Hakan Altınay: Ben ABD’nin Green Kartını iade etmiş biriyim. ABD’nin en önemli kurumlarında çalıştım ama ülkeme geri döndüm. Bu ülkenin zenginleri Malta vatandaşı olurken ben başka bir ülkenin vatandaşı olmayı hiç düşünmedim. Ben ülkemin derdiyle dertlenen biriyim. Gezi eylemleri sırasında yoktum, yurt dışındaydım. Türkiye’de olduğum zaman diliminde ise Yalçın Akdoğan’ı bir üniversitede dinlemeye gittim. Suçlanacaksam Gezi’ye katılmadığım için suçlanabilirim. Bu dava kin, nefret ile insanlığın mücadelesi. Yoldan geçen bin kişiye sorun, biri bile bizi suçlayamaz, bizi beraat ettirir.
Konfüçyus’a en önemli üç şey nedir diye sorulduğunda “Gıda, güvenlik ve güven” diyor. ikisinden vazgeçersen hangisinden vazgeçmezsin diye soruluyor o da “Güven” diyor. Bu tür davalar güveni yok ediyor. Toplum esas böyle bölünür. Bu bize değil Türkiye’ye yapılan en büyük kötülüktür. Ben bu ülke için çalışmak istiyorum. İnsanlığa birlikte yaşamaya örnek olacak bir ülkedir Türkiye.
Tayfun Karaman ile dava sırasında tanıştık. Can Atalay’ı uzaktan görüyordum burada yakınlaştık. Bu memleket Can Atalay da çıkarıyor Nedim Şener gibileri de çıkarıyor. Can tanımadığı insanlar için mücadele eden biri. Nedim Şener ise tanıdığı insanlar için bir şey yapmıyor. Can Peker ise Balyoz davasına itiraz ettiğimiz için kitabında bizi eleştiriyor. Kitabı var, FETÖ’ye övgü diziyor, hareketin de Gülen’den sonra devam edeceğini söylüyor. Gülen’i yere göğe sığdıramıyor ama bizi eleştiriyor kitabında. Savcının dayanağı da bu kitap. Casus, dava, vatana ihanet, yurtdışı bağlantılı gibi suçlamalar önemli laflar. Bu değerlerin anlamı kalmıyor. Önüne geleni bunlarla suçlarsanız bu değerlerin de önemi kalmaz.
Gezi’yi kim planladı derseniz. Gezi’yi Recep Tayyip Erdoğan planladı. Bu toplumun her kesimini bir araya getirdi. Atatürk ve İsmet İnönü’ye iki ayyaş dedi… Kimse düğmeye basmadı, Erdoğan milletin damarına bastı. Burada 10 kitap sınırı var, bu değişmeli.