Kısa Dalga - AKP, Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen, kadının evlendikten sonra bekarlık soyadını tek başına kullanamayacağını dair düzenlemeyi 9. Yargı Paketi'ne eklemiş ve Meclis'e göndermişti.
Muhalefetin sert tepkisiyle karşılaşan söz konusu madde yargı paketinden çıkarıldı.
CHP'li Nazlıaka duyurdu
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile görüşen CHP Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, gelişmeyi şu sözlerle duyurdu:
"Dokuzuncu yargı paketinde kadınlar için bir tehdit olarak duran soyadı dayatması. Meseleye soyadı seçimi olarak bakmıyoruz. Bu aslında kadınların kimliğine sahip çıkma hakkıdır. Kadın erkek eşitliği hakkıdır. Bir ailenin eşitlik esasına dayalı olmasıdır. Kadının bir soy kütüğünden bir başka soy kütüğüne geçmeme hakkıdır. Kadınların tercih hakkıdır. AYM'nin bu yönde vermiş olduğu bir karar verdir. Bu karara uyulması noktasında bizim son derece hassas olduğumuz unsurdur. Sayın bakanla yaptığımız görüşmede bu dayatmanın yargı paketinden çıkarıldığını sizlere müjde olarak vermek isterim."
'Pek çok konuda istişarede bulunabileceğimizi gördük'
Nazlıaka, görüşmenin olumlu geçtiğini ve Bakan Göktaş’a bir dosya sunduklarını söyledi:
"Sayın Bakan’a kendi alanı içerisinde olan konulardaki politikalarımız, yaşanılan bir takım sorunlar ve bunlara dair çözüm önerilerimizi sundum. Bu toplantıya gelmeden önce Türkiye Kadın Hareketi ile birtakım istişarelerde bulunduk. Onlardan bize iletilen bir dosyayı da kendilerine sunduk. Sayın Bakan bu dosyaya bakacak bizim CHP olarak sunduğumuz dosyadaki bazı soruları da daha sonrasında yazılı olarak yanıt verecek. Ben de görüşmenin detaylarını yarın saat 10.30'da Genel Merkezimizde yapacağımız basın açıklamasında iletiyor olacağım. Görüşmenin içerisinde ileteceğim detaylar tamamen Sayın Bakan’ın da onayladığı, itiraz etmediği içerikler olacak. Bizler bugün kendisiyle kadına yönelik şiddet meselesini konuştuk. Kadın hakları, çocuk hakları, yaşlıların, yoksulların sorunları, engellerin sorunları, şehit yakınları ve gazilerin sorunları kısacası Türkiye'deki tüm kırılgan gruplara dair görüşmeleri içerdi. Sayın Bakan aslında pek çok konuda istişarede bulunabileceğimizi, bir daha görüşme yapabileceğimizi, bundan sonraki süreçte de bu tip görüşmeleri yapabileceğimizi bir kez daha anlaşmış olduk. Bu açıdan kıymetli ve değerli bir görüşmeydi.
'Karma eğitim konusunda Bakan ile uzlaştık'
Şu tip unsurlarda ortaklaştığımızı söyleyebilirim; medeni kanun biz kadınlar için eşit yurttaşlık bildirgesi niteliğinde ve bizim önemli bir çimentomuz. Burada daha önce Adalet Bakanı'nın birtakım söylemleri olmuştu daha önce. Kendisi Medeni Kanunu 'sil baştan yazacağız' demişti. Bu da biz kadınları teyakkuza geçirmişti, oldukça endişelenmiştik. Ancak Sayın Bakan’ın da bu konuda bizimle benzer şekilde düşündüğünü gördük, bu mutluluk verici. Yine Eğitim Bakanı’nın da bir açıklaması olmuştu; 'eğer kız okulları açılırsa, karma eğitime son verilirse birçok aile çocuklarını daha fazla okula gönderir'. Oysa ki biz tabi ki her zaman laik, çağdaş ve karma eğitimden yanayız. Dolayısıyla karma eğitim noktasında da uzlaştığımızı söyleyebilirim. Ayrıca 6284 nolu yasanın budanmaması noktasında yine ortaklaşabileceğimizi hissediyorum. İstanbul Sözleşmesi'nden asla vazgeçmediğimizi bir kez daha vurguladım. Kadınların can simidi olduğunu ve kendi alanında hazırlanmış olan altın sözleşme olduğunu vurguladım. ŞÖNİM sayısının artması gerektiğinden tutun da elektronik kelepçede yaşanan birtakım zafiyetler, KADES sistemine dair birtakım değerlendirmeler gibi birçok unsuru konuştuk.
'Kadın yoksulluğu en önemli sorunlardan biri'
Türkiye'de yaşanan en büyük sorunlardan bir tanesi de sorunların çözülebilmesi adına verilerin eksikliğine yönelik yaşanan sorunlar. Dolayısıyla veri eksikliği ile ilgili olarak da Bakanlığın bir çalışması olduğunu mutlulukla öğrendim. Çünkü şu anda örneğin kadın cinayetlerine dair verileri biz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan alıyoruz. O yüzden bu konudaki çalışmayı çok değerli buluyoruz. Şüpheli ölümlerin üzerine gidilmesi noktasında bir değerlendirme de yaptık çünkü şüpheli ölüm diye bir şey yoktur, üzeri kapatılan bir dosya, korunan bir katil vardır diyoruz. Bu konuda da önümüzdeki süreç içerisinde birtakım istişarelerde bulunmak mümkün. Kadın doğurganlığı üzerinden de konuştuk. Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’nda bu yıl ortak bir karara atılan imza var. Buna göre de aslında haneye değil kişiye dayalı gelir analizi yapılması gerekiyor. Özellikle kadın yoksulluğu konusunda bunu çok önemsiyoruz. Bir ailenin asgari ücret düzeyinde bir geliri olabilir yani 17 bin 2 lira girebilir ama kadının cebine değil 170 lira 17 lira bile girmiyor olabilir. Dolayısıyla kişiye özel bir çalışma yapılması gerekiyor." (Haber Merkezi)