Arjantin için ağlamak-1

Arjantin’de genel bir yoksullaşma süreci yaşanıyor fakat en alttakilerin çok düşmesine ve hatta biraz yükselmesine imkan veren bir sonuç ile karşı karşıyayız.

Arjantin ekonomisi son dönemde birçok açıdan ve çok sayıda insanın ilgisini çeken bir konuya dönüştü. Bunda tarihsel nedenler olduğu gibi, güncel ideolojik tartışmaların bir uzantısı olmasının da oldukça önemli bir etkisi var. Arjantin 1930’lara, hatta 1950’lere kadar kişi başı gelir anlamında ilk 10 ülke arasındaydı. İtalya’dan çıkan bir göçmen New York mu? Buenos Aires mi? diye kararsızlık geçirirdi. Fakat Arjantin bu ekonomik gelişmişliğini büyük oranda hayvan yetiştiriciliğine ve tarıma borçluydu, önemli ve kalıcı sanayileşme hamlesi gerçekleştiremedi. Ve bugün uzun süredir gelişmekte olan ve politik problemlerle anılan bir ülke konumundadır. Arjantin’in bu geriye düşüşünün ayrıklığını ifade etmek için, S. Kuznets’e atfedilen şu ünlü söz oldukça çarpıcıdır: "Dünyada dört çeşit ülke vardır: gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, Japonya ve Arjantin."

Bu yazı genel anlamda Arjantin ekonomisinin nasıl bir seyir izlediğinden çok, Aralık 2023 tarihinde iktidara gelen J. Milei’nin tartışmalı iktisadi uygulamalarını konu almaktadır. Milei’nin uygulamalarının ilgi çeken tarafı, klasik liberal iktisadi görüşün ötesinde liberteryen diyebileceğimiz, piyasalara fazlasıyla güvenen, devlet ve kamu karşıtlığı üzerine kurulu, ideolojik temellerini F. Hayek, M. Friedman ve genel anlamda Avusturya Okulu iktisatçılarından alan ve radikal bir özellik göstermesinden kaynaklanıyor. Bu yüzden de, ister istemez bu politikalar üzerinde hem iktisadi ve sosyal sonuçları hem de içerdiği ideolojik perspektif anlamında daha sert tartışmalar cereyan ediyor.

İki bölüm halinde olacak bu yazımın, bu ilk bölümünde Milei iktisadi programının temel uygulamalarını ana hatları ile tanıtmak ve ardından bunların başarı düzeylerini tartışmayı amaçlıyorum. Devamı niteliğinde olacak ikinci yazımda ise, programın sosyal, ideolojik ve iktisadi değeri/içeriğini tartışmak istiyorum.

Milei testere programı

Bu programın temel iktisadi uygulamalarını ilk önce tanıtarak başlayalım:

i) Milei başkanlığının ilk günlerinde (Aralık 2023), aşırı değerlenmiş döviz kurunu düzeltmek amacıyla peso dolar karşısında yaklaşık %50 oranında devalüe edildi (peso/dolar 400’den 800’e çıkarıldı). Devalüasyonun ardından, Arjantin Merkez Bankası’nın (BCRA) 13 Aralık 2023’te faiz oranlarını %133’te sabit tutarak peso için aylık %2’lik kademeli sabit kur (crawling peg) devalüasyon programı başlattığı açıklandı (bu oran sonradan %1’e düşüldü). Bu, kurun kontrollü bir şekilde zamanla değer kaybına izin veren bir mekanizma olarak tasarlandı ve bu sayede enflasyon beklentilerini dengelemeyi hedefliyor. Bir buçuk yıllık dönemde (Aralık 2023-Ağustos 2025 ) peso/dolar 400’den 1340’e yükseldi, yaklaşık %245 bir yükselme. Bu yanıyla, Türkiye’dekine benzer bir döviz kuru politikası uygulanıyor: Önce ani ve sert bir devalüasyonla para birimi hızla değer kaybettiriliyor, ardından kontrollü adımlarla kademeli olarak değer kazandırılıyor.

