Osman Kavala: Hukuka aykırı delillerle tutuklandık. Hukuk olsaydı bu karar verilmezdi. AİHM incelemesinde makul şüphe bulunmadığına karar verdi. AİHM makul şüphe olmadan, insan hakları faaliyetlerini durdurmak amacıyla tutuklandığıma ve Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hızlı bir sürede karar vermediğine hükmetti. Ama maalesef siyasi bir karar verildi. Başka bir şey de beklemiyorduk. Hakimler de siyasi. Bir hakim eski AKP milletvekili adayı biri de Enis Berberoğlu davasında AYM kararını yerine getirmeyen yargıç.
Hakan Altınay: Ben ABD’nin Green Kartını iade etmiş biriyim. ABD’nin en önemli kurumlarında çalıştım ama ülkeme geri döndüm. Bu ülkenin zenginleri Malta vatandaşı olurken ben başka bir ülkenin vatandaşı olmayı hiç düşünmedim. Ben ülkemin derdiyle dertlenen biriyim. Gezi eylemleri sırasında yoktum, yurt dışındaydım. Türkiye’de olduğum zaman diliminde ise Yalçın Akdoğan’ı bir üniversitede dinlemeye gittim. Suçlanacaksam Gezi’ye katılmadığım için suçlanabilirim. Bu dava kin, nefret ile insanlığın mücadelesi. Yoldan geçen bin kişiye sorun, biri bile bizi suçlayamaz, bizi beraat ettirir.
Konfüçyus’a en önemli üç şey nedir diye sorulduğunda “Gıda, güvenlik ve güven” diyor. ikisinden vazgeçersen hangisinden vazgeçmezsin diye soruluyor o da “Güven” diyor. Bu tür davalar güveni yok ediyor. Toplum esas böyle bölünür. Bu bize değil Türkiye’ye yapılan en büyük kötülüktür. Ben bu ülke için çalışmak istiyorum. İnsanlığa birlikte yaşamaya örnek olacak bir ülkedir Türkiye.
Tayfun Karaman ile dava sırasında tanıştık. Can Atalay’ı uzaktan görüyordum burada yakınlaştık. Bu memleket Can Atalay da çıkarıyor Nedim Şener gibileri de çıkarıyor. Can tanımadığı insanlar için mücadele eden biri. Nedim Şener ise tanıdığı insanlar için bir şey yapmıyor. Can Peker ise Balyoz davasına itiraz ettiğimiz için kitabında bizi eleştiriyor. Kitabı var, FETÖ’ye övgü diziyor, hareketin de Gülen’den sonra devam edeceğini söylüyor. Gülen’i yere göğe sığdıramıyor ama bizi eleştiriyor kitabında. Savcının dayanağı da bu kitap. Casus, dava, vatana ihanet, yurtdışı bağlantılı gibi suçlamalar önemli laflar. Bu değerlerin anlamı kalmıyor. Önüne geleni bunlarla suçlarsanız bu değerlerin de önemi kalmaz.
Gezi’yi kim planladı derseniz. Gezi’yi Recep Tayyip Erdoğan planladı. Bu toplumun her kesimini bir araya getirdi. Atatürk ve İsmet İnönü’ye iki ayyaş dedi… Kimse düğmeye basmadı, Erdoğan milletin damarına bastı. Burada 10 kitap sınırı var, bu değişmeli.
Tayfun Karaman: Güçlüyüz. Kamuoyu desteğinden dolayı onur duyuyoruz. Yalnız olmadığımızı görüyoruz. Kin ve nefrete karşı memleketi ve demokrasiyi savunuyoruz. Mutlu ve onurluyuz. Dayak diyerek darbe yapmaya çalışanlar olarak dünyada ilkiz. Elimizde silah yok, hiçbir şey yok. Bizi Gezi'de dövdüler, böyle darbe yapmaya çalışmışız. Kavala’yı dava sırasında tanıdım. Sadece Çiğdem Mater’i tanıyordum. Diğer hiçbir ismi tanımıyorum. Can Dündar ya da Mehmet Ali Alabora’yı bırakın ast üst ilişkisini tanımıyorum bile. Burada tek hakkımız bir saat spor yapmak. Kitap sınırı istemiyoruz.
Can Atalay: Bu dava bizimle ilgili değil, memleket meselesi. Demokrasi mi kardeşlik mi kazanacak yoksa savaş mı hukuksuzluk mu? Bu tartışılmalı. Kitap sınırı olmamalı.
Görüşme notlarını aktaran Veli Ağbaba ise şunları söyledi: “Bu bir siyasi dava. Gezi bu ülkenin en önemli isyanıdır. Gezi dünyada Türkiye’nin itibarını arttıran bir eylemdir. Gezi Türkiye’nin birden büyük olduğunu dünyaya göstermiştir. Erdoğan’dan farklı düşünen en az yüzde 50’lilik bir kesim olduğu görüldü. Gezi’yi terörize etmeye çalışıyorlar. Gezi sayesinde iktidarın kimyası bozuldu gerçek yüzlerini Avrupa ve tüm dünya gördü. O nedenle Gezi’den intikam almak istiyorlar. Terör varsa Ali İsmali’i, Berkin Elvan’ı, Ethem Sarısülük’ü öldürenler ve bu emri verenlerdir. Bu insanlar birbirini dava sürecinde tanıdı. Suçsuz olduklarını biliyoruz. Hepsi Türkiye’nin yetiştirdiği önemli insanlar. Toplumun vicdanında suçsuzlar. Bu kararı verenler aynı Balyoz, Ergenekon kararlarını verenler gibi mahkum olacaklardır.