Kamu görevlilerinin yargılandığı Hrant Dink Cinayeti Davası'nda 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karara Dink Ailesi avukatları İstinaf Mahkemesi'nde itiraz etmişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tüm istinaf başvurularını 5 Mayıs’ta verdiği kararla reddetmişti. Dink Ailesi avukatları İstinaf Mahkemesi’nin bu kararını temyiz için Yargıtay’a başvurdu.
Agos'ta yer alan habere göre dilekçede soruşturma sürecinin hangi nedenlere adalet talebini karşılamadığı da maddeler halinde sıralandı. Dilekçede özetle şöyle dendi:
* “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Hrant Dink cinayetinin gerçekleşmesinden uzun yıllar sonra da olsa 04.12.2015 tarihinde ve 10.05.2017 tarihinde olmak üzere cinayette sorumluluğu olduğu, cinayete iştirak ettiği iddia ve beyan edilen ağırlığı devlet görevlilerinden oluşan kişiler hakkında iddianame düzenlenmiştir. Bu iddianamelerin düzenlenmiş olması elbette ki önemli olmuştur fakat bu iddianameleri düzenleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından; Hrant Dink cinayetine giden süreçte yaşananlar, Hrant Dink’e yönelik linç sürecini örgütleyen ve icra eden kişiler hakkında etkili bir soruşturma yürütülmemiş, cinayete giden süreçte yer alan kişilerin cinayet ile bağlarını açığa çıkartmaya yönelik soruşturma derinleştirilmemiştir. Hrant Dink'e yönelik linç sürecini örgütleyen kişilerden olan Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz ile Oktay Yıldırım hakkında da etkili bir soruşturma yürütülmeksizin kovuşturmaya yer olmadığı kararı oluşturulmuştur.
* Cinayette sorumluluğu olan veya sorumluluğu tartışılan kurum yetkili ve görevlileri ile ilgili yapılan yazışmalarda, cinayette sorumluluğu tartışılan kişilerin yetkili ve görevli oldukları kurumların vermiş oldukları yanıtlar ile yetinilmiş, kurum arşivlerinde inceleme yapılmamıştır. Cinayette sorumluluğu olan Devlet görevlilerinin bir bölümü, hatta önemli bir bölümü cinayete dair soruşturmanın yürütümünde görev almışlardır ve yanı sıra soruşturma ve dava dosyalarına bizzat bilgi ve belge göndermiş, beyanlarda bulunmuş ve değerlendirmeler yapmışlardır.
* Cinayette sorumluklarına dair ciddi iddialar bulunan İstanbul Valilik görevlileri ile İstanbul ve Trabzon MİT Bölge Başkanlığı görevlileri soruşturulmamıştır [yalnızca 2004 yılında İstanbul Valiliğinde Hrant Dink ile görüşmeye katılan Vali Yardımcısı Ergun Güngör ile MİT İstanbul Bölge Başkanlığı görevlisi Özel Yılmaz’ın şüpheli sıfatı ile ifadesi alınmış fakat bu kişiler hakkında dahi kovuşturmaya yer olmadığına dair karar oluşturulmuştur].
* İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğünün bir kısım görevlisi hakkında cinayette sorumluluklarına dair ciddi deliller bulunmasına rağmen iddianame düzenlenmemiştir.
* Elbette en önemlisi de somut olarak cinayetin kim veya kimler tarafından ve hangi süreçlerden geçirilerek karara bağlandığı açığa çıkarılamamıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmanın yürütülme biçimi, oluşturulan kovuşturmasızlık kararları ve Sulh Ceza Mahkemesinin kovuşturmasızlık kararına itirazımızın reddine dair kararı ile, Hrant Dink cinayetine dair davanın sınırı ve kapsamı büyük ölçüde belirlenmiş, cinayette sorumluluğu olan, cinayete iştirak eden, cinayet kararını oluşturan ve icra eden kişilerin tamamının yargılanmasının gerçekleşmesi olanağı ortadan kalkmıştır."
HABERİN TAMAMI