Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde turistik bir bölgeye düzenlenen havan topu saldırısında dokuz sivilin ölmesinin ve 30'dan fazla kişinin yaralanmasının yankıları sürerken, MHP lideri Devlet Bahçeli yeni bir açıklama yaptı.
Dünyadaki 'alacakaranlık' tabloya rağmen Türkiye'nin "çelik gibi iradesiyle, umut ve uğur adası gibi sivrilen itibarıyla" bütün dikkatleri üzerine çektiğini savunan Bahçeli, NATO zirvesi ve tahıl anlaşması örneklerini verdi. Bahçeli, "Türkiye zoru başarmıştır. Bundan haklı olarak aziz milletimiz mesut ve ziyadesiyle memnun olmuştur" dedi ve şöyle devam etti:
'PROVOKASYON DÜGMESİNE PEŞ PEŞE BASTI'
"Ne var ki Türkiye’nin güçlü varlığından ve ağırlığı olan vaziyetinden, hatta göz alıcı yükselişinden rahatsız olan husumet cephesi ilk fırsatta kendini açık etmiş, provokasyon düğmesine peş peşe basmıştır.
Tahran Zirvesi’nden bir gün sonra Irak’ın Dohuk Vilayeti’nin Zaho İlçesi’nde bir dere kenarına yapılan hunhar terör saldırısıyla, -ki bu kanlı saldırıda 8 sivil hayatını kaybetmiş, 23 sivil de yaralanmıştır- tahıl koridoru açılmasının ertesi günü Ukrayna’nın Odessa kentindeki tahıl silolarının vurulması vahim bir tertip olarak karşımıza çıkmıştır.
'ZAHO'DAKİ SALDIRI BİR TERÖR EYLEMİDİR'
Zaho’da masumların canına kast eden saldırı bir terör eylemidir.
Tertipçileri ve tetikçileri Türkiye’nin hem terörle mücadelesinden hem de bölgesel güç ve küresel aktör olarak sivrilmesinden keyfi kaçan terör, silah ve savaş baronlarıdır. Esasen bu karanlık emellerin hüviyetleri bellidir.
Zaho’da sivil insanların kanını döküp hemen ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçlama yarışına girenler Türkiye’miz üzerinde hesap yapan, bölücülüğe refakat eden, teröre gelecek bağlayan, dahası her alanda önümüzü kesmek için pusu kuran alçalmış ve alçaklaşmış çevrelerdir.
Terörle mücadelemizi engellemek maksadıyla her yola müracaat edenlerin kimler olduğu bilinmektedir.
Zaho’daki kanlı eylemin sorumluluğunu Türkiye’ye ihale etme yanlışına düşenler bizatihi suçludur, bu suretle cinayetlerine yenilerini eklemişlerdir.
'IRAK, FAİLLERİ TÜRKİYE İLE EŞGÜDÜM HALİNDE ORTAYA ÇIKARMAK ZORUNDA'
Irak Merkezi Hükümeti işbirliği kanallarını açık tutarak, diyalog zemininden kaçmadan Zaho katliamının saklanmış faillerini Türkiye’yle eşgüdüm halinde ortaya çıkarmak mecburiyetindedir.
Bilinmelidir ki, şiddetle lanetlediğimiz 27 Temmuz 2022 tarihinde Musul Başkonsolosluğumuza füzeli saldırıyı kim ya da kimler yapmışsa Zaho’ya saldıran da aynı mihraklardır.
Irak’ın içine gömüldüğü siyasi istikrarsızlık tablosu, dokuz ayı bulan hükümet krizi, yayılan sokak gösterileri, mezhep temelli cepheleşmeler, birden alev alan parlamento baskınları gerçeklerin tecellisine mani olamayacaktır.
Türkiye’yi töhmet altında bırakmaya hiç kimsenin, hiçbir ülkenin hakkı yoktur.
Irak’ın sarsak yönetimi şayet Zaho ve Musul’daki terör saldırılarının sorumlularını bulamayacaksa, buna da yanaşmayacaksa; Türkiye bu hain ve haşaratları araya araya tespit edip cezalandırmaya muktedirdir. Ve mezkûr hesap mutlaka sorulacaktır.
'TEL RIFAT VE MÜNBİÇ'E HAREKATI ENGELLEMEK İSTEYENLER'
Türkiye’yi Irak’ta meşgul etme, tuzağa çekme, yargılama sinsiliği kolektif bir tezgâhtır.
Bu tezgâhı kuranlar, Akdeniz ve Ege’deki mevcudiyetimizi, Rusya ve Ukrayna arasında barışçıl çabalarımızı, Tel Rıfat ve Münbiç’e muhtemel askeri harekatımızı engellemek isteyen namertlerdir.
Bunlara taşeronluk yapanlar da iç işgal cephesinde buluşan siyasi partiler, köhne bildirilere imza atan sözde aydınlar, satılmış sivil toplum kuruluşları, kiralık gazeteciler, kurşun askere dönüşmüş televizyon yorumcularıdır.
