkar. Gökyüzündeki yıldızların hareketinden iklimlerin değişiminden, güneşin suyun ve gölgelerin dansından zamanı anlamanın tarihi insanlık tarihi ile yaşıt.
Geçmişten günümüze zamanı anlamanın ve ölçmenin aracı olan binlerce saatin arasında, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden saatlerce dolaştığınızda zamanının önemini bir kez daha anlıyorsunuz, saat müzesini gezerken.
Zamanı anlamanın tarihi içerisinde güneş saatinden, duvar saatlerine, köstekli saatlerden kol saatlerine kadar zamanı ölçmenin simgesi saatin kronolojisinin içerisinde saat gibi işleyen bir kentte müthiş bir yolculuğun parçası olmak zamanla bütünleşme hissini yaşatıyor.
Bir kentin planlamasından ekonomisine üretiminden kent yaşamına kadar zamanı ölçmenin üretimi üzerine kurgulandığı İsviçre’de Jura Dağları’nın eteklerinde saat endüstrisinin geliştiği La Chaux de Fonds’dayız. Gecesi ve gündüzü birbirine karışan bu şehir saat gibi hiç durmadan işliyor. Hafta içi üç vardiya çalışan saat endüstrisi tıkır tıkır işliyor.
Fabrika kent
Üç büyük yangının ardından 19. yüzyılın sonları ve 20.yüzyılın başlarında yeniden planlanan kent 17. yüzyıla kadar uzanan profesyonel saatçilik kültürünün bir parçası olarak saat üretiminin ihtiyaçları üzerinden şekillenir. Kentsel planlama zanaatkarların küçük ev atölyeleri üretiminden, endüstri devrimi ile birlikte fabrika üretimine geçişin uyumlu birlikteliğinin bir ürünü olarak karşımıza çıkar. Konut ile atölyelerin ve fabrikaların iç içe geçtiği açık uçlu ızgara sistemi ile kent planlamasından, mekansal tipolojisine kadar uzanan mimari şekillenişi ve üretim ilişkilerinin analizine kadar ışık tutan bu mekansallık tarihsel bir okumayı açığa çıkarttıkça hayranlığınız artıyor.
Evden çalışma üzerine şekillenen konut tipolojisi, dışa açık, gün ışığını en verimli kullanma yerleşimi ve mimarisiyle, saat endüstrisinin yeni patronlarının evleri, atölyeleri ve fabrikaları ile bir ritm içerisinde kente yayılır. Akılcı bir kentsel planlama ile emek ilişkisi bütünselliğinde, yaşayanlarına saat gibi çalışan bir kent yaşamı sunar. Üretim süreci ve üretim ilişkileri saatçilik üzerinden devasa bir fabrikaya dönüşen La Chaux de Fonds, Karl Marx’ın Kapital’inde iş bölümünün analizinin yapılmasına kaynaklık ederek benzeri olamayan “üretim şehri” kavramını ortaya çıkartır.
Mimarlığın kent planlamasının ve saat üretiminin kesintisiz birlikteliğinin ifadesi olan La Chaux de Fonds zamanın kesiştiği ve zamanı anlamaya dair müthiş bir tutkuyu yaşatır. Modern mimarlığın temsilcilerinden olan Le Corbusier’in doğduğu, Türk Evi, Villa Fallet, Sinema Scala ve ilk eserlerinden Beyaz Ev’in olduğu bu yer zamanın içerisinde toplumla bütünleşmenin hikayesini anlatır. Sizi disipline eder. Zamanı anlama değeri ile bir saat gibi zihninizi muhakemenizi çalıştırır. Yabancılaşmayı kırarak size ayar verir.
Bir köşede karşınıza çıkan Cafe de Paris, sizi alıp Lenin’in sürgün günlerinde vaktini geçirdiği o zamana götürür. Pencerenin önünde duran o masa zamanın içerisinde, geçmişi geleceğe taşıyan bir zaman ölçümüne dönüşür bir anda. Sosyal konutlar, çöp yakma ünitesi ile işçi konutlarının merkezi ısıtma sistemi, sosyal destekler, İsviçre’nin doğrudan demokrasi ile yaşama müdahale etme olanağı, imar sisteminde komşu hakkı tartışmaları başka bir zaman ölçümünü tattırır.
Bütünlüğü özgünlüğü, saat üretiminin kentsel yaşamla iç içe geçen mekansallığı ve üretim ilişkilerine kaynaklık eden tarihselliği ve işçi kentinin sosyal mekansallığı, toplu konutları ve modern mimarlığın temsil mekanları ile tüm zamanlarla yüzleşebilen ve zamanın devamlılığını sağlayan La Chaux de Fonds, komşu yerleşkesi Le Locle ile birlikte üretim ve kentsel planlamanın benzersiz şehri olarak 2009 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınır. Zamanın geleceğe taşınmasının adımıdır bu aynı zamanda.
La Chaux de Fonds, 17.yüzyılda başlayan saatçilik üretimini gelenekten geleceğe taşımaya devam ediyor. Her geçen gün saat fabrikalarının sayısı artıyor. Saat endüstrisi ile kent yeni programlarla gelişiyor. Saatçilik müzesinde, saat restorasyonları ile birlikte, zaman ve insan enstitüsü ile zamanın ruhunu toplumsal bilince çıkartan eğitimler etkinlikler düzenliyor.
Milyon dolarlara satılan özel üretim saatlerle birlikte dünyanın ünlü saat fabrikaları La Chaux de Fonds üretimde verimliliğin arttırılması açısından burjuvazi ve işçi sınıfı arasındaki ilişkinin incelenmeye değer potansiyelini barındırıyor. Sermaye artı değerini arttırmak için işçisine özel önem veriyor, neredeyse tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. Her sabah işçilerinin gözlerinin içine bakarak elini sıkarak güne başlıyor. Kış kamplarından yaz kamplarına kadar sosyal etkinlikler planlıyor. 8 saatlik çalışma saatini işçinin kendisine bırakıyor. Şimdilerde haftada 4 gün çalışma 3 gün tatil yapma üzerine deneme yapılıyor. Sendika bir verirse sermaye üstüne üç veriyor. Daha fazla kâr için…. Zamanı kavrama bir kez daha emek sermaye ilişkisi içerisinde gündeme oturuyor. Üretimle birlikte şekillenen kent ve mimarlık üretimi de bu ilişkinin mekansallığı içerisinde özgün bir yerde duruyor. Mekanın politikliği, mimarlığın kentleşme politikalarının ekonomik ve siyasal gelişmelerden ayrı olamayacağının yaşayan kanıtını sunuyor hepimize.
Kent, mimarlık, üretim ilişkileri La Chaux de Fonds’da zamanın ölçümünün üretildiği yerde saat gibi işliyor.
Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü, zamanın ölçümü ile geleceğe ayarlayan bir saat gibi topluma mesaj veriyor. Saatleri geleceğe demokrasiye ve mücadeleye ayarlama zamanı bizi bekliyor.