REYHANLI - Türkiye, Suriye savaşında 10 yılı geride bırakıldı. Sınırın her iki tarafında kaçakçılık, insan ticareti ve uyuşturucudan beslenen ekonomi oluşmuş durumda. YPG denetiminde Suriye’nin kuzeyindeki IŞİD’lilerin kaldığı Al Hol ve Al Roj Kampı’nda bulunan çeşitli ülkelerin vatandaşı kadın ve çocukları Türkiye’ye getirebilmenin bedeli 40 ila 50 bin Euro arasında değişiyor. YPG denetimindeki kamplardan kendi imkanları ile kaçan ve bölgedeki çeteler tarafından para karşılığı sınıra yönlendirilen kadın ve çocukların kaçakçılar tarafından Türkiye sınırından geçirilmelerinin bedeli ise kişi başı 5000 ile 7000 dolara kadar yükseliyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve yerel mahkemelerde yargılanmak isteyen IŞİD militanlarından bazıları ise sınır devriyelerine teslim oluyor ve ilk sorgulamaları sınır kapılarında yapılıyor.
AİLELER, AL HOL VE AL ROJ’DA TUTULAN KADIN VE ÇOCUKLARI GETİRMEK İÇİN KAÇAKÇILAR İLE ANLAŞIYOR
Suriye iç savaşı başlamasının ardından özellikle 2009-2010 yıllarında Türkiye’den de IŞİD’e katılmak üzere resmi sayıları bilinmese de binlerce kişi çatışma bölgelerine gitti. Aradan geçen süre içerisinde çatışma bölgelerinde özellikle erkeklerin büyük kısmı öldü. Eşlerin çoğu da bölgedeki mücahitlerle dini birliktelikle yaşamaya başladı. YPG’nin ABD destekli güçlerle IŞİD bölgelerinde girdiği çatışmalarda bölgede yakalanan kadın ve çocuklar Suriye’nin kuzeyindeki YPG denetimindeki Al Hol ve Al Roj kamplarında tutuluyor.
Türkiye’de geride kalan aileleri ise özellikle kızları, gelinleri ve torunlarını ülkelerine getirmek üzere resmi düzeyde temaslarda bulundu. Lakin Ankara, YPG denetimindeki kamplarda kalan kadın ve çocukların Türkiye’ye getirilmelerine sıcak bakmadı, halen de bu tutumunu sürdürüyor. Gelinlerini, kızlarını, çocuklarını Türkiye’ye getirterek Türk ceza sistemine sokmak istemeyen ya da çocuklarının Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanmalarını isteyen ailelerin umutları ise insan kaçakçıları oldu.
Sınır bölgelerinde çalışırken köylerde, ilçelerde mahallelerde göçmen kaçakçılarına ulaşmak çok da zor değil. Tıpkı süpermarket, giyim, kırtasiye, kuyumculuk gibi kaçakçılık da bir sektör. Sınır köyünde yaptığım çalışmada “ayakçı” ismi verilen kişiler, sisli havalarda sınıra ulaşan kaçakları “sınır duvarına merdiven dayamak” sureti ile sınırı geçirdikleri bilgisini aktarmıştı ve dün yayımlanan haberimizde ayrıntılarını aktarmıştık.
İNSAN KAÇAKÇILARI ÖSO MİLİTANLARI
Öte taraftan hemen hemen her gün Anadolu Ajansı Suriye’den kaçak geçiş yapan Türkiye ve yabancı uyruklu kişilerin yakalandığı yönünde haberler geçiyor. Açık kaynaklardan yapılan derlemeler, Aralık-Ocak aylarında Suriye’den kaçak yollarla Türkiye’ye girmeye çalışırken güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarla yakalanan kişi sayısı 28. Kaçak yolla Türkiye’ye giriş yapanlar hangi güzergahı izliyor, özellikle Suriye’de nasıl ilerliyorlar, YGP’nin denetimindeki kamplardan IŞİD’li kadınların kaçışı ve kaçakçılarla buluşmaları nasıl oluyor gibi soruların yanıtlarını kaçakçılardan öğrenmek mümkündü. Güvenli aracılar vasıtasıyla bölgede faaliyet gösteren iki insan kaçakçısı ile buluştum.
Görüştüğüm her iki kişi de Suriye vatandaşı, Türkiye’de ikamet izinleri bulunuyor, eş ve çocukları ile Antakya’nın ilçelerinden birinde yaşıyorlar. Her ikisinin ortak noktası da Özgür Suriye Ordusu’na mensubu olmaları. Kaçakçılardan biri iki yıl öncesine kadar Özgür Suriye Ordusu adına Türk askerleriyle beraber çarpıştığını ateşli silahla yaralanmasının ardından devriye çıkmadığını örgüt tanımlaması ile “dinlenmede” olduğunu söylüyor. Dinlenme sürecinde de geçimini kaçakçılıkla sağlıyor. Diğer kaçakçının da eş ve çocuklarının ikamet izni bulunuyor ve her ikisi de yarınki haberimizde ayrıntıları ile aktaracağımız “yetimhane” adı verilen yüksek güvenlikli kurumlarda kalıyorlar. Kaçakçı ÖSO militanına “Türkiye’ye getirdiğiniz sınırı geçirdiğiniz kişiler arasında tanıdığınız cihatçılar var mı?” diye soruyorum. Tercüman aracılığıyla “olabilir” diyor.
