Bir ispat daha: Enflasyonun ana nedeni şirket karları

Enflasyonun faturasını dar gelirliye ödetiyor. Halk düşmanı bir politikadır bu. Sadece TÜİK’in kesik rakamlarıyla iş gördüğü için değil, enflasyonun karakteri hakkındaki bilinçli çarpıtma nedeniyle de.

Okuyun! Hala ‘asgari ücret artışı fena enflasyon yapar’ derseniz, bu çarpıtıcılık ve emek düşmanlığı olur. Dr. Osman Berke Duvan’ın analizi: “Enflasyona en yüksek katkı şirket kârlarındaki artıştan geliyor. Pandemi öncesi birim kâr artışlarının enflasyona katkısı %56’ya ulaşmıştı. Pandemi döneminde %70’i buldu.” Birim işgücü maliyetinin katkısı ise %19,3’tür.

****

Şimşek’in enflasyonla mücadele diye yapıp ettiklerine IMF bile şapka çıkartıyor olabilir. Nebati, büyük bir tasarruf soygunu ile iş kesimine 350 milyar dolar servet aktardı. O, tasarrufları aşırdı, Şimşek, ödemeyi uluslararası fonlara yapıyor. Enflasyonun faturasını dar gelirliye ödetiyor. Halk düşmanı bir politikadır bu. Sadece TÜİK’in kesik rakamlarıyla iş gördüğü için değil, enflasyonun karakteri hakkındaki bilinçli çarpıtma nedeniyle de.

Bilinçli çarpıtma, çünkü, çok yazıldı. Bizdeki enflasyonu sürükleyen şey dar gelirli kesimin talebi değil. Dar gelirli karnını doyuramıyorken, harcamalarının enflasyonist olduğunu ileri sürmek, o ücretleri dahi tartışma konusuna yapmak katıksız sermaye yancılığı olur. Hocaların, çok sayıda iktisatçının, birçok yönden durumu yoklayan araştırmaları orada duruyor.

IMF şapka çıkarıyor olabilir dedim çünkü, kâr itilimli enflasyonun Avrupa ekonomilerindeki dinamiklerine yönelik bulgulardan biri de IMF çalışanlarına ait. “Hansen, Toscani ve Jing Zhou, AB ekonomilerinde tüketici fiyatlarındaki artışın % 40’ının ithal girdi maliyetlerinden, %45’inin kâr oranlarındaki artıştan kaynaklandığını; sadece % 4,5’inin nominal ücret maliyetlerindeki artışlara bağlanabileceğini ortaya koydular. Daha da önemlisi IMF yazarlarına göre, ‘AB’de enflasyonun geriye çekilebilmesi için kâr katsayılarının 2015 düzeylerine geriletilmesi’ gerekmektedir.” (Boratav, Yeldan, Köse)

Bizde durum ne? Mesela MB söylüyor şunu: “Firmaların borçluluğu gerilerken, kârlılık göstergeleri tarihsel ortalamaların üzerinde seyretmekte ve likidite yapılarındaki güçlü görünüm korunmaktadır.” Bu tespit enflasyon raporunda duruyor. Bakmıyor, ilgilenmiyorlar.

Covid-19 pandemisinin ardından tüm dünyada hem enflasyon hem de şirket kârları aynı anda patladı. Konu dünyada geniş yankı uyandırırken; şirketlerin pandemi ve ardından gelen dönemi fırsata çevirdiğine yönelik algı küresel kamuoyunda pekişti. Aslında şirketlerin piyasa gücündeki artış, pandemiyle beraber başlamış bir süreç değil. Gelişmiş ekonomilerde 1980’lerden itibaren şirketlerin piyasa gücü artıyor. Ancak önce Covid-19, ardından Rusya-Ukrayna çatışmasıyla sıçrayan şirket kârları ve enflasyon, şirketlerin artan piyasa gücünü daha görünür kıldı. Tartışmalar gecikmeyle de olsa Türkiye’de de başladı. Erinç Yeldan-A. Haşim Köse-Korkut Boratav, O. Berke Duvan, Ensar Yılmaz-Necip Bulut, Hasan Tekgüç gibi akademisyenler çalışmalarının bulgularını paylaştılar. Ancak TÜİK Başkanının son açıklamaları Türkiye’de “kâr enflasyonu”, “kâr-itilimli” enflasyon tartışmalarını iyice alevlendirdi.

