Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayhan Bora Kaplan soruşturması kapsamında yaşananları ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki bazı emniyet görevlerinin açığa alınmasını, MHP, AKP ve Cumhur İttifakı’na “komplo” olarak nitelendirdi.
Bahçeli’ye göre, emniyet içindeki bir grup gizli tanık vasıtasıyla ‘Cumhur İttifakı’na 17-25 Aralık operasyonlarına benzer bir kumpas hazırlığı’ içinde.
Devlet Bahçeli’nin sözleriyle daha da görünür hale gelen tartışma, devlet içindeki grupların güç kavgası olarak nitelendiriliyor. Genel kabul ise kavganın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ekipleri arasında yaşandığı. Kavganın odak noktasında ise Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla Sinan Ateş soruşturma bulunuyor. MHP, uzun zamandır olduğu gibi yine Soylu’ya destek veriyor.
Eski AKP yöneticisi Şamil Tayyar: Bunun 17 Aralık’la ne benzerliği var?
Eski AKP Milletvekili ve yöneticisi Şamil Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında yaşananlar ve Bahçeli’nin komplo iddialarını değerlendirdi.
Tayyar, gizli tanık ifadelerinde tek bir siyasinin dahi adının geçmediğini, soruşturmanın 17 Aralık’la benzerliğinin olmadığını söyledi.
Şamil Tayyar, şu ifadeleri kullandı:
“Ayhan Bora Kaplan hadisesini komplo teorilerine saplanmadan, sapla samanı karıştırmadan anlatalım. Savcılık soruşturmasını tamamlamış, iddianameyi Ankara 32.Ağır Ceza Mahkemesi kabul etmiş, 28’i tutuklu 61 sanıklı davanın ilk duruşması 15-26 Nisan arasında yapılmış. Davanın ikinci turu bu pazartesi (20/24 Mayıs) başlıyor.
Ayrıca, dosyada ‘M7’ ve ‘Ü5’ koduyla iki ayrı gizli tanık var. İddianamenin ve gizli tanık ifadelerinin hiçbir yerinde tek bir siyasinin adı da iması da yok. O halde bunun 17 Aralık’la ne tür benzerliği var?
Oysa Yargı ve Emniyet merkezli 17 Aralık darbe girişimi, tümüyle siyasileri kapsayan dosya üzerinden başlatılmıştı. Özne, siyasilerdi.”
İddialar tek tek yalanlanıyor
Hükümete yakın bazı medya kuruluşları, Ankara Emniyeti’nin bazı siyasiler ve bürokratları yasadışı dinlediğini ileri sürmüştü. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü bu iddiaları yalanladı.
Yaşananları hatırlatan Şamil Tayyar, paylaşımını şöyle sürdürdü:
“280 kişinin Selam Tevhid kumpasındaki gibi dinlendiği iddiası da yalan çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklaması ortada. Uğur Dündar’ın sorguya katıldığı iddiasının da kuyruklu yalan olduğu anlaşıldı. Peki tantana nerden kaynaklanıyor?”
‘Bazı örgüt üyeleri takip edilirken oltaya takılanlar var’
Şamil Tayyar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fitili ateşleyen bizatihi Ayhan Bora Kaplan. İlişkili olduğu yargı ve emniyet içindeki dostlarına mesaj gönderiyor: ‘Yanarsam siz de yanarsınız.’
Ve strateji ilk duruşmada sahneleniyor. Kaplan duruşmada ‘önüme 40-50 isim kondu’ diyor ama isim vermiyor. Oysa ilk ifadesinde bu yok. 1 ay önceki bu ifade medyada da karşılık bulmuyor. Ta ki yurtdışına kaçırılan gizli tanık Serdar Sertçelik’in ikinci dalga operasyonuna kadar.
Sertçelik, Kaplan’ın mahkemede attığı pası gole çevirmek için Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’la yaptığı görüşme kayıtlarını yayınlıyor, Kaplan’ın saygın bir işadamı olduğunu söylüyor, siyasilerin isimlerini zikrediyor. Tüm darbe senaryoları bu gizli tanığın yurtdışına kaçırıldıktan sonra yaptığı bu görüşmeye dayandırılıyor.
Bazı örgüt üyeleri takip edilirken oltaya takılanlar var elbette. Özellikle Ankara’nın çok yakından tanıdığı bir savcı ve bazı avukatlar. Bu taife telefon görüşmelerinde kendilerini güçlü göstermek için isim zikrederek bazı siyasi ve bürokratlarla samimi olduğunu anlatıp umut dağıtıyor.
‘Mafya devlete operasyon çekiyor. Birileri özel hesabını görüyor’
Dinleme kayıtlarına takılan bu mesnetsiz iddialar da soruşturmada ayıklanıyor.
Gizli tanık üzerinden darbe senaryosu yazılınca dava dosyasına eklenmemiş mesnetsiz iddialar da gündeme getirilerek senaryoya malzeme yapılıyor. Akın Gürlek hadisesinde olduğu gibi. Orada Gürlek’in şahsını doğrudan hedef alan bir takip yok.
Velhasıl, gizli tanığı kimlerin kaçırdığı, ifadesini değiştirmek ve siyasileri davaya bulaştırmak için kimlerin ikna ettiği belirlenirse mevzu daha iyi anlaşılır.
Görüşmenin karşı tarafındaki emniyet müdürüne ayrı parantez açmak isterim. O bu tezgahın neresinde?
Özetle… Mafya devlete operasyon çekiyor. Birileri özel hesabını görüyor. Kimileri 15 Temmuz’un içini boşaltıyor. AK Parti’nin 22 yıllık iktidarında yaşanmış tüm darbe girişimi ve muhtıralara istisnasız karşı tavır koymuş biri olarak anlatayım istedim. Kaldı ki ortada bir darbe girişimi olsaydı, hadi beni geçin, Recep Tayyip Erdoğan taş üstünde taş koymazdı." (Kısa Dalga)