“GETİRDİĞİM BAZI KİŞİLER TÜRKİYE SINIRINDA TESLİM OLUYOR”
Tercüman, 30’larındaki ÖSO’nun konuşmasını tercüme ediyor: “Sen geldin beni buldun. Bulmak isteyen bulur. Çocuklarını bulmak isteyen aileler de gelip birilerini bulur. Beni bulur, başkasını bulur” derken bana “ Sen gazeteci değil misin daha geniş bak” önerisinde bulunuyor . Geçen yıl Al Hol Kampı’ndan kendi imkanları ile kaçan bir grup kadını İdlib'e yakın bir yerden alıp Türkiye sınırına kadar getirdiğini anlatıyor. Kadınların bazılarının Türkiye’de yargılanmak üzere sınırı geçirdikten sonra Türk sınır görevlilerine teslim olduklarını söylüyor.
AL HOL VE AL ROJ’DA TUTULAN KADINLARI KAÇIRMANIN BEDELİ 40 BİN İLA 50 BİN EURO
Kaçakçının anlattığına göre YPG denetimindeki Al Hol Kampından kadın ve çocukları çıkartarak Türkiye sınırından geçirmenin maliyeti 40 bin ila 50 bin Euro civarında.
Peki ÖSO militanları YPG denetimindeki bölgeye kadar nasıl ilerliyor? Bölgeye ulaştıktan sonra YPG denetimindeki kamplardan nasıl çıkartabiliyor? ÖSO militanı sorumu “YPG içinde de YPG var. Elbette kamptan adam çıkartmanın bedeli var” diyerek yanıtlıyor.
ÖSO militanın anlattığına göre, Türkiye’ye geçiş yapmak isteyen cihadist gruplardan da Türkiye’ye geçiş yoğunlukta. Türkiye-Suriye sınır hattından Türkiye’ye geçirmenin bedeli, kaçak kişinin pasaport durumu, teslim edileceği noktaya göre değişiklik gösteriyor. Bu konuda net bir rakam vermekten kaçınıyor. Göçmen kaçakçılarının Türkiye’ye ulaşırken kullandıkları yollar, iletişim kurdukları grup ve yöntemleri gazeteciliğin etik kuralları gereği yazmama kararı alıyoruz. Kaçakçıya, evlendirilmek üzere Türkiye’ye getirilen “Suriyeli kız çocukları/kadınları” da geçirip geçirmediğini soruyorum. Sorumu tercüman çeviriyor. Kaçakçı müntehzi bir gülümsemeyle sinkaflı bir cümle kuruyor ve devamında “Suriyeli kızları hayatları kurtulsun diye evlenmeleri için aileleri gönderiyor” iddiasını dile getiriyor.
SAHTE KİMLİK HAZIRLAYANLAR GÖRÜŞMEYİ KABUL ETMİYOR
Başta Reyhanlı olmak üzere Antakya çevresinde özellikle Suriyeliler arasında sahte kimlik pazarı olduğu anlatılıyor. Oturum belgesi, evlilik cüzdanı, pasaportunun gerçeğine uygun yapıldığı iddia ediliyor. Bu kişilere ulaşmak istiyorum. Antakya’ya uzak bir mesafede bir kasabada yaşadıklarını, Özbek ya da Kazak uyruklu olduklarını öğreniyorum. Aracılar vasıtasıyla mesajımı iletiyorum. Kimlik, görüşme yeri vermeden görüşmek istediğimi iletiyorum. Fakat görüşme isteğim geri çevriliyor.
REYHANLILI ABU YAHYA
Öte taraftan Antakya’nın Reyhanlı ilçesinde faaliyet gösteren bir eczanede kalfa olarak çalışan M.A, Suriyeliler arasında bilinen adıyla Abu Yahya isimli kişi Suriyeliler olduğu kadar Türkiyeliler nezdinde bir hayli itibarlı. Suriye’de iş yapmak isteyen, Suriye’ye geçip gelmek isteyenler, hasta getirtmek isteyenler 30’larındaki bu eczacı kalfasının kapısını çalıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu belirtilen bu kişi ile Reyhanlı’da bulunduğum sırada yüz yüze görüşemedim. Çok iyi derecede Arapça konuştuğu ifade edilen M.A., Suriyeliler arasında “o bizim abimiz. Elimiz, ayağımız” gibi övücü sözlerle anlatılıyor. GSM aramalarına yanıt vermeyen M.A.’ya çalıştığı eczanenin sabit hattından ulaşıyorum. M.A.’ya kendimi tanıttıktan sonra görüşmek istediğimi söylüyorum. Görüşmek istememin nedenini soruyor. “Suriyelileri Türkiye’ye getirmek” diyorum. Kısa bir sessizliğin ardından, “Sizinle görüşmem” diyor. Ben de Suriye’ye sınırından hangi sıfatla gidip geldiğini ve Suriye’ye nasıl bu kadar kolay geçebildiği? ” sorularını yönelttim. M.A. ise “Bu konuda bilgi veremem. Konuşamam. Size hayırlı günler dilerim” diyerek yanıtsız bırakıyor.
YARIN / SURİYELİ REFAKATSİZ ÇOCUKLAR
1. BÖLÜM / SINIRDA SADECE KAÇAKÇILAR YOK "AYAKÇILAR" DA VAR