Dr. Duvan’ın çalışmasında, “Türkiye’de satıcıların enflasyonu: Şirket karları enflasyona ne kadar katkı yaptı?” sorusuna cevap aranıyor.

Peki şirket kârlarının enflasyona katkısını ve bu katkılardaki değişim nasıl ölçülebilir? OECD, IMF, ECB, Avrupa Komisyonu gibi kuruluşların sıkça kullandığı yöntem, “deflatör ayrıştırma yöntemi.” GSYH deflatörü “yurtiçinde üretilen mal ve hizmetlerin” fiyatlarındaki değişimleri gösteren önemli bir veri aynı zamanda... Bu yöntem de faktör gelirlerindeki değişimlerin yurtiçi enflasyona yaptığı katkıları ayrıştırmaya imkân sağlayan bir hesap egzersizi. Dr. Duvan’da çalışmasında bu yöntemi kullanmış.

Gerek pandemi öncesinde gerekse pandemiden sonra enflasyona en yüksek katkı şirketlerin birim kârlarındaki artıştan geliyor. 1999-2009, 2010-2019 dönemlerinde ortalama yurtiçi enflasyon sırasıyla; %24,6 ve %9,4 olurken bunun 15,3 ve 5,3 puanı birim kârlardaki artıştan kaynaklanıyor. Söz konusu katkılar yüzdeyle ifade edilirse yurtiçi enflasyonun yine aynı sırayla %62’si ve %56’sı birim kâr artışından geliyor.

Pandemi döneminde (2020-2022) ise yurtiçi enflasyon ortalama %46,6 olurken, buna şirketlerin birim kâr artışından gelen katkı %70’i buluyor. Yani şirketlerin birim kârlarındaki artışın enflasyona katkısı pandemide belirgin bir artış gösteriyor.

Deflatör ayrıştırma yönteminin dışında ekonomistlerin şirket kârlarının fiyat oluşumundaki etkisini takip ettiği başka yöntemler de var. Bunlardan birisi de şirketlerin kâr marjlarının (mark-up) zaman içindeki değişimini izlemek. Ancak bu yöntem hele hele bizim gibi veri kısıtlarının çok olduğu bir ülkede nispeten daha güç. Bu nedenle uygulamada takip edilen bir diğer önemli kâr göstergesi; “FAVÖK/Net satışlar” veya “FAVÖK/Üretimden Satışlar” göstergeleri…

Nitekim İSO 500 çalışmalarında da FAVÖK, yani faiz ve vergi öncesi kârın net satışlara oranı önemli bir karlılık göstergesi olarak kullanılıyor. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarının elde ettiği kar ve ödediği ücret ve maaşların üretimden satışlara oranına bakıldığında ise pandemiden sonra kâr oranlarında ciddi bir artış olduğu gözleniyor. Buna karşın ücretlerin satışlar içindeki payı ise aynı dönemde geriliyor.

Esasen büyük sanayi şirketlerinde ücret ve maaşların üretimden satışlar içindeki payı uzunca bir süredir geriliyor. Duvan, İSO 500 çalışmalarından yararlanarak, bunu da bir başka çalışmayla ortaya koymuş (Duvan, 2023). Emeğin payı özellikle 2000’lerin başından itibaren sürekli geriliyor.