ii) Yaklaşık 1 yıl sonra, yani 2024 Mart’ından itibaren de Milei, 2011’ten bu yana Arjantin’de uygulanan ve ABD dolarına erişimi sistematik olarak sınırlayan "cepo" politikası gevşetildi. Döviz kuru üzerindeki devlet kontrolü azaltılarak resmi ve paralel (kara borsa) kur arasındaki fark daraltıldı. Bireysel dolar alımları üzerinden alınan vergiler zamanla azaltıldı, Nisan 2025’den itibaren çoğu sermaye kontrolleri kaldırıldı. Bireylerin aylık 200 dolar döviz alım limiti, Nisan 2025’te kaldırıldı; banka hesapları üzerinden limitsiz döviz alımı mümkün hale getirildi, ancak nakit alımlarda aylık 100 dolar sınırı kaldı.

iii) Yabancı şirketlerin kâr veya temettülerini yurtdışına transfer etmek için merkez bankası ön onay alma zorunluluğu Nisan 2025’de kaldırıldı; artık doğrudan transfer mümkün, ancak vergi (%17,5) uygulanıyor. Geçmiş birikmiş kârların (2024 ve öncesi) transferleri bonolar kanalı ile gerçekleşmesine imkan veriliyor.

iv) İthalatçı firmaların mevcut borçları (özellikle Aralık 2023 öncesi ve hatta 2024 sonuna kadar birikenler) için ise, sınırlı döviz rezervleri nedeniyle doğrudan ödeme yerine Merkez Bankası tarafından ihraç edilen BOPREAL bonoları kullanılıyor. Bu bonolar, pesoyla satın alınıp dolar cinsinden borç ödemelerinde veya kâr transferlerinde kullanılabiliyor; ikincil piyasada satılarak döviz elde etme imkanı sağlıyor.

v) Milei, 2023’te göreve geldiğinde, yüksek enflasyonu kontrol altına almak için "para basımını kalıcı olarak yasaklama" hedefini duyurmuştu. Ancak, bu süreç kademeli olarak uygulandı. 2025 itibarıyla, para basımı büyük ölçüde durduruldu ve emisyon sıkı kontrol altında tutuluyor. Bunun yerine, para arzı büyümesi ciddi şekilde sınırlandırıldı ve bütçe açığını finanse etmek için para basımı yasaklandı. Yani, Milei hükümeti, 2023’te Merkez Bankası’nın Hazine’ye doğrudan borç vermesini (para basımı yoluyla bütçe açığını finanse etmeyi) yasaklayan bir politika değişikliği yaptı. Bu, Türkiye’nin 2001 krizi sonrası Merkez Bankası’nın Hazine’ye borç vermesini yasaklamasına benzer bir yasal değişiklik.

vi) Enflasyonun kademeli olarak düşmesiyle Merkez Bankası faiz oranlarını düşürmeye başladı, 2024 yılında %130 düzeylerinde olan faiz oranları 2025’de %40’a indirildi.

vii) Kamu harcamalarını azaltmak amacıyla, Bakanlıkların sayısı 18’den 9’a indirildi. Arjantin’de kamuda çalışanların toplam çalışanlar içindeki payı yaklaşık %17 civarında, bu da yaklaşık 350 bin kişi demek. Bunun yaklaşık %10’u işten çıkarıldı, yani yaklaşık 33 bin kişi işten çıkarıldı. Hedef 70 bin kişiydi.