'CHP, HDP'NİN MASKE TAKAN KRİPTO DAMARI'
Şerefli Türk polisine yumrukla saldıran terör örgütü yandaşı bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına itiraz eden CHP-HDP bloğu ise emperyalizmin zehirli mahsulü, Kandil’in ve Pensilvanya’nın zelil havarilerinden başka bir şey değildir.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’ın ve Sorosçu Kavala’nın serbest kalmasını en büyük arzusu olarak açıklaması Zaho kumpasının Türkiye’deki etki ajanlarının kimler olduğunu netleştirmiştir.
Bir teröristin serbest kalmasını istemek vatana ihanet, şehitlerimize hakaret, gazilerimize küfürdür.
Kılıçdaroğlu’nun HDP avukatlığına soyunması, terörist hayranlığıyla soluklanması üstlendiği siyasi sorumluluk dikkate alındığında milli güvenlik sorunudur. CHP yönetimi HDP’nin maske takan kripto damarıdır.
CHP’ye oy veren vatandaşlarımızın bu yalın ve yakıcı hakikati görmesi sahip oldukları vatan ve millet sevgisinin kaçınılmaz bir gereğidir. Unutulmamalıdır ki, terörist Demirtaş’ın serbest kalması yerine, terörist kardeşinin ne zaman dağdan ineceğini veya etkisiz hale getirileceğini sormak CHP yönetiminin kaybettiği siyasi haysiyetini bir nebze de olsa tekrar kazanmasına yarayacaktır.
'ZİLLET İTTİFAKI DÜŞMANA GANİMET'
Hiç kimse Türk milletinin sabrını yanlışa yormamalıdır. Türkiye’nin başarılarını hazmedemeyen, dünya ülkemizi konuşuyorken ahlaksızca kötülemeye çalışan zillet ittifakının düşmana ganimet olduğu, siyasi rant vaatleriyle nasıl kafa kola alındığı geldiğimiz bu aşamada ayan beyan ortadadır.
ABD'YE DE TEPKİ: TÜRKİYE 51'İNCİ EYALET DEĞİLDİR
Bunun yanı sıra, Kılıçdaroğlu’nun ve zillet ittifakının sisli yörüngesine sabitlendiği ABD’nin Merkez Kuvvetler Komutanlığı sosyal medya aracılığıyla teröristlere taziye mesajı yayımlamış, bir kez daha terörizmle aynı kareye girmiştir. Bu durum kabul edilemez bir işbirlikçilik ve iradesizlik örneğidir. ABD’nin yaptığı ancak bir düşman unsurun teşebbüs edeceği bir utanmazlıktır. Bu ülkenin Ankara Büyükelçiliğinin şehitlerimizle ilgili taziye mesajı paylaşması da hiçbir şeyi değiştirmeye, suçu örtmeye yetmeyecektir.
Dost ve müttefik zannettiğimiz ABD’nin sallanan ve sarsılan ülke fotoğrafına bakması, kanunsuz halde ve insanlık değerlerini hiçe sayarak mevzilendiği Suriye’nin doğusundan derhal ve önşartsız çekilmesi her açıdan zorunluluktur. Türkiye ABD’nin 51’inci eyaleti değildir. Türkiye sömürgeleşmiş bir ülke hiç değildir. Terörle bir ve beraber olanlar da bizim nezdimizde teröristtir.
KILIÇDAROĞLU'NUN 'DEVLETİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİM' SÖZÜ
Özellikle CHP Genel Başkanı’nın ve diğer zillet parti başkanlarının bu gerçeği akıllarından çıkarmamaları yegane tavsiyemizdir. Kılıçdaroğlu’nun “devleti yeniden inşa edeceğim” sözü ateşle oynamaktır, tuttuğu namlu da ters tepecektir.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün esasları, yeni Türk devletinin inşa ve ihyası 29 Ekim 1923’de tescil edilmiş, mesele bir daha açılmamak üzere kapatılmıştır.
Devleti yeniden inşa etme beyanı bölücü bir dildir, teröre sinyal ve Türkiye düşmanlarına hizmettir.
'TÜRK MİLLETİ BEDELİNİ ÖDETTİRMEYE HAZIRDIR'
Kılıçdaroğlu boyundan büyük, aklının yetmediği, hayalinde bile yapamayacağı sözler vermekten kesinlikle uzak durmalı, ayrıca otomobil satışlarını tezvirat konusu haline getirerek Türkiye ekonomisine suikast hevesinden pişmanlıkla dönmelidir. Aksi halde Türk milleti bu küstah ve kifayetsiz zihniyete bedelini misliyle ödettirmeye hazırdır, buna da kararlıdır.
Terörün kökü kazınacak, bu melanet ve musibet yok edilecektir. Türk vatanı emperyalizme şirinlik yapan, göze girmek için uğraşan, devamlı güvercin taklaları atan kirli ellere, kişiliksiz emellere, kısacası zillet ittifakına asla teslim edilmeyecektir. 2023 yılında Cumhuriyetimizin hem 100’üncü yıl dönümü kutlanacak, hem de Cumhuriyetin bekçisi ve güvencesi olan cumhurun muhteşem başarısı yaşanacaktır." (Kısa Dalga)