Tabi bu süreçte 2021’den sonra para politikasının duruşundaki değişimi de unutmamak gerek. Faizlerdeki gevşeme kurlardaki artış ekonomide hem arz hem de talep kaynaklı şokları tetiklerken yük şirketlerden ziyade vatandaşın sırtında kaldı. Nitekim İSO 500 çalışmaları da bunu itiraf ediyor. İSO 500 2022 yılı raporundaki (sayfa: 78) ifadeyi aynen aktarıyorum: “Küresel koşullar ile artan enerji, gıda, emtia ve nihai ürün fiyatları satış karlılığını olumlu etkilemiştir. İkinci olarak ise yurtiçindeki yüksek maliyet artışları iç talebin canlı kalması nedeniyle yine yurtiçi fiyatlarına yansıtılabilmiştir.”

Manzara ortada, şirketlerin üretimden payı yıllar içerisinde artarken, emeğin payı sürekli geriliyor. Şirketler karlarını artırma konusunda hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Karşılarına çıkan bu fırsat milyonları ezip geçen türlü krizler olsa bile… Dr. Duvan’dan aktaracaklarım bu kadar. Diğer çalışmalardan da birkaç bulguyu tekrar aktarayım:

  • İSO 500’ün katma değeri içindeki ücret paylarının 2004-2015 arasında ortalaması yüzde 55,7’tir. (…) 2018’de yüzde 54,7 olan ücret payları dört yıl gibi kısa bir sürenin ardından yüzde 26,9’a gerilemiştir.
  • İSO 500’de “sömürü oranı” 2003-2015 döneminde ortalama yüzde 78’ler düzeyindeydi. Bu değer 2022’de yüzde 271,7’ye sıçramıştır.
  • Türkiye ekonomisinin (tarım dışı) bütünü göz önüne alındığında ortalama kâr katsayıları 2015’te 0,14’ten, 2021’de 0.21’e yükselmiştir. Sanayide 0.12’den 0.19’a çıkmıştır. (Boratav, Yeldan, Köse)
  • BİST'teki finans-dışı firmalarda 2013-2017 ve 2018-2023 dönemleri arasında özkaynak kârlılığındaki artış yaklaşık %80’dir. Bazı sektörlerde %300'den fazla artış yaşanmıştır. (Yılmaz, Bulut)
  • MB sektör bilançoları, toplam ciroyu şirket başına bölerek yapılan hesaplamada kârlılıkta %423 artış gösteriyor. (Aydın Aykoç)
  • TÜİK’in hane halkı tüketim harcamaları 2023 istatistiklerine göre 2002’den 2023’e, en alt yüzde 20’nin harcama payında yüzde 22,3, en alt ikinci grubun harcama payında yüzde 8,6 kayıp yaşanırken, en yüksek gelirli yüzde 20’lik kesimin harcama payı %4,9 artarak yüzde 38,2’den yüzde 40,1’e çıkmıştır.
  • 2021 ve 2022 arasında en tepedeki %10'un geliri reel olarak %60 artmıştır. Haliyle bu kesimin ortalama gelirinin alttaki %50'ye oranı da görülmemiş bir şekilde artmıştır. (Prof. Dr. Hasan Tekgüç)

---------------------------------

Atıfta Bulunulan Çalışmalar:

Duvan, O.B. (2023). “1980’lerden Günümüze Neoliberal Politikalar Altında Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşunda İstihdam, Verimlilik ve Bölüşümün Seyri”. Emek Araştırma Dergisi, Sayı:24. 391-422.

Duvan, O.B. (2024). “Contribution of Corporate Profits to Inflation in Türkiye after Covid-19”. Politik Ekonomik Kuram 8(1).109-125

Yeldan, E., Köse, A.H. ve Boratav, K. (2023). Türkiye’de Derinleşen Yapısal Kriz Eğilimi ve Kâr İtilimli Enflasyonun Dinamikleri. İktisat ve Toplum, 158, 8-30

Yılmaz, E. ve Bulut, N. (2024). Enflasyon dinamiği: Firma karları, ücretler ve ithalat fiyatları. Erişim: Enflasyon dinamiği: Firma karları, ücretler ve ithalat fiyatları (kisadalga.net

Köşe Yazıları Haberleri