AKMHP rejiminin 14 Mayıs seçimlerine kadar depremle iyice yerle bir olan imajını düzeltmek için fazla vakti yok.
Bu yüzden deprem bölgesinde “hızla” tespit edilen alanlarda, hızla kalıcı konut inşası yapılacağı hızla (23 Şubat) duyurdu. OHAL ilan edildi, orman ve meralar da “hızla” inşaya açıldı. Ve kazmalar aynı “hızla” vuruldu.
Bu süreçte asıl yapılması gereken evsiz barksız kalan HERKESE geçici konutu öncelemekti. Ama seçimlerin, daha doğrusu hile ihtimallerinin gölgesinde kimsenin bu hayati konuyla pek uğraştığı yok…
Siyasi ikbal uğruna hız baskısı yapmak, felaket getirir. Halk, bunu kaç kez daha yaşasın? Sadece mimariyle, inşaatla, parayla, afete dirençli kentlerin tasarlanamayacağını görmedik mi?
Emlak GYO ve TOKİ aracılığıyla dokuz yüklenici şirket, altı müellifin konut inşasına girişmeden, başta şehir plancıları ve jeoloji mühendisleri olmak üzere, farklı uzmanlıklarla işbirliği gerektiğini Yeşil Dalga’da anlattık.
Ayrıntılar belli oldukça, deprem bölgesinin inşaatını paylaşan mimarlık ve inşaat şirketlerinin ihale usûlünden tutun planlamaya, pek çok eksiği ortaya çıkıyor. Bu şirketlerin çalıştığı mimarlık, tasarım ofisleri de 11 ilin “ihyası”nda rol alacak.
Yandaş denilip geçiliyor, peki kim bu aktörler? Bu yazıda, deprem bölgesinde büyük hızla inşaata girişenlerin ilişkiler ağını inceledim.
Hangi verilere göre inşaat?
Malum, basında Kalyon, Kuzu Grup, Ege Yapı, Nef, Tahincioğlu, Optimal, Dome, NKY ve ANT Yapı şirketlerinin yüklenici olarak “seçildiği” yer aldı.
Nerelerin imara açıldığını ANKA Haber Ajansı yayınladı. Bu habere erişim engeli getirilmesine ne demeli?
Acaba bunların içinde Milli Emlak’a ait hangi araziler var? Bilinmiyor.
Hangi jeofizik, sosyolojik, iklim bilim verilerine göre yeni kentler tasarlanacak? Bilinmiyor.
Deprem bölgesinde kazmalar vuruluyor, büyük gururla… Fakat insanlar, kutularda yaşayan organizmalar muamelesi görüyor. Nasıl geçinecekler? Nasıl çalışacaklar? Sosyal ve kültürel faaliyetleri, eğitim ve sağlığa ulaşımı nasıl olacak? Altyapı neye göre, kimin tarafından yapılacak?
Bu soruların da cevabı yok.
TOKİ Başkanı Ömer Bulut, inşaata başlanacak yerlerin zemin etütlerin önceden yapıldığını bizzat söyledi. Deprembilimciler, son depremlerden sonra zemin etütlerin yenilenmesi gerektiğini anlatsın daha…
TOKİ Başkanı ayrıca “inşaata başlanan alanların belirlenmiş rezerv alanı” olduğunu söyledi:
“Kent ve ilçe merkezlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kentsel tasarım çalışması tamamlanmadan buralarda bir inşaat yapılmayacak. Bu kentsel tasarımlar Türkiye’de kabul görmüş çok değerli hoca ve projecilerin ortak çalışması ile ortaya çıkacak ve kamuoyu bu tasarımlarla ilgili bilgilendirilecek.”
Çok değerli hocalar kim? Rezerv alan neresi? “Kentsel tasarım”dan ne kast ediliyor, kime emanet? Doğrusu, şehir planlama değil mi?
Yanıtsız sorular, biriktikçe birikiyor. Derken yancı ve sahipli medyada ilginç haberler çıkmaya başlıyor...
Anlıyoruz ki deprem bölgesinde konut inşası “Kentsel tasarım” ve “master plan” Kalyon’a emanet…
Master Planları GYODER ve İngiliz şirkete emanet
Sabah gazetesi, Gayrımenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Mehmet Kalyoncu’nun deprem bölgesinin inşası için “gönüllü seferberlik” başlattığını yazdı.