viii) Milei’nin politikaları, kamu harcamalarını yaklaşık %30 oranında azalttı ve bu kesintiler çeşitli alanlarda yoğunlaştı. Kamu altyapı projeleri durduruldu veya iptal edildi. Federal transferler (eyaletlere yapılan mali yardımlar) ciddi şekilde azaltıldı, GSYİH’nin yaklaşık %3’üne denk gelen bir kesinti yapıldı. Siyasi amaçla kullanılan bazı fonlar kapatıldı. Milei, özellikle enerji, ulaşım ve gıda gibi alanlardaki sübvansiyonları büyük ölçüde kaldırdı veya azalttı. Elektrik ve doğal gaz sübvansiyonları büyük ölçüde kaldırıldı. Toplu taşıma (otobüs, tren, metro) için sağlanan sübvansiyonlar sonlandırıldı. Gıda yardımları ve sosyal yardım programları ciddi şekilde daraltıldı. Fakat genel gıda sübvansiyonları azaltıldı, buna rağmen en yoksul kesimler için gıda kartlarının değerini iki katına çıkarıldı. Sosyal yardım programları daraltıldı, ancak çocuk yardımları da iki katına çıkarıldı.Tüm bunlar (kamu çalışanların işten çıkarılması dahil) toplam bütçe giderlerinin yaklaşık %30’luk bir kısmının kesildiği anlamına geliyor. Yani, toplam kamu harcamalarındaki kesinti, GSYİH’nin yaklaşık %6-7’si seviyesinde. Arjantin’de 2023’te kamu harcamalarının GSYİH’ye oranı yaklaşık %20-25 civarındaydı (Latin Amerika ortalamasına yakın).

ix) Vergi kurumu (AFIP) yapılandırıldı ve vergi idareleri azaltıldı. AFIP’in bölgesel ofislerinin bir kısmı kapatıldı veya birleştirildi; personel sayısında %20-25 kesinti yapıldı (yaklaşık 3.000 çalışan). Ayrıca, vergi prosedürleri sadeleştirildi. Dev firmalara yönelik (yıllık USD 200m+ yatırım yapanlara) 30 yıllık vergi indirimleri sağlandı, kurumlar vergileri %25’den %15’e düşürüldü. Zaten düşük düzeyde olan varlık vergisi oranları daha da düşürüldü.

x) İktidara geldiği ilk günlerde Milei, 2020 Kira Kontrol Yasası’nı kaldırarak kira sözleşmelerinde devlet denetimini sonlandırdı ve piyasayı serbestleştirdi. Zorunlu 3 yıllık kira süresi ve kira artışlarının Merkez Bankası endeksine bağlılığını kaldırılarak, kiraların süre ve artışları serbestçe belirlenebilir hale geldi. Sözleşmelerin sadece peso ile yapılması zorunluluğu kaldırılarak, dolar veya kripto para gibi yabancı para birimleriyle anlaşma yapılabilir oldu. Ev sahiplerinin yüksek teminat talep etme veya başka şartlar koyma özgürlüğü sağlandı ve tahliye süreçleri kolaylaştırılarak bürokratik engeller azaltıldı. Arjantin’de ev sahipliği oranı, kesin veri olmamakla birlikte, yaklaşık %65-70 civarında tahmin ediliyor, ancak büyük şehirlerde (örneğin, Buenos Aires) bu oran daha düşük olabilir (%50-60). Milei’nin kira piyasasını serbestleştiren politikaları, kiralık konut arzını artırırken, yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizlik alt gelir gruplarını oldukça zorluyor ve dahası bir tür mülksüzleştirme süreci ile ev sahipliğini zorlaştırıyor.

xi) 2023’te, Milei mal fiyatları üzerindeki kontrolleri büyük ölçüde kaldırıldı. Süpermarketlerdeki temel ürünlerde fiyat tavanları kaldırıldı. Özel sağlık sigortaları üzerindeki fiyat düzenlemeleri kaldırıldı, böylece şirketler primleri serbestçe ayarlayabildi. Bu, kartelleşme iddialarına karşı bir adım olarak görüldü, ancak sağlık hizmetlerinin maliyetini artırdı. Enerji sübvansiyonlarının kaldırılmasıyla birlikte, elektrik, doğalgaz ve yakıt fiyatları piyasaya bırakıldı, bu da hanehalkı faturalarında yüksek artışlara yol açtı.

xii) Milei yönetimi, ihracatı artırmak ve Arjantin’in tarım, madencilik ve sanayi sektörlerini güçlendirmek için ihracat vergilerini azalttı veya bazı sektörlerde tamamen kaldırdı. Bu, özellikle Arjantin’in dış ticaret açığını kapatmak ve döviz rezervlerini artırmak için kritik bir adımdı. Bir önceki dönem Fernández hükümeti tarım (soya, buğday, mısır) ve madencilik ürünlerinde yüksek ihracat vergileri devreye sokmuştu (örneğin, soya için %33, madencilik ürünlerinde %8’e kadar). 8 Ağustos 2025’ten itibaren, 200’den fazla madencilik ürünü için ihracat vergileri %8’den %0’a düşürüldü. Bu, bakır, çinko ve inşaat mineralleri gibi ürünleri kapsıyor. Endüstriyel ürünlerin %88’i üzerinde ihracat vergileri vardı ve bu vergiler kaldırıldı. Bu, 4.400’den fazla tarife kalemini kapsıyor ve vergiler %3-4,5’ten %0’a indirildi. Tarım sektöründe soya, buğday ve mısır gibi temel tarım ürünlerinde ihracat vergileri düşürüldü.

Diğer yandan, ithalatı kolaylaştırmak ve yerel üretimi küresel rekabete açmak için gümrük vergileri önemli ölçüde azaltıldı. Arjantin, Mercosur (Güney Amerika Ortak Pazarı) üyesi olmasına rağmen, yüksek gümrük vergileri (%20-35) uyguluyordu, bu da ithal malları daha pahalı hale getiriyordu. Sermaye mallarında, 27 kalem sermaye malda (endüstriyel makineler, petrol ekipmanları, asansörler vb.) gümrük vergileri %35’ten %12,6’ya düşürüldü. Tüketim mallarında, elektronik, otomotiv ve tekstil ürünlerinde gümrük vergileri %10-20 oranında azaltıldı, ancak bazı sektörlerde (otomotiv gibi) korumacı politikalar kısmen devam etti. 2024’te toplam 1.081 ürünün gümrük vergileri Mercosur seviyesinin altına indirildi.

xiii) Milei Arjantin’de uygulamaya koyduğu ekonomik reform programı kapsamında, devlete ait stratejik kuruluşlarda köklü bir özelleştirme dalgası başlatmak amacında. Bu süreçte en dikkat çeken adımlardan biri, Arjantin Havayolları’nın (Aerolineas Argentinas) yeniden yapılandırılması oldu. 2024 yılında şirketin kârsız hatları kapatılarak yaklaşık 3.000 çalışan işten çıkarıldı. Ancak havayolunun tamamen özelleştirilmesi için Kongre onayı bekleniyor, zira şirket stratejik kamu varlığı statüsünde. Eğitim ve sağlık alanlarında da bir takım uygulamalar deneme aşamasında. Eğitim sisteminde "kupon" (voucher) uygulamasına geçilerek öğrencilerin devlet veya özel okulları seçebilmesi önerildi. Sağlık sektöründe ise kamu hastanelerinin laboratuvar gibi bazı hizmet birimleri özel sektöre devredilmeye başlandı, ancak tam özelleştirme henüz gerçekleşmedi.

Medya alanında radikal kararlar alındı. Ulusal haber ajansı Télam, "devlet propagandası aracı" olduğu gerekçesiyle 2024’te kapatıldı ve 700’den fazla çalışan işten çıkarıldı. Ajansın bazı operasyonları özel sektöre devredilirken, bazı kamu yayın kuruluşlarının da bir kısım hizmetleri özel medya şirketlerine aktarıldı. Petrol şirketi YPF, enerji firması ENARSA ve kamu bankası Banco Nación gibi stratejik kuruluşların özelleştirilmesi ise Kongre’deki siyasi dengeler nedeniyle şimdilik askıda. Milei’nin partisi La Libertad Avanza’nın Temsilciler Meclisi’nde %15, Senato’da ise sadece %10’luk temsiliyet gücüne sahip olması, bu süreci yavaşlatıyor.

xiv) Geleneksel olarak IMF karşıtı söylemleriyle bilinen Milei, iktidara geldikten sonra pragmatik bir tutum benimseyerek kurumla çalışmayı tercih etti. Geçmiş IMF anlaşmalarını da içeren bir şekilde şu ana kadar IMF’den doğrudan onun yönetimi altında kullanılan kredi miktarı yaklaşık 18 milyar dolardır. IMF ile varılan mutabakat çerçevesinde Arjantin hükümeti, kamu açığını düşürme, merkez bankası rezervlerini artırma ve enerji sübvansiyonlarını kademeli olarak kaldırma taahhütlerinde bulundu.

Kısaca, Milei’nin uyguladığı şok terapi programının temel dayanakları parasal disiplin, devletin küçültülmesi ve piyasa özgürlüklerinin genişletilmesi olarak özetlenebilir. Ancak programın uygulama hızı ve yarattığı sosyoekonomik tahribat, IMF’nin bile tarihsel deneyimler ışığında önermeyeceği kadar radikal bir nitelik taşıyor.

İktisadi programın sonuçları

Bu bölümde, Arjantin’de uygulanan iktisadi programın ana ekonomik göstergelerde yarattığı etkileri değerlendirmek istiyorum.

Enflasyon

Arjantin ekonomisinin kronik enflasyon sorunu, 20. yüzyıl ortalarından günümüze uzanan karmaşık bir tarihsel süreç izlemiştir. 1940’larda J. Peron’un popülist politikalarıyla başlayan süreç, 1970’lerde askeri diktatörlükler döneminde ivme kazanmış ve 1975’teki "Rodrigazo" kriziyle ilk hiperenflasyon sinyallerini vermiştir (Ekonomi Bakanı C. Rodrigo’nun uyguladığı sert ekonomik politikaların yol açtığı bir ekonomik şok olarak bilinir). 1980’ler ise tam anlamıyla bir ekonomik kaos dönemi oldu, 1989’da yaklaşık %3000’lik rekor enflasyonla zirve yaptı. 1990’larda uygulanan peso-dolar sabit kur sistemi ile enflasyon %20’lere kadar düşürüldü. Bu geçici bir istikrar sağlasa da, program 2001 krizinde çöktü ve ekonomi yaklaşık %11 daraldı. Daha sonra Kirchner yönetimlerinde ihracata dayalı büyüme modeli benimsendi ancak enflasyon %25’ler seviyesinde kronikleşti. 2016 sonrası Macri’nin serbest piyasa reformları ve IMF ile 57 milyar dolarlık anlaşması beklenen sonucu vermedi, COVID-19 döneminde enflasyon %95’e fırladı. 2023’un sonundan itibaren de Milei’nin uyguladığı şok terapisi politikaları ile enflasyonla mücadelede yeni bir nitelik kazandı. Görüldüğü gibi, bu tarihsel kesit boyunca farklı iktisadi politikalar izlendi, özellikle birbirinden farklı kalkınmacı ve liberal politikalarla farklı büyüme düzeyleri elde edilse de olsa temel sorunlar yerli yerinde kaldı.

Milei iktidara geldiğinde (Aralık 2023) enflasyon %211 düzeyindeydi. Özellikle %50 devalüasyon sonrası arttı ve 2024 ortalarında %289’a kadar yükseldi. Fakat Aralık 2024’de başladığı seviyenin altında bitirdi, %117. Zamanla özellikle aylık enflasyonda ciddi düşüşler sağlandı. 2025 ortalarında enflasyon %40’lara kadar düştü, aylık enflasyon da %1.5 düzeyinde gerçekleşti. Bu düşüş, peso’nun kademeli sabit kur sistemi ile zamanla değerlenmesi, para arzının kısılması (hazine avansının kesilmesi) ve Milei’nin "elektrikli testere" dediği devlet harcamalarındaki radikal kesintilerin etkisi olduğu anlaşılıyor. Enflasyondan bu anlamıyla bir başarıdan bahsedilebilir. Fakat 1980’lerin sonunda enflasyonun %3000’lerden uygulanan benzer bir IMF programı %20’lere kadar düştüğünü de hatırlatmak gerekir. Enflasyon refah göstergelerinden sadece biridir ve düşürülmesi için katlanılan maliyetlerin düzeyi ve kompozisyonu oldukça önemlidir. Dahası, enflasyonun gelinen nispeten bu düşük seviyelerden daha da aşağı çekilmesi giderek zorlaşabileceği gibi, bu düşüşün kalıcılığı henüz belirsizdir.

