İYİ Parti genel istişare kurulu toplantısında CHP lideri Özgür Özel'in yerel seçimlerde bölgesel ittifak teklifi reddetmesi Partide birbiri ardına istifalar getirdi. “İş birliği” isteyenlerin de istifaları istenildi.
Ancak en büyük deprem İstanbul’da CHP ile yerel seçim iş birliğini savunan, İYİ Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili İbrahim Özkan’ın istifası oldu. Özkan Genel başkanın talebiyle istifa etti ancak İYİ Partili üyeler tarafından yeniden aynı göreve seçildi. Bu “kıyamet”in ardından beş İBB Meclis üyesiyle beraber Özkan yeniden istifa etti.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu işaret ederek “Arka kapı diplomasisi yapılmış. Ben bu konuda idmanlıyım. Şu an itibarıyla bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum. Varım, buyursunlar” dedi.
Akşener’in bu açıklamasına İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu yanıt verdi. İmamoğlu, “Aynı masayı paylaştığımız, birlikte iş ürettiğimiz, beraber düşündüğümüz, aynı kâseden çorba içtiğimiz dostlarımızı bize karşı kışkırtıyorlar” dedi. Ardından Ankara Büyükşehir belediye başkanı Mansur Yavaş da açıklama yaptı. Yavaş “korkak değilim” dedi.
Yerel seçime tek başına girme kararı alan İYİ Parti, son günlerde art arda gelen tepki istifalarıyla çalkalanıyor. Akşener’in Uşak’ya yaptığı “Partimize operasyon yapılıyor” açıklaması üzerine de kırgınlıklarını belirten bir çok isim de istifa etti.
Yerel seçimlere üç buçuk ay kala muhalefet cephesinde yaşanan bu gerilim devam edecek gibi görünüyor. Peki İYİ parti neden böyle bir yol izledi? İYİ Parti ne yapmak istiyor? Meral Akşener bu hamleleri neden yaptı.
Kısa Dalga yazarları yorumladı…
Kısa Dalga yazarı İbrahim Ekinci “İlkokul çocuğu seviyesinde bir siyasi kavrayış bile Akşener’in Cumhur İttifakının üçüncü bir zafer kazanmasının yolunu açmaya çalıştığını görür. Hiçbir lafın önemi yok. İşin aslı bu” derken Ankara siyasetini yakından izleyen yazarımız Sedat Bozkurt İYİ Parti’nin kendine yeni konum aramak zorunda olduğunu aktardı. Bozkurt Bu yeni konumun adresini de “iktidarın yanı” olarak değerlendirdi.
Sedat Bozkurt: İYİ Parti'nin yeni konumu iktidarın yanı
"İYİ parti uzun zamandır savruluyor. İçindeki tartışmaları, dile getirilenleri dışarıya taşıyarak partiyi konselide etmek istiyor. Burada kendine CHP’den “düşman” yaratarak da kutuplaştırmak istiyor. Yoksa tabanı ve seçmeni kitlesel olarak kayıyor. Yerel seçime kadar bu “mümkünse kaybettirme” stratejisini uygulayacaktır. Sonra kendine yeni konum aramak zorundadır İYİ Parti. Bu yeni konum sağ siyasetin ziyadesiyle sevdiği, iktidarın yanı olabilir…
İmamoğlu ve Yavaş aynı Özel gibi İYİ Parti ve Akşener’in kutuplaştırma işini kolaylaştırmıyorlar. Tam tersine İYİ Parti seçmeni ve tabanının kendilerine oy verme niyetini de pratiğini de muhafaza etmeye çalışıyorlar. Burada itirazlarındaki yumuşak dil önemli, Akşener ile aralarına mesafe koyarken hatanın, yanlışın nerede olduğunun da altını çiziyorlar. CHP’nin mevcut adaylarının kazanma olasılıkları halen sürüyor. Yeni denklem kurmaları koşuluyla.
'İktidara yanaşsa da küçülecek'
İYİ Parti artık mevcudunu muhafaza edemeyen bir parti. Parlamentoda grubu olduğu, siyasi konjonktürde bir anlam ve denklemlerde önem içerdiği için hemen dağılma sürecine girmez. Ama yavaş yavaş da olsa, iktidara yanaşsa da küçülecek ve içindeki tartışmalar hiç bitmeyecektir…"
İbrahim Ekinci: Cumhur İttifakının üçüncü zaferine yol açıyor
"Öncelikle İYİ Parti olayını yerli yerine oturtmamız gerekiyor. Benim görüşüme göre, en sert muhalefeti yaparken, 17 – 25 Aralık’ı yolsuzluk haftası ilan ederken, “Erdoğan’dan CB olmaz” derken… Bahçeli, neden birden rotayı kırıp Erdoğan’ın tarafına geçtiyse şimdi Akşener tam olarak bunu yapıyor.
Cumhur İttifakı’nın temelinin, “Dolmabahçe Mutabakatı” denen görüşmeden hemen sonra, Erdoğan’ın “protokolü tanımıyorum” açıklamasından hemen sonra atıldığını unutmayalım. O ittifak böyle mümkün olabildi. Cumhur İttfakı’nın çimentosu Kürt sorununa karşı tutumdur.
Aynı faktör Akşener’in rotasına da ayar verdi. Akşener, Millet İttifakı içinde, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olması halinde Kürt sorununda yeniden müzakere politikasının gündemleşmesi olasılığını önlemek istedi. Tutumunu doğru yere koyalım ve şu sözleri hatırlayalım:
“Akşener, ‘devletten yüksek abiler geldi, Mansur Yavaş'ı ikna edin, aday yapın' talebinde bulundular’ dedi." (İYİ Parti GİK Üyesi İsmet Koçak)
“Akşener, 6’lı Masa’dan kalktıktan sonra ‘Ben devlete karşı son görevimi yaptım’ dedi.” (Aytun Çıray, İYİ Parti Kurucusu)
Evet, Akşener İmamoğlu’nun değil, Mansur Yavaş’ın yolunu açmak istedi. İmamoğlu aday olsa siyasi yasak hemen devreye sokulabilirdi. O halde “Kemal Kılıçdaroğlu olmasın, iki başkandan biri olsun” demek, aslında “Mansur Yavaş” olsun demekti. Bu plan çalışsaydı… Müesses nizam muhalefetin olası zaferini çarpıtmayı hemen orada başarmış olacaktı.
Şimdi… Akşener devlet görevine devam ediyor. Savaş ilanı filan, tutumunu gizlemek için ileri sürülen şeyler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nden istifaların, diğerlerinden farkı ne ki?
'İkinci bir MHP meydana getirme yolunda'
İlkokul çocuğu seviyesinde bir siyasi kavrayış bile Akşener’in Cumhur İttifakının üçüncü bir zafer kazanmasının yolunu açmaya çalıştığını görür. Hiçbir lafın önemi yok. İşin aslı bu. Akşener, içindeki merkez sağı tasfiye ederek ve bastırarak, laiklik hassasiyeti bir tık yukarıda ikinci bir MHP meydana getirme yolunda. İYİ Parti artık bir muhalefet partisi değil, örtük bir Cİ ortağıdır.
O bahsedilen taban ittifakına hizmet edebilecek tek tutum, İyi parti eleştirisini buradan kurmak olabilir. Ne mi yapmalı? Önce sol sosyalist muhalefet, arkasından merkez sol… En geniş ittifakı gerçekleştirmek durumunda. Bir buluş ileri sürmüyorum. Başka yolu yok." (Kısa Dalga)