İlginç… Gönüllülük, adı üstünde para karşılığı yapılmaz. Dokuz şirket ve alt yüklenicilerin bilabedel kentler kuracağını düşünmüyorsunuz herhalde? Çiğdem Toker, 7 Mart’a kadar dağıtılan ihaleleri yazmıştı. Hepsi kamu kaynaklarıyla karşılanıyor.
Kaldı ki deprem bölgesinin emanet edildiği inşaat şirketlerinin başında, Mehmet Kalyoncu’nun Yönetim Kurulu üyesi olduğu, babası Cemal Kalyoncu’nun kurduğu Kalyon Holding var…
Mehmet Kalyoncu, aynı zamanda İstanbul Yeni Havalimanı projesinde de İcra Kurulu Üyesi.
“Gönüllü” Kalyoncu beyin ortağı İsmail Çakal, KEYM’ AŞ’nin (Kentsel Yenileme AŞ) kurucusu.
KEYM; Gaziosmanpaşa’dan Cizre’ye, Ambarlar-Zeytinburnu’ndan Avcılar’a, 17 “kentsel yenileme” projesini yürüten şirket. KEYM’in diğer ortağıysa aynı zamanda GYODER’in Yönetim Kurulu Üyesi olan Cem Yılmaz. Hepsi bu “işin hızla yapılması”nda hemfikir.
Mehmet Kalyoncu, “gönüllü” olarak 11 şehrin master planını hazırlamaya katkıda bulunduğunu açıklamış.
Kiminle? Foster and Partners adlı Londra merkezli mimarlık şirketiyle. Foster&Partners, KEYM’in ortağı kendi ortağı olmasından bahsetmemiş tabii.
Şehir plancısı da değil, İngiliz mimarlık şirketi “tasarlayacak” bu kentleri!
Kalyon Holding, yani kendisinin sahibi olduğu Sabah’a şöyle demeç vermiş Kalyoncu:
“Deprem bölgesinde hayata geçirilecek yeni şehir merkezlerinin master plan tasarımı için gönüllü olarak tabiatla uyumlu, tasarıma değer veren, en uygun tekniği baz alan ve toplumun menfaatlerini önceleyen bakışla elimizden gelen desteği sunacağız. Başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmak üzere ilgili otoriteye sunacağız.”
Tabiata uyumlu ne demek? Tasarım ve uygun teknikle ne kast ediliyor? Toplumun menfaatini kim belirliyor?
“İlgili otorite” acaba nikah şahitliğini yapan CB Erdoğan olmasın?
Kalyoncu, plan çalışmaları için 250 milyon lira gerektiğini açıklamış, bunu GYODER karşılayacakmış. “Gönüllük” kısmı bundan ibaret, GYODER için herhalde leblebi çekirdek.
Peki depremde yıkılan şehirlerin yeniden imarı için öngördüğü bütçe ne? Kalyoncu, 48 milyon metrekareye 528 milyar TL maliyet çıkarıyor.
250 milyon yatırdığına göre 528 milyar TL de artık kamu kaynaklarından harcanıverir, ne olacak?
Bu arada dokuz şirket ve altı müellif firmanın, Kahramanmaraş, Malatya, Osmaniye, Hatay, Adana’da 23 milyon metrekarede toplam 85.250 yeni daire yapılacağı açıklanmıştı.
Hatta ANKA’nın bu haberine erişim engeli getirildi. Kalyoncu’nun son demeci, iki mislinden fazla bir alana işaret ediyor…
ÇŞİD Bakanı Kurum, 11 ilde, toplam 200-250 bin konut inşa edileceğini açıklamıştı.
Kurum “Altı dükkan, üstü daire dönemi kapanıyor” diye müjdeliyor inşaat hamlesini.
Ancak bu haliyle inşaat sadece deprem ve afetlere hazırlık değil, insani, kültürel ve doğal varlıklar açısından aynı yanlışların tekrarına işaret ediyor.
Su basmanı olarak ayrılan zemin katları sadece dükkân değil, daire olarak ülkenin her yerinde cayır cayır yapıldığını ve asıl meselenin denetim, planlama olduğunu tabii ki söylemiyor.
Eğer bakanlık şimdiye kadar işini yapsaydı, on binlerce insan, haykıra haykıra ölmeyecekti.
Kalyoncu sadece deprem bölgesini değil, İstanbul’un “yeniden inşasına” da talip. Tabii ortakları da peşinden gelecek. O da bir dahaki yazıya.