Büyüme ve makro istikrar

Milei’nin iktidara geldiği 2023 sonunda Arjantin ekonomisi %5,3 küçülme, yüksek enflasyon ve derin bir resesyonla karşı karşıyaydı. Uygulanan radikal ekonomik tedbirlerin etkisiyle 2024’te ekonomi %1,8 daha küçüldü. Ancak 2025’in ilk çeyreğinde beklenmedik bir şekilde %5’lik büyüme kaydedildi.

Fakat 2025 yılın ilk çeyreğindeki bu yüksek büyüme oranı eşitsiz bir nitelik gösteriyor, hem tüketim hem de sektörel anlamda. Düşük faiz oranları, vergi indirimleri ve yastık-altı dolar etkisi ile özellikle üst gelir gruplarında tüketimi canlandırdı. 2025’in ilk yarısında otomobil satışlarında %78’lik rekor bir artış gözlemlenirken, bu tüketim patlamasından nüfusun yalnızca belirli bir kesimi faydalanabiliyor. Diğer yandan, ihracat yerli paranın değer kaybı, iç talepteki durgunluk, reel ücretlerdeki düşüş ve ihracat vergilerinin kaldırılması sayesinde artış gösterdi. Finans sektörünün yanı sıra, büyüme gösteren diğer birkaç sektör ise tarım ve madencilik - ihracata dayalı endüstriler oldu. Ve kamu harcamalarındaki kesintiler devletin ekonomik büyümeye katkısını azaltırken, özel sektör - özellikle finans, tarım ve madencilik - büyümenin temel itici gücü haline geldi. Bu mekanizma aynı zamanda dış ticaret açığını da düşürdü. Başlangıçta -%2-3 olan ticaret açığı -%1-2 düzeyine indi. Türkiye’de çalışan mekanizmanın benzeri burada da çalışıyor.

Programın belki de en ilgi çekici yanı, kamu harcamalarının düşürülme hızı, düzeyi ve içeriği oldu. Bu yanıyla, Arjantin bir testere ekonomisi oldu denebilir. Milei öncesi 2023’de bütçe açığı yaklaşık -%6-7 civarındaydı. Milei politikaları ile 16 yıl sonra ilk defa bütçe fazla verdi. Kamu harcamalarının %30 kesilmesi ile mali denge sağlandı. Bütçe Mayıs 2025’de +%0.2-0.3 düzeyinde gerçekleşti.

İşsizlik

İşsizlik oranı iktisadi programın maliyetinin kimler tarafından paylaşıldığını gösteren en önemli göstergelerden biridir. Milei Arjantin'inde işsizlik, 2023 son çeyreğinde %5.7 olan işsizlik düzeyi 2025'in ilk çeyreğinde %7.9'a yükseldi. Bu yaklaşık 200 bin yeni işsiz demek. Kamu çalışanların işten çıkarılması (33 bin) ve özel sektördeki iş kayıpları (kalan kısım) (özellikle KOBİ’lerde) işsizliği bu seviyelere taşıdı.

Fakat Buenos Aires gibi şehir ve kalabalık bölgelerde bu oran çok daha yüksek. Bu bölgelerdeki işsizlik toplam işsizliğin %40’ını oluşturuyor. Ülkenin 24 bölgesinin neredeyse tamamında (Buenos Aires Şehri dahil) iş kayıpları yaşanırken, yalnızca enerji ve madencilik açısından zengin olan eyaletlerinde işsizlik düştü. Bu yüzden, genel işsizlik oranı ülkenin COVID-19 pandemisinin etkilerinden kurtulmaya çalıştığı 2021’in ikinci çeyreğinden bu yana kaydedilen en yüksek seviye oldu. Ülke genel olarak mevcut refah krizi ile birlikte daha fazla kayıt dışılığa yöneldiği için gerçek işsizlik oranı çok daha yüksek.

Arjantin’de emek piyasaları Türkiye’dekine benzer şekilde yapısal bir takım sorunlar içeriyor. Bu yüzden de, resmi işsizlik rakamı bize çok şey söylemiyor. Arjantin ekonomisinde emek piyasalarındaki kayıt dışılık düzeyinin %45-50 civarında olduğu belirtiliyor. Benzer şekilde, bizde olduğu gibi ekonomi ülkenin çoğu insanı için istihdam yaratamıyor, aktif nüfusun yaklaşık %45’i istihdam ediliyor. Yine, eksik istihdamın (daha fazla çalışmak isteyenler, 35 saatin altında çalışanlar, %11) ve aşırı istihdamın (daha fazla çalışanların, 45 saatin üstünde çalışanlar, %27) olduğu bir ülke. Atıl işsizlik oranına dair resmi rakamlar yok, ama bu yapı altında en az Türkiye kadar yüksek olduğunu tahmin ediyorum. Ve dünyanın her tarafında olduğu gibi, genç işsizlik oranı çok yüksek, genel işsizliğin üç katı, %20’ler civarında.

Çalışanların ücret ve gelirleri

Milei dönemi öncesinde, yani 2023’de de reel ücretler %10-15 düşmüştü. Mile ile birlikte reel ücretler 2024 içinde yaklaşık %13 düşerken, 2025 yılı içinde reel ücretler +3% arttı. Yani Milei döneminde bir buçuk yılın sonunda reel ücretler yaklaşık %10 aşağıda diyebiliriz. Hem özel hem de özellikle kamu sektöründeki maaşlar enflasyonun gerisinde kaldı. Hükümet, toplu sözleşme zammını enflasyonun üzerine çıkmayacak şekilde sınırlandırdı. Türkiye’de olduğu gibi, enflasyonu aşağıda çekmede iki temel fiyat kontrol ediliyor: düşük ücretler ve değerli döviz kuru (kademeli döviz kuru sistemi).

Milei’nin enerji ve ulaşım sübvansiyonlarını kaldırması, hanehalkı maliyetlerini artırdı. Elektrik ve doğalgaz faturaları %170, toplu taşıma biletleri %100-150 arttı. Bu, özellikle kamu çalışanları (reel ücret kaybı %15) ve düşük gelirli gruplar için ciddi bir yük oluşturdu. Özel sağlık sigortalarının fiyat düzenlemeleri kaldırıldı, bu da primlerde %100’ün üzerinde artışlara yol açtı. Bu, birçok Arjantinliyi kamu hastanelerine yöneltti; kamu sağlık hizmetlerine talep 2024’te %20-30 arttı. Kamu sağlık çalışanlarının maaş kayıpları ile sağlık personelinin %40’ının yoksulluk riskinde olduğunu belirtiliyor. Bu yanıyla, kamu sağlık sektörü hem maaş kaybı hem de artan iş yükü ile ciddi baskı altında. Bu da, hizmet kalitesini de olumsuz etkiliyor.

Milli eğitim bütçesi (artık bakanlık değil, adı İnsan Sermayesi Sekreterliği olarak değiştirildi) 2024’te ciddi anlamda düşürüldü. Resmi veriler %30-40 kesinti olduğunu gösteriyor (GSYİH’nin %0,5-0,7’si). Ulusal öğretmen teşvik fonu 2024’te kaldırıldı, bu da öğretmen maaşlarında %10-15 kayba yol açtı. Devlet üniversiteleri, enerji sübvansiyonlarının kaldırılmasıyla elektrik ve ısınma faturalarını ödemekte zorlanıyor. 2024’te kitlesel protestolar sonrası hükümet, yetersiz düzeyde de olsa üniversite fonlarını %10-15 artırdı. Akademisyen maaşlarının reel kaybı %15-20. Birçok profesör yoksulluk sınırına yaklaşmış durumda (yoksulluk sınırı 2024’te 1,2 milyon ARS/ay, profesör maaşları 800.000-1 milyon ARS/ay). Kısaca kamu ve özel işçilerin, emeklilerin ve kayıt-dışı çalışanların büyük bir kısmının gelir düzeylerinin hala 2023 sonundaki seviyenin altında olduğunu belirtmek gerekir. Bunu sadece çalışanların ücretlerdeki genel düşüş ile değil, hayatlarında birçok maliyeti azaltan yardımların ve sübvansiyonların kesilmesi ile artan yükü de dikkate alarak değerlendirmek gerekir.

Yoksulluk

Arjantin’de yoksulluk ölçümlerinde metodolojik farklılıklar nedeniyle rakamlar kurumlara göre değişiklik gösteriyor. Resmi istatistik kurumu INDEC’in verilerine göre yoksulluk oranı 2024 başında %42’den yıl ortasında %53’e yükseldikten sonra 2025’in ilk yarısında %31’e geriledi. Buna karşılık, daha kapsamlı bir metodoloji kullanan Katolik Üniversitesi (UCA) ise yoksulluğu sadece gelir değil, temel ihtiyaçlara erişim kriterleriyle ölçerek daha yüksek oranlar bildiriyor. UCA verileri yoksulluğun 2024’te %45’ten %56’ya çıktığını, ardından 2025’te %35-37 bandına indiğini gösteriyor. Buna göre, UCA yoksulluktaki düşüşün INDEC’in belirttiğinin altında olduğunu ve gıda güvensizliğinin, özellikle çocuklar için, çok yüksek olduğuna işaret ediyor, yaklaşık %35.

Bu durumda ortaya şu soru çıkıyor: İşsizliğin arttığı, ücretlerin düştüğü ve sübvansiyonların kesildiği bir ortamda yoksulluk nasıl azalıyor? Gerçekte, kırsal bölgelerde yoksulluğun ciddi şekilde arttığı (örneğin Concordia’da %75) genel kabul gören bir durum. Ancak kentsel alanlarda yoksulluğun göreli olarak azalması, yeniden dağıtım mekanizmalarındaki değişimle açıklanabilir. Bu düşüşün temel nedeni, enflasyondaki gerilemeden ziyade sosyal programlardaki hedefli düzenlemelerdir. Özellikle Evrensel Çocuk Yardımı gibi programların reel değerinin artırılması, UNICEF verilerine göre çocuk yoksulluğunu 2024’teki %20’lerden 2025’te %12’ye çekmiştir. Genel sübvansiyonların (enerji, ulaşım) kaldırılmasına rağmen, doğrudan nakit transferlerine dayalı bu hedefli politikalar düşük gelirli grupları korumuştur.

Yani görünen o ki yoksulluğun düşmesi piyasaların herkesi yukarı kaldıran gücünden ziyade, büyük oranda sosyal programların değişen niteliğinden kaynaklanıyor. Eğer sosyal koruma duvarları ve yardımlar tamamen kaldırılsaydı, yani insanlar tamamen piyasaya terkedilseydi, büyük bir sosyal yıkım olurdu. Sonuç olarak, Arjantin’de genel bir yoksullaşma süreci yaşanıyor fakat en alttakilerin çok düşmesine ve hatta biraz yükselmesine imkan veren bir sonuç ile karşı karşıyayız.

(Bu yazının yarın yayınlanacak olan ikinci bölümü Milei iktisadi programının ideolojik, iktisadi ve sosyal içeriği ve değeri üzerine olacaktır.)

Köşe Yazıları